• DOLAR 34.437
  • EURO 36.351
  • ALTIN 2840.248
  • ...

Seçim arifesinde istikrarsızlaşan ekonomi, hem halkı hem de hükümeti oldukça endişelendirmiş durumda hatta ekonomi ve iç siyasetten dolayı dışarıdaki olaylara kayıtsızlaşmaya başladık.

Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın İngiltere ziyaretinde yaptığı ‘ faiz sebep enflasyon neticedir` çıkarımından sonra oluşan yatırımcı paniği ya da blöfü doların lira karşısında aşırı değer kazanmasını sağladı. Pervasız bir şekilde direnç tanımadan siyasi hesaplarla çıkışını bir tehdit olarak sürdürdü. Buna karşılık eski adıyla tefecileri yeni adıyla yatırımcıları ikna etmek için Başbakan yardımcısı Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya City London`a ikinci defa gitmek zorunda kaldılar. Ziyaret ikna ise sorun yok ama teslimiyet ise!... City London malum dünya tefecilerinin merkezi yani Rothschildların ikamet yeri…

Her seçimden önce Türkiye`ye akan Katar merkezli yatırımlar bu sefer sekteye uğradı anlaşılan operasyon öncesi Katar da kıskaca alınmıştı. Seçim öncesi; doların çıkışı, alım gücünün düşmesi, ekonomik bunalımlar sandığı etkileyen sonuçlar doğuracaktır bunu bilen hükümet sıtmaya razı olmuş Londra`da ki güçlerle anlaşmaya varmıştır. Heyet, Londra`da görüşmelere devam ederken dolar, yükselişini düşüşe bıraktı ve ardından ABD merkezli dünyanın en büyük fonu Blackrock şirketi (çatı şirket özelliğinde) Türkiye`den Dolar ve Euro cinsi tahviller ile lira satın aldı. Blackrock, Rothschild ailesinin içinde bulunduğu bir şirket.

Doların yükselişi ekonomik dar boğazlık olarak değerlendirilse de kontrolün kaybedilmemesi durumunda hayırlı bir tarafının olduğu gözden kaçmamalıdır. George Soros`un bu yönde açıklaması dikkate değerdi ‘‘Güçlenen dolar çoktan gelişen ülke paralarından çıkışa neden olmaya başladı.`` Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın altına dayalı ‘`milli ve yerli para `` dolardan kurtulmanın bir adımı olabilir.

Yapılan operasyonla bugünlerde çok dillendirilen IMF`lik bir durum ortaya konulmak isteniyor. Büyümeyi küçülmeye bırakan bir Türkiye, G20`de ki yerini kaybetmesi söz konusu olacaktır. Ekonomik çıkmaza girdikten sonra uzun vadeli etnik ve mezhepsel olaylarla tekrardan kendi iç sorunlarıyla uğraşan ve küresel güç olmaya doğru giden fakat bölgesel güç olma özelliğini kaybeden bir ülke durumuna düşürülecektir.

Suriye, Kıbrıs ve Akdeniz`in sıcak olduğu bir zamanda bunların olmasının anlamı; Doğu Akdeniz merkezli oluşan güç dengesinde Türkiye`yi dışarda bırakmaktır. MGK`da Akdeniz hakkında alınan karar Türkiye`nin uluslararası haklardan doğan sorumluluğunu yerine getireceğini ifade etmesi güzel bir ayrıntıdır. Doğu Akdeniz`de israil merkezli oluşturulmaya çalışılan denge belki gelecek yüzyılın merkezi olacaktır. Devasa enerji kaynağıyla, ipek yolunun hem deniz hem de Suriye üzerinden uzanan yoluyla merkez olmaya aday bir bölge aynı zamanda iç karışıklıkla bölge darmadağın yapılabilecek potansiyeli taşımaktadır.

Bu arada Kıbrıs`ta özellikle hükümet tarafından oluşturulmaya çalışılan Türkiye karşıtı söylemler, uluslararası kamuoyunda yapılması düşünülen hamlelerin önünü açmak için Kıbrıs kamuoyu desteği olarak yorumlanabilir.