Geçen Salı günü Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “Ailemizi güçlendirmek, içinde sağlıklı nesillerin yetişeceği, sağlıklı aileler kurulmasını teşvik etmek Bakanlık olarak önceliklerimiz arasında yer alıyor. Tüm bunlardan hareketle aile konusundaki her türlü çalışmamızı zirveye taşıyacağımız bir süreç olarak 2025’i Cumhurbaşkanımızın yüksek takdirleriyle ‘Aile Yılı’ olarak ilan ediyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki gün sonra yani 13 Ocak Pazartesi günü düzenlenecek tanıtım toplantısında “Aile Yılı”nın detaylarını açıklayacak ve vatandaşlara müjdeler verecekmiş.
Aile mefhumuna dair dert taşıyan herkes Bakan hanımın “Aile Yılı” ile ilgili açıklamasını bir umut olarak değerlendirdi ve memnuniyetlerini dile getirdiler.
Çünkü Türkiye’de, toplumun temel yapı taşı olan Aile kurumu günden güne eriyor ve ailesiz bir toplum inşa etmek isteyen şer cephesi hep galebe çalıyor.
Hatta Bakan hanımın “Aile Yılı” açıklamasından sonra aile kurumuna savaş açan bilumum şer çevreler koro halinde homurdanmaya başladılar.
Elbette bu çevrenin homurdanmaları doğaldır. Çünkü hayata bakışları ve savundukları ideoloji onlara ailesiz bir toplum modelini sunuyordu.
Ancak aile kurumunun temeline dinamit koyan sadece bu çevreler değildir. En az onlar kadar bu kuruma zarar veren bir diğer kesim ise iktidarın koltuklarını işgal eden bazı zevatlardır.
Hatırlayın, her platformda İstanbul Sözleşmesini savunan ve öve öve bitiremeyen yine bu zevatlardı.
Kendilerini bu ülkenin asıl sahibi olarak gören Kemalist azınlığı memnun etme adına, mukaddes aile kurumu başta olmak üzere her türlü kırmızıçizgiyi çiğneyen yine bu zevatlardır.
Bunlar ya karşı mahalleye şirin gözükmek için bir nesli heba eden zavallılardır ya da karşı mahalleden olup da siyasi iktidarın içinde gizlenen kripto kişilerdir.
Evet, 23 yıldır AK Parti iktidarda olmasına rağmen her geçen yıl aile yapısı biraz daha bozuluyorsa bu işte ciddi bir sıkıntı var demektir.
Türkiye’de 2003 ve 2023 yıllarının aile yapısı mukayese edildiğinde korkunç bir sonuçla karşı karşıya kalıyoruz.
2023 yılında yuva kuran çift sayısı 2003 yılına göre yaklaşık 80 bin azalmış.
Yine 2023 yılında kurulu yuvasını dağıtan yani boşanan çift sayısı yaklaşık 75 bin artmış.
Dikkat edilirse hayat kalitesi artmış, şartlar daha rahatlamış ve manevi ortam eskiye nazaran daha da iyi olmasına rağmen yuva kurmada düşüş ve boşanmalarda artış oluyorsa siyasi iktidarın şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekir.
Düşünün 2003 yılında dünyaya gelen bir oğlumuz ya da kızımız şu anda evlilik çağına gelmiş. Demem o ki AK Parti’nin iktidarda olduğu zamanda dünyaya gözlerini açan bir çocuğumuz şimdi evlenme çağındadır ve bu evlatlarımız yuva kurma noktasında ciddi endişe taşıyor.
“Dindar Nesil” sloganıyla yola çıkan iktidar, bu zevatların da etkisiyle nesli büyük ölçüde enkaza çevirdiler. Gelinen noktada rakamlar ortada ve hal-i pür melalimiz malumunuzdur.
Acı olanı ise bu pervazsız uygulamaların hala devam ediyor olmasıdır.
Düşünün, Aile Bakanı “Cumhurbaşkanımızın yüksek takdirleriyle 2025 yılı ‘Aile yılı’ olarak ilan ediyoruz” diyor. Bir diğer Bakan Festival vb sözde etkinliklerle nesli ifsat ediyor. Yine devlet tiyatroları il il dolaşarak ismini bile yazmaktan hayâ ettiğimiz tiyatroları sahneliyor.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Yazık, çok yazık!