Mürvet Okur

...MIŞ GİBİ

24.02.2022 05:00:00 / Mürvet Okur

Sosyal medya alabildiğine geniş, çok yönlü, faydaları ve zararları olan bir alandır. Getirisi götürüsü çok tartışıldığı halde çekici yönünden dolayı kullanıcıları sürekli artıyor. Sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte hayatımıza bir çok yeni kavram dahil oldu; sanal alem, sanal ortam, sanal dünya gibi… Esasen olmayan bir şeyin varmış gibi farz edilmesi olarak tanımlanan “sanal” kavramı sahte ve yapay olmayı da beraberinde getirdi. Yeni yeni kişilik tipleri toplumda türemeye başladı bu sanal ve yapay dünyaya dahil olduk olalı. Samimiyetin, saflığın, dürüstlüğün günden güne azaldığı, suni ve sahte, yüzeysel ve içtenlikten uzak, sıcaklığın ve dostluğun gereksiz görüldüğü bir dünyaya mı gidiyoruz? Diye sorguluyoruz çoğu zaman.

       Yardım edermiş gibi, gülermiş gibi, severmiş gibi, üzülmüş gibi, ilgilenirmiş gibi ya da mutluymuş gibi davranmak ve öyle poz verip paylaşmak kısacası sahtekar olmak sıradan ve normal görülmeye başlandı. Derdiyle hiç ilgilenmediği birinin derdiyle ilgilenirmiş gibi yapmak, asla sevmediği birini sever gibi yapmak o kadar yayıldı ki neredeyse her ortamda bu tarz insanlar vardır. Bu ikircikli ve sahte davranışlar bir veba gibi yayılıyor maalesef. Müslümanlar arasında hatta davetçi geçinen insanlar arasında da görülmeye başladığında işin vahametini acı duyarak fark ediyor insan. “Müminler bir vücudun azaları gibidir" buyuruyor sevgili Peygamberimiz (s.a.v). Bir vücudun azası olmak demek acısını ve sevincini yüreğinin derinliğinde hissetmek demektir. Kardeşinin durumundan haberdar olmak, onunla ilgilenmek, varsa sıkıntısını gidermeye çalışmak, konumuna ve koltuğuna göre değil eşit ve adil davranmak olması gereken Müslüman kişiliğidir. Bunun aksi Resulullah’ın siyretinden gafil olmak, anlamamaktır. Çölleşmiş, çoraklaşmış ve kupkuru olmuş katı kalpli insan kalabalığında, yüreğinin samimiyetinde serinleyip ruhunun dinleneceği, orada yeşerip çiçek açacağı insanların olmaması ne kadar acı bir durum. Yanındaymış gibi gözüküp fersah fersah uzak olan ne çok insan var. Sırf aramış olmak için arayan ya da ziyaret etmiş olmak için gelen insanların bıraktığı ruhi yorgunluğun tarifi nasıl yapılır? Hayatta bir şey ya vardır ya da yoktur, ya yanındadır ya da değildir, ya dosttur insan ya da değildir, ya yakındır ya da uzaktır. Bunun arası, ortası olamaz. Olsa da ya yalancılıktır ya da sahtekarlıktır. Bu da İslam’da kabul edilen bir durum değildir. Nifak tohumları sahtecilikte yeşerir. Günden güne uzaklaşıp soğuyan, dağılan aileler ve bozulan akrabalık ve dostluk bağlarına biraz da bu pencereden bakmak lazım. Samimiyet dostlukta hasbi olmayı gerektirir. Fedakârlık, içtenlik, nefsine tercih etme; yerini rekabet, bencillik, kıskançlık gibi şeytani duygulara bıraktığı anda dostluk ve arkadaşlık gemisi su almaya ve batmaya başlar. Bu durum evlilikler ve diğer ilişkiler için de geçerlidir. Bunaldığın vakit çat kapı gidebileceğin ve omuzunda ağlayabileceğin, evinin durumuna takılmadan sana kapısını açabilecek, evini evin gibi kullanabileceğin kişi ancak dost olabilir. Birbirinin halinden anlamak, yardım edemese bile yanında olduğunu hissettirmek gerçek yakınlıktır. Kusuru varsa onu örtmek ve eksiğini her manada tamamlayıcı olmaktır kardeşlik. Kardeşlik müessesi yara aldığında yürekler soğumaya ve buz tutmaya başlar. Güvensizlik ve samimi sevgiye olan inanç azalırsa yavaş yavaş toplumdan uzaklaşma isteği doğar içine insanın. Yüzüne gülüp arkadan kuyu kazan, kıskanç ve bencil tipler arttığı zaman amellerde ihlas, yapılan işlerde de bereket kalmaz. Samimiyet ihlasın teminatıdır çünkü. İnsani ilişkilerde samimiyet yoksa kullukta da sorun var demektir. Peygamberimiz (s.av) şöyle buyurmuştur: “Din samimiyettir.” Kime? diye sordular. “Allah'a, Allah'ın kitabına, Resulüne, Müslümanların yöneticilerine ve tüm Müslümanlara.” (Müslim iman 95). diye cevap vermiştir. Zaman zaman bu sahte dünya ve sahte kişilikler bizi sarstığında bu hadisi hatırlamalı ve kendimize şu telkinatı sık sık yapmalıyız; Ben bir Müslüman davetçi olarak en samimi mesaj olan Allah'ın mesajını insanlara götürmekle görevliyim. Bunu en halisane ve samimi duygularla yapmaya ve Müslümanlığın gereği olan insana hürmet ve samimiyeti kendime şiar edineceğim. Karşılığını tamamen Allah'tan bekleyerek yapacağım hiç bir amel zayi olmayacak madem, ben bu ihlası son nefesime kadar muhafaza etmeye çalışacağım. Buzlaşmış ve çoraklaşmış yürekli insanlardan yara almış, güveni sarsılmış insanlara, sıcacık bir tebessüm, içten yakınlık hissini tattırarak, dünyada hala kendisinde yeşerebileceği kalplerin varlığına dair umut vadedelim inşallah.

                                                         

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar