İbrahim Dağılma

ÜMMETİ UYANDIRAN İKİ ŞEHİD VE İKİ ESER -3-

24.12.2024 01:00:43 / İbrahim Dağılma
  1. Hatıralar

Amir Şemmah’ın HAMAS’ın kurucularından Filistin’in iki direniş önderini ele aldığı biyografik derleme çalışmasının ikinci kitabı Hatıralar isimli kitaptır. Kitapta hayatı ele alınan Profesör Dr. Abdulaziz Rantisi 17 Nisan 2004’te tıpkı selefi ve yol arkadaşı Şeyh Ahmet Yasin gibi bir füze saldırısı sonucu şehit olur.  HAMAS’ın yedi kurucu liderlerinden biri olan Rantisi,  bir tıp doktorudur. Onu sadece kurucu bir unsur ve bir doktor olarak tanımak ve tanıtmak eksik kalır.

Rantisi, aynı zamanda örnek bir dava adamı, bir şair, mücahit, uyumlu bir eş, şefkatli bir baba ve donanımlı bir lider olarak karşımıza çıkar. Rantisi’ye dair zihnimizde kalan en net ve sağlam kare Şeyh Ahmet Yasin’le beraber tebessüm ettiği fotoğraf ve “Bir gün öleceğiz ölümün bir Apache helikopteri mi, kalp kriziyle mi olsun derseniz ben, Apache’yi tercih ederim.” sözü ve sözüne olan sadakatidir. Abdülaziz Rantisi, çok sevdiği mücadele arkadaşı Ahmet Yasin’den sadece 37 gün sonra helikopterden atılan füzelerle şehid olur.

Rantisi’nin hayatına ve mücadelesine bir katkı sunmak amaçlı Amir Şemmah tarafından hazırlanan Hatıralar isimli kitap 2006 yılında Dua Yayınlarından çıkar. 128 sayfadan oluşan kitapta konular, bir önceki kitap Ümmeti Uyandıran Şehit gibi bölümler halinde değil 33 konu başlığıyla hazırlanmıştır. Kitabın son sayfalarında Rantisi’ye ait ve onun farklı mücadele atmosferlerinde çekilmiş 6 resim/fotoğraf yer almaktadır.

Hatıralar kitabında örnek bir lider olarak Rantisi’nin kısa hayat hikâyesi Ahmet Varol ve kitap yazarı Amir Şemmah tarafından anlatılır. Varol’un Rantisi’yi özetleyen cümlelerinden biri şudur:

“Bir mücadelede lider olmanın, öncü olmanın bir makam ve nimet sahibi olmak değil, göğsünü roketlere ve füzelere, mermilere açma cüreti ve cesareti göstermek olduğunu çok iyi anlarız… İşte Rantisi, tam bir gönül rahatlığı içinde ve şehadeti önemli bir arzu telakki ederek bu cesareti gösterenlerdendi.” (s. 8)

Şehidin son saatlerine değinilen kitabın sonraki bölümlerinde okuru, yüreği Filistin’e âşık bir şair Rantisi karşılar. Rantisi’nin şiirlerinde etkileyici ve harekete geçirici ifadeler, hayatıyla bütünleşmiş bir şair tanıtır okura.  Rantisi, mısralarında bazen vatanı için can atan bir savaşçı, bazen de nefsiyle muhavere eden bir zahit olarak kendini gösterir:

…Ölümü tadarsa bir kimse cenk meydanında

Temizlenmez mi bedene bulaşan hastalıktan

Bir hayatı ölü gibi yaşayan kimse ise

ki o bela ve acı dolu

Mücadelenin tadına varabilir mi?

Terk et nefsin arzularını ki

Ebediyen horlanıp alçalmayasın

Gecenin korkunç karanlığını del

Onun libasını çıkar at!

Uyandır fecrin mahmur gözlerini… (s. 36)

Rantisi’nin hayatından pasajlar, mücadele atmosferindeki sıcak ve etkileyici kareler, kendi diliyle aktarılmış hatıralar, fikriyatını dile getiren gazete ve dergi yazılarından seçkiler, şair yönünü öne çıkaran birkaç şiir, şehadetinden sonra yapılan açıklamalar ve kınamalar, onunla yapılan röportajlar ve onu tanıma adına eşiyle yapılan röportaj ve ona ait resimler kitabın geri kalan kısmını tamamlayan önemli değinilerdir.

 Abdulaziz Rantisi, 1947’de Yebna’da dünyaya gelir; ama o henüz altı aylık bir bebekken köyleri Siyonistlerce işgal edilip toprakları gasp edilir. Han Yunus Kampı, onun ve ailesinin hayatının yeni adresi olur. Rantisi’nin çocukluğuna dair ilk hatırası, 1956 Han Yunus Katliamı’dır. Rantisi, hepsi sivil ve masum olan 525 kişinin vahşice öldürülmesini hiçbir zaman unutmaz. Onun bu toplama kampında şahit olduğu sadece katliam değildir. Açlık, yoksulluk ve yoksunluk kampın diğer dezavantajlı durumlarıdır. Sonrası… Nice badire, zorluk ve mücadelenin neticesinde gelen doktorluk mesleği ve profesörlüğe kadar varan bir akademik süreç…

Rantisi’nin Siyonistlere karşı ilk haklı ve onurlu duruşu haksız vergilere ilkesel karşı çıkışıyla başlar. Sonrası mı? Ardı sıra gelen hapis günleri, takipler, tazyikler ve sürgünler…

HAMAS, cami eksenli bir hareket olup tıpkı ihvan gibi ıslahı amaçlayan bir örgütlenmedir. Lakin Filistin halkının içinde bulunduğu durum, işgal edilmiş topraklar, gün aşırı katliamlar ve haksız yerleşimler zamanla HAMAS’ı Filistin mücadelesinin lokomotifi haline getirir. Rantisi, HAMAS’ın mücadelesinin Müslümanların ar, zillet ve yenilgi tozunu temizleyip gasp edilmiş şereflerini tekrardan kazanmalarına vesile olacağını belirtir ve siyonizm, Amerika, işbirlikçilerin ve korkak yöneticilerin elbet bir gün yenileceği müjdesini de verir. İşte Rantisi, bugün de Aksa Tufanı’yla adından izzetle söz ettiren HAMAS’ın yedi kurucusundan biri olur.

Cezaevi günleri, Rantisi için bir mektep, bir tefekkür ve bir ilahi lütuflar(mucize) manzumesi olur. Bu güzel anlar ve ilahi lütuflar kimi zaman ‘beklenmeyen yağmur’dur, kimi zaman tek kişilik hücrede Kur’an ziyafetidir, kimi zaman Şeyh Ahmet Yasin’le beraber olma artısıdır, kimi zamanda kıymetli dualarla ferahlayan gönüllerdir.

Rantisi’nin Mercü’z-zuhur mevkiindeki sürgün yılları da cezaevi günleri gibi verimli neticeler doğurur. Gönlünü ve cesaretini inancına teslim eden insanların hayatlarındaki zorluklar, musibetler, işkenceler ve hapisler birer yıpranma sebebi değil birer bilenme ve halklarına hizmet vesilesi olur. Rantisi’de bunu fazlasıyla görüyoruz.

“Rantisi; teşkilatçı, disiplinli ve enformasyon gücü yüksek bir mücadele adamı olarak hareket eder. Ya bir taşa dönüşecek ya da vatanlarına dönecekti. Ancak onları çöle mahkûm edenler, çölü gül bahçesine çevireceklerinin farkında değildi. Kamp kurarlar, ilim yuvası açarlar, çevredeki insanların bozulan Filistinli algısını hal ve hareketlerinde düzeltirler ve dünyanın birçok yerinden gelen insanlara Filistin davasını anlatırlar, zorlu çöl koşullarına rağmen. Kim yoktur ki ziyaretçiler arasında… Üstad Fethi Yeken, Hasan Turabi gibi birçok öncü şahsiyet onları ziyaret eder. Zorlu durumlara sabır ve sebatları öyle bir hal alır ki bazı insanlar bu sebatı ancak bir peygamberin yapabileceğini düşünerek ona hayran kalır, dinine girmek isterler.” (Ayyıldız, “Hatıralar | Şehit Dr. Abdulaziz Rantisi)

Kitapta Rantisi’nin kaleminden bir makale dikkatleri çeker. Bu makale, şehadetinden önce Irak’ta ABD emperyalizmine karşı şanlı bir mücadele veren Felluce halkının kıyamına dairdir. Zulme karşı bu izzetli duruş, makalede Rantisi tarafından övülür şu cümleyle birlikte:

“Ve bu ümmetin çocukları, gençleri, kadınları ve ihtiyarları için güven ve istikar dolu bir hayat hazırlamanın da zamanı gelmiştir. İslam ümmetine layık bir gelecek inşa etmenin, Müslümanların sırtından ar, zillet ve yenilgi tozunu temizleyip gasp edilmiş şereflerini geri alma zamanı gelmiştir.” (s. 96)

Aynı makalede Filistin halkının ve diğer mazlum halkların iki düşmanı ABD ve İsrail’le ilgili şu vurgular öne çıkar:

“Siyonist Yahudiler, Amerika’nın Irak’ta perişan düşmesinden ilk zarar görecek olanlardır. Bunun birkaç nedeni vardır. Her şeyden önce Amerika’nın burnunu Irak işine sokan Siyonistlerdir. Az bir zaman sonra Amerika uyanacak ve Siyonistlere kol kanat geren politikasının kucağında yılan beslemek olduğunu anlayacaktır.” (s. 95)

Kitapta Rantisi’yle yapılan röportajları okurken kendine güveni yüksek, derdini iyi anlatabilen ve davasının haklılığını ortaya koyan bir Rantisi profili belirir. Rantisi HAMAS’ın Şeyh Ahmet Yasin, Salah Şehade ve Mühendis gibi birçok önderini kaybetmesine ve nice darbe almasına rağmen her seferinde güçlü bir şekilde ayakta kalmasını hareketin halkla olan ilişkileriyle yorumlar:

“Hamas gibi İslami bir hareket ile Siyonist düşman arasında geçen mücadelede şehidleri zarar hanesine yazmak mümkün değildir. Biz, Filistin’in kurtuluş mücadelesi için büyük bir proje ve hedef üzerindeyiz… Büyük hedefler, büyük kurbanlara muhtaçtırlar”. (s. 101)

Hayatı yoğun bir çalışma ve etkili bir mücadeleyle geçen, Filistin halkı nazarında öncü bir rol üstlenen ve İslam ümmeti açısından örnek bir direnişin sembollerinden olan Rantisi’nin hayatını ele alan Hatıralar kitabında önemli çıktılar yer alır. Onun anıları, Şemmah’ın kitap derlemesinden okunurken satırlar yaşanmışlık hissi vermekte ve her okuyana düşünce atmosferi yönüyle bir şeyler katmaktadır.

Sonuç

Hayatlar vardır, sadece kendilerini yaşamazlar. Kişilik özellikleriyle bir toplumu da yaşar ve yaşatırlar. Fikirleri, tespitleri, duruşları, bilgileri, kazanımları ve liderlik vasıflarıyla topluma öncü olurlar. Toplum; acıları, sevinçleri, beklentileri ve zorluklarıyla onlardır. Onlar da üstlendikleri rol, kazandıkları statü ve aldıkları mesuliyetlerle toplumun birer parçası ve umudu olurlar. Toplumlar, bu özel, özgün ve nitelikli kişilerle çıkmazları aşar, zorluklardan azade olur, darlıklarını giderir ve özgürlüğünü kazanır. Bu kişiler, kimi zaman toplumları, halkları ve insanları kazansın diye kendilerini feda ederler. Yarınlar, nesillere bir aydınlık ve umut olsun diye kendilerini her türlü zora koşarlar, bedel öderler. Bu bedel, bazen imkân olur, bazen zaman olur. Kimi zaman da can ve mal olur.

Şeyh Ahmet Yasin ve Abdulaziz Rantisi, kendi halkı yani Filistin insanı için bu tarif ve tanımlara aynen uyan iki öncü şahsiyettir. Bu iki öncü şahsiyetin yaşadığı coğrafya son asrın en sancılı coğrafyası olunca iş bir daha değişir. Toprakları gasp edilmiş bir vatan, vatanlarından koparılmış insanlar, gün aşırı yıkımlar ve katliamlar, ardı arkası kesilmeyen saldırı, tazyik ve işgal… Böylesi bir coğrafyanın sorumluluğunu üstlenme ve onun için bedel ödemeyi daha nitelikli hale getirir.

Coğrafyanın bir yüzü de kişi, inanç, zaman ve mekân açısından kutsallık taşıyan ve kutsalları barındırmaktaysa iş daha zor, girift ve sancılı olur. Şeyh Ahmet Yasin ve Abdülaziz Rantisi, bu çilenin, sevdanın ve kutsallığın gönüllü birer hizmetçisi olarak liderlik misyonu üstlenen iki şahsiyettir. Biri meflûç, hasta ve yaşlı bedenine rağmen mücadele dinamikleri için iyi bir rol model olur. Diğeri de varlıklı ve akademik artılı bir hayatın basamaklarını halkının yarınları ve özgürlüğü için fedakârca ön alır.

İki şahsiyeti de bu çalışmaya konu yapan Amir Şemmah’ın hayatları ili ilgili yaptığı biyografik derleme çalışmasıdır. Şeyh Ahmet Yasin’in hayatı, mücadelesi ve şehadeti Ümmeti Dirilten Şehid ismiyle kitaplaşırken Abdülaziz Rantisi’nin hayatı da Hatıralar’ı üzerinden iki kapak arasındaki yerini bulur.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar