Türkiye Cumhuriyet`i kurulduğundan beri sürdürülen bir politikanın günümüzde devam ettirilen farklı bir modülüdür. Şeyh Said kıyamını bilen herkesin malumudur ki, Şeyh Said`in kıyamı içeride Kürt ayaklanması, dışarı da ise İslami bir ayaklanma olarak gösterildi. Bu şekilde hem dış devletlerden gelecek desteklerin önü alındı hem de içeride Kürt olmayanların desteğinin önü alınmış oldu.
Ülkenin en büyük gerçeği olmasına rağmen Cumhuriyet`in kurulmasından bu yana görmezden gelinen Kürtler, son zamanlarda asıl çizgisinden uzaklaştırılmak için her türlü entrikanın bir parçası haline getirilmek istenmektedir. Bunun nedeni ise Kürtlerin dinlerine bağlı bir hayat yaşamalarıdır.
Siyasi stratejilerde marjinalleştirme projelerinin en başında "etki-tepki" kuvveti gelir. Normal bir seyir içerisinde varlığını sürdürmek isteyen bir toplumu bu normal seyrin dışına itmek istiyorsanız bir düşman yaratmanız gerekmektedir. Bu şekilde hedef kitleyi daha rahat bir şekilde terörize edebilirsiniz. Onu bu şekilde varoluş fıtratının dışına itip "hedef" haline getirebilirsiniz.
Günümüz Türkiye`sinde Kürtleri marjinalleştirmek için kullanılan bu strateji medya desteği ile beraber başarılı bir hale gelmiş vaziyettedir. Bunu anlamak için ülkenin doğusundan-batısına küçük bir seyahat gerçekleştirmeniz yeterli olacaktır. Maalesef herkes kendisinden daha doğuda olana "terörist" muamelesi yapmaktadır. Doğu Anadolu sınırları içerisinde namaz kılmak için gittiğiniz bir ilde namaz kılmanıza rağmen kendisinden daha doğuda olduğunuz için terörist muamelesi görmeniz neredeyse kaçınılmazdır.
"Türk-İslam" ve "Kürt İslam" sentezleri bu "İslam Kardeşliğini" zedelemek ve Türkü Kürde, Kürdü de Türk`e düşman etmek için çıkarılmış sentezlerdir. İslam İslam`dır. Ne sentezi vardır ne de bileşkesi...
"İslamcı" kelimesi de son zamanların en çok kullanılan kelimelerindendir. Başına Türk veya Kürt sözcükleri de getirilince bunun da bu oyunun bir parçası olduğu ortaya çıkmaktadır. Kürt İslamcılar ve Türk İslamcılar kelimeleri ülkede son zamanlarda kısmi de olsa iyileşen "kardeşliği" zedelemek için kullanılan melek yüzlü şeytan sözcüklerindendir.
Ülkemizde yürürlüğe konulan böylesi fitne dolu planların en temel amacı İslam`ın ırk farkı gözetmeksizin her sineye yeniden yerleşmesine engel olmaktır. Hedef aslında ne Türklerdir ne de Kürtler. Hedef İslam`ın kendisidir. Irkçılık üzerinden İslam`ı benimseyen halkları birbirine küstürerek beraber olmalarını, omuz omuza verip İslami mücadelelerini gerçekleştirmelerini engellemektir.
Fitne ortamı yaratmak için ülke zemininin müsait olması küfrün iştahını kabartmakta ve plan üzerine plan yapılmaktadır. İster Türk olsun isterse Kürt, bütün Müslümanların bu fitnelere karşı uyanık olması gerekmektedir. Aksi halde yıllardır zedelenmiş kardeşliğin üzerine hiçbir şey bina edilemez. Küfrün bu oyununa karşı "Mü`minler ancak kardeştirler" düsturu yeniden şiar edinilmelidir.
Bugüne kadar Kürtlerin Türkler hakkında, Türklerin de Kürtler hakkında -küfür tarafından- elde edinilmiş yanlış bilgilerin giderilmesi için "kardeşlik" kurumu tekrar gündeme getirilmelidir. Üstünlüğün ırkta değil takvada olduğu yeniden işlenmelidir.
Şeyh Said örneğinde olduğu gibi ülke içerisinde Müslüman halkları birbirine küstürmek, beraberliklerinden doğacak kuvveti minimize etmek için çıkarılmış bir fitnedir.
İster Türk olsun ister Kürt olsun herkesin ırkı ve dili Allah`ın ayetlerindendir. Müslümanların tek ve en büyük paydaları İslam`dır; ırkları, renkleri ve dilleri ise bu büyük paydanın alt şubeleridir. Kürtler ve Türkler olarak bunun farkına varırsak inşaAllah milliyetçilikten doğacak her türlü fitnenin önü alınmış olacaktır.
Allah bizleri her türlü milliyetçilik fitnesinden muhafaza etsin. Dua ile...
Ülkenin en büyük gerçeği olmasına rağmen Cumhuriyet`in kurulmasından bu yana görmezden gelinen Kürtler, son zamanlarda asıl çizgisinden uzaklaştırılmak için her türlü entrikanın bir parçası haline getirilmek istenmektedir. Bunun nedeni ise Kürtlerin dinlerine bağlı bir hayat yaşamalarıdır.
Siyasi stratejilerde marjinalleştirme projelerinin en başında "etki-tepki" kuvveti gelir. Normal bir seyir içerisinde varlığını sürdürmek isteyen bir toplumu bu normal seyrin dışına itmek istiyorsanız bir düşman yaratmanız gerekmektedir. Bu şekilde hedef kitleyi daha rahat bir şekilde terörize edebilirsiniz. Onu bu şekilde varoluş fıtratının dışına itip "hedef" haline getirebilirsiniz.
Günümüz Türkiye`sinde Kürtleri marjinalleştirmek için kullanılan bu strateji medya desteği ile beraber başarılı bir hale gelmiş vaziyettedir. Bunu anlamak için ülkenin doğusundan-batısına küçük bir seyahat gerçekleştirmeniz yeterli olacaktır. Maalesef herkes kendisinden daha doğuda olana "terörist" muamelesi yapmaktadır. Doğu Anadolu sınırları içerisinde namaz kılmak için gittiğiniz bir ilde namaz kılmanıza rağmen kendisinden daha doğuda olduğunuz için terörist muamelesi görmeniz neredeyse kaçınılmazdır.
"Türk-İslam" ve "Kürt İslam" sentezleri bu "İslam Kardeşliğini" zedelemek ve Türkü Kürde, Kürdü de Türk`e düşman etmek için çıkarılmış sentezlerdir. İslam İslam`dır. Ne sentezi vardır ne de bileşkesi...
"İslamcı" kelimesi de son zamanların en çok kullanılan kelimelerindendir. Başına Türk veya Kürt sözcükleri de getirilince bunun da bu oyunun bir parçası olduğu ortaya çıkmaktadır. Kürt İslamcılar ve Türk İslamcılar kelimeleri ülkede son zamanlarda kısmi de olsa iyileşen "kardeşliği" zedelemek için kullanılan melek yüzlü şeytan sözcüklerindendir.
Ülkemizde yürürlüğe konulan böylesi fitne dolu planların en temel amacı İslam`ın ırk farkı gözetmeksizin her sineye yeniden yerleşmesine engel olmaktır. Hedef aslında ne Türklerdir ne de Kürtler. Hedef İslam`ın kendisidir. Irkçılık üzerinden İslam`ı benimseyen halkları birbirine küstürerek beraber olmalarını, omuz omuza verip İslami mücadelelerini gerçekleştirmelerini engellemektir.
Fitne ortamı yaratmak için ülke zemininin müsait olması küfrün iştahını kabartmakta ve plan üzerine plan yapılmaktadır. İster Türk olsun isterse Kürt, bütün Müslümanların bu fitnelere karşı uyanık olması gerekmektedir. Aksi halde yıllardır zedelenmiş kardeşliğin üzerine hiçbir şey bina edilemez. Küfrün bu oyununa karşı "Mü`minler ancak kardeştirler" düsturu yeniden şiar edinilmelidir.
Bugüne kadar Kürtlerin Türkler hakkında, Türklerin de Kürtler hakkında -küfür tarafından- elde edinilmiş yanlış bilgilerin giderilmesi için "kardeşlik" kurumu tekrar gündeme getirilmelidir. Üstünlüğün ırkta değil takvada olduğu yeniden işlenmelidir.
Şeyh Said örneğinde olduğu gibi ülke içerisinde Müslüman halkları birbirine küstürmek, beraberliklerinden doğacak kuvveti minimize etmek için çıkarılmış bir fitnedir.
İster Türk olsun ister Kürt olsun herkesin ırkı ve dili Allah`ın ayetlerindendir. Müslümanların tek ve en büyük paydaları İslam`dır; ırkları, renkleri ve dilleri ise bu büyük paydanın alt şubeleridir. Kürtler ve Türkler olarak bunun farkına varırsak inşaAllah milliyetçilikten doğacak her türlü fitnenin önü alınmış olacaktır.
Allah bizleri her türlü milliyetçilik fitnesinden muhafaza etsin. Dua ile...