Bir yaz günü seyahate çıkmak için hazırlanan Evliya, âdeti gereği berbere kafasını usturaya vurmaya gitmiş. Sürekli gittiği berbere giden Evliya, kafasını güzelce usturaya vurdurmuş.
O sırada berber dükkânına komşu dükkânın haylaz çırağı girmiş. Berber masasındaki Evliya`nın kel kafasını görünce iki tane şaplak yapıştırmış. Yaptığı hareketle Evliya`yı tanımadığı anlaşılan haylaz çocuk, bununla da yetinmeyip, &`; Kabağa bak, kabağa!” deyip narasını atmış. Haylaz çocuk bunu yaptıktan sonra hiç durmadan sokağa fırlamış…
Berber, mahcup bir şekilde sandalyede oturan Evliya`yı hem tanıyor hem de biliyor. Özürler dileyerek Evliya`yı rahatlatmaya çalışıyor. Evliya, berberin olanlardan dolayı üzgün halde görünce berberi rahatlatmak için önemli değil diyor. Evliya gerçektende yaşanan bu hadiseye aldırmıyor…
Aradan biraz zaman geçtikten sonra mahallede bir feryat kopuyor. Bir feryat ki, bütün mahalle ayağa kalkıyor. Bir at arabasının nasıl olmuşsa ipi kopmuş ve mahallenin sokaklarına hızlı bir şekilde dalmış. At, Evliya`yla dalga geçen haylaz çocuğu yıkıp geçmiş…
Herkes gibi berberde olay yerine doğru gitmiş. Çocuğun yerde yattığını gören berber, hemen dükkâna dönmüş. Hiddetli bir şekilde Evliya`ya &`;Toy bir delikanlı bak şu kabağa deyip, iki fiske attı diye beddua mı ettin? Demiş. Evliya gayet sakin bir dil ile berbere "Efendi kabağın bu işe dediği bir şey yok. Ama iş bostancıya (Allah`a) dokunmuş, bostancıya! ”
Gün yoktur ki, şu ülkede yaşanan adaletsizlikler, zulümler, çifte standartlar konuşulmasın. Her gün ayrı bir zulüm yaşanıyor şu garip ülkede…
Her seher vakti elimizi açıp Rabbimize yaşanan zulümleri şikâyet ediyoruz. Tabi her gün bir yenisi eklenince de haliyle dualar uzuyor…
Şu ülkede Müslümanların maruz kaldıkları zulümlerin hangisini anlatalım ki? Halledildi gibi görünen ama hâlâ halledilmeyen Başörtüsü sorununu mu? Yoksa vücut fonksiyonlarının %92`sini kaybetmiş olmasına rağmen cezaevinde tutulan Fikret Bayram`ı mı? Amaçları; İhtilafları gidermek, Fakirliği ve Cahilliği ortadan kaldırmak olan STK yöneticilerine verilen cezaları mı? Yoksa bu ülkede ikinci sınıf insan muamelesi gören ve haklı hiçbir talebi yerine getirilmeyen Kürt halkının yaşamış oldukları haksızlıkları mı?
Zulümlerin sayısı ve çeşidi o kadar arttı ki, insan hangi birinden bahsedeceğini bilmiyor. Fakat bu zulmün yaşanmasına sebep olanlar bilsin ki;
Varlıklarını dahi kabul etmediğiniz Müslüman Kürt halkı,
Kur`an dersi verdikleri için cezaevlerine atılan binlerce insan,
Cezaevine atılmakla kalmayıp orada hayatını kaybedenler,
Ailelerinden uzak yere sürgün edilenler,
Yurtlarını terk etmek zorunda kalıp hicret edenler,
Gaziantep`te Müdür tarafından tutulan birkaç serserinin başörtülü çocuğa yaptığı saldırıyı başörtülü çocuk ve ailesi,
Haksız yere kapatılan ve cezaya çaptırılan STK yönetici ve gönüllüleri,
Oğlunu son bir defa göremeyip, öteki âleme göçen Rana Teyzeler,
Yaptığınız zulümlerle gözü yaşlı bıraktığınız; anneler-babalar, eşler-çocuklar, dostlar-arkadaşlar,
Ve zulmün her çeşidini tattırdığınız mazlum halkımız haklarını helal dahi etseler, yaptığınız zulümler bostancıya (Allah`a) dokunmuştur. Yaptığınız hiçbir zulüm yanınıza kâr kalmadı/kalmayacaktır.
Bizler gecenin bir yarısında veya seher vaktinde sizleri Âlemlerin Rabbi olan Allah`a şikâyet ediyor ve yaşanan bu zulümlerin bizim elimizle giderilmesi için dua ediyoruz.
Ey Rabbimiz! "Yalnız Sana ibadet eder ve yalnızca Senden yardım isteriz”
Allah`a emanet olun…
O sırada berber dükkânına komşu dükkânın haylaz çırağı girmiş. Berber masasındaki Evliya`nın kel kafasını görünce iki tane şaplak yapıştırmış. Yaptığı hareketle Evliya`yı tanımadığı anlaşılan haylaz çocuk, bununla da yetinmeyip, &`; Kabağa bak, kabağa!” deyip narasını atmış. Haylaz çocuk bunu yaptıktan sonra hiç durmadan sokağa fırlamış…
Berber, mahcup bir şekilde sandalyede oturan Evliya`yı hem tanıyor hem de biliyor. Özürler dileyerek Evliya`yı rahatlatmaya çalışıyor. Evliya, berberin olanlardan dolayı üzgün halde görünce berberi rahatlatmak için önemli değil diyor. Evliya gerçektende yaşanan bu hadiseye aldırmıyor…
Aradan biraz zaman geçtikten sonra mahallede bir feryat kopuyor. Bir feryat ki, bütün mahalle ayağa kalkıyor. Bir at arabasının nasıl olmuşsa ipi kopmuş ve mahallenin sokaklarına hızlı bir şekilde dalmış. At, Evliya`yla dalga geçen haylaz çocuğu yıkıp geçmiş…
Herkes gibi berberde olay yerine doğru gitmiş. Çocuğun yerde yattığını gören berber, hemen dükkâna dönmüş. Hiddetli bir şekilde Evliya`ya &`;Toy bir delikanlı bak şu kabağa deyip, iki fiske attı diye beddua mı ettin? Demiş. Evliya gayet sakin bir dil ile berbere "Efendi kabağın bu işe dediği bir şey yok. Ama iş bostancıya (Allah`a) dokunmuş, bostancıya! ”
Gün yoktur ki, şu ülkede yaşanan adaletsizlikler, zulümler, çifte standartlar konuşulmasın. Her gün ayrı bir zulüm yaşanıyor şu garip ülkede…
Her seher vakti elimizi açıp Rabbimize yaşanan zulümleri şikâyet ediyoruz. Tabi her gün bir yenisi eklenince de haliyle dualar uzuyor…
Şu ülkede Müslümanların maruz kaldıkları zulümlerin hangisini anlatalım ki? Halledildi gibi görünen ama hâlâ halledilmeyen Başörtüsü sorununu mu? Yoksa vücut fonksiyonlarının %92`sini kaybetmiş olmasına rağmen cezaevinde tutulan Fikret Bayram`ı mı? Amaçları; İhtilafları gidermek, Fakirliği ve Cahilliği ortadan kaldırmak olan STK yöneticilerine verilen cezaları mı? Yoksa bu ülkede ikinci sınıf insan muamelesi gören ve haklı hiçbir talebi yerine getirilmeyen Kürt halkının yaşamış oldukları haksızlıkları mı?
Zulümlerin sayısı ve çeşidi o kadar arttı ki, insan hangi birinden bahsedeceğini bilmiyor. Fakat bu zulmün yaşanmasına sebep olanlar bilsin ki;
Varlıklarını dahi kabul etmediğiniz Müslüman Kürt halkı,
Kur`an dersi verdikleri için cezaevlerine atılan binlerce insan,
Cezaevine atılmakla kalmayıp orada hayatını kaybedenler,
Ailelerinden uzak yere sürgün edilenler,
Yurtlarını terk etmek zorunda kalıp hicret edenler,
Gaziantep`te Müdür tarafından tutulan birkaç serserinin başörtülü çocuğa yaptığı saldırıyı başörtülü çocuk ve ailesi,
Haksız yere kapatılan ve cezaya çaptırılan STK yönetici ve gönüllüleri,
Oğlunu son bir defa göremeyip, öteki âleme göçen Rana Teyzeler,
Yaptığınız zulümlerle gözü yaşlı bıraktığınız; anneler-babalar, eşler-çocuklar, dostlar-arkadaşlar,
Ve zulmün her çeşidini tattırdığınız mazlum halkımız haklarını helal dahi etseler, yaptığınız zulümler bostancıya (Allah`a) dokunmuştur. Yaptığınız hiçbir zulüm yanınıza kâr kalmadı/kalmayacaktır.
Bizler gecenin bir yarısında veya seher vaktinde sizleri Âlemlerin Rabbi olan Allah`a şikâyet ediyor ve yaşanan bu zulümlerin bizim elimizle giderilmesi için dua ediyoruz.
Ey Rabbimiz! "Yalnız Sana ibadet eder ve yalnızca Senden yardım isteriz”
Allah`a emanet olun…