israilin şuncacık nüfusuyla İslam ümmetinin başına getirdiklerine baktığımızda kocaman bir soru işareti ile karşılaşırız.
Neden?
Ne oldu da biz bu hale geldik? Geçmişte kendilerine reva görülenlerden ötürü İslam ülkelerine sığınan bu kavim ne ara bu hale geldi? Ya bize ne oldu da sığıntı bir kavme yenilir olduk?
En başta aklımıza gelen şey israilin ABD tarafından koşulsuz olarak desteklenmesidir. Doğrudur, bu önemli bir destektir. Ama İslam dünyasının parçalanmış hali bu desteği daha bir etkin kılmıyor mu? Yani bizler ABD’ye karşı tüm kozlarımızla karşı durmuyoruz. ABD ile israile bile isteye destek olan başta körfez ülkeleri olmak üzere sözüm ona Müslüman ülkeler var. israil bunu biliyor ve işte böyle pervasız davranabiliyor.
israilin son zamanlardaki eylemleri istihbarat imkanlarının genişliğini de göstermektedir. Özelikle çağrı cihazlarının patlatılması gibi eylemler güçlü bir haber alma teşkilatına dayanıyor. Ama unutulmaması gerekir ki bu bilgiler bizlerin arasından çıkıyor. Maalesef aklınıza gelenlerin olma olasılığı çok çok fazla. Arapça bilenler tarafından aktarılan bilgiler bahsettiğimiz istihbarat akışını sağlıyor.
israil zengindir ve uluslararası finans çevrelerinde büyük bir etkinliği var. Kesinlikle önemli bir etken. Zenginlik beraberinde gücü getiriyor. Ancak söz konusu zenginlikte bizlerin de payı var. Çünkü israilin yapmış olduğu ticaretin ortakları yine Müslümanlar olarak bizleriz.
Kanaatime göre bütün bunlar bir yana israilin bu gücü, sahip olduğu teknolojisinden geliyor. Çünkü bu tür durumlarda esas olan, savaşı bitirebilecek tarzda silahlara sahip olmaktır. Buna stratejik silah adını veriyor uzmanlar. Nükleer silahlar stratejiktir ve tek başına savaşı bitirecek bir güçtür.
Türkiye’deki birçok kalem erbabı, israilin Gazze, Filistin veya Lübnan ile yetinmeyeceğini, Yahudi inancının bir yansıması olan vaat edilmiş toprakların içinde Türkiye’den bir bölümün olduğu ve nihai hedefin buralar olduğunu söylemektedirler.
Konvansiyonel silahlar açısından israile nazaran Türkiye daha güçlü olabilir. Nitekim taktik silahlarda Türkiye’nin üstün olduğu askeri kaynaklarca belirtilmektedir. Ancak yukarıda belirttiğimiz üzere nükleer, yani stratejik silahlara sahip olma açısından israilin olası bir savaşı bitirme imkânının olduğu aşikardır.
Bu durumda askeri teknolojinin ne kadar önemli olduğu hususu ortadadır. Türkiye başörtüsü ve sakal ile uğraşacağım diye teknolojide ve özelikle silah teknolojisinde kıytırık ülkelerin gerisinde kaldı. Eğer caydırıcı olmak istiyorsan güçlü olman gerekiyor. Bunun yolu güçlü silahlara sahip olmaktan geçiyor.
Belki de israile karşı sadece verilen demeçlerle muhalefet etmek ile iktifa edilmesinin sebebi budur. Siyonist israil de bunu çok iyi biliyor. Bu nedenle söylenen sözlere pek itibar etmiyor. Sahada fiziki olarak yapacağını yapıyor.
Kısacası ümmet olarak Kur’an’a göre hareket etmeyişimiz bizi bugün israil gibi lanetli bir kavmin darbelerine maruz bırakıyor. İlk inen ayetleri tekrar hatırlamakta fayda var: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! - O, insanı bir alaktan yarattı. - Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. - Ki O, kalemle yazmayı öğretendir. - İnsana bilmediğini O öğretti.” (Alak:1-5)
Bizlere son elçi vasıtasıyla inen ilk ayetlerde iki kez “Oku” denmektedir. Fakat okumak öylesine bırakılmamış yanına bir de “Kalem” eklenmiştir. Biz bu alandaki üstünlüğü başkalarına bıraktığımızdan dolayı kendi memleketlerimizde esir duruma düşmüş durumdayız.