Mehmet Zülfi Tan

Algı operasyonlarından gerçek operasyonlara

26.01.2014 14:22:00 / Mehmet Zülfi Tan
İzmir`de başbakanla alakalı olduğu iddia edilen villa meselesinde yapılan gizli telefon dinleme kayıtlarını okuduktan sonra, artık bu operasyonun asıl hedefinin başbakan olduğu konusunda şüphem kalmadı. 
Başbakanı aylarca, hatta belki de yıllarca dinleyen bu yapı, sürekli başbakanın bir açığını aramış.
Kamuoyundaki başbakanın olumlu imajını kıracak operasyonlar için deliller toplamış. En yakınındaki tüm kişileri dinlemeye almışlar. Eşini, kızını, oğlunu, dostunu, kimseyi bırakmamışlar. Aile mahremiyetini hiçe saymışlar. 

Neden bu kadar ileri gitmişler? Çünkü başbakanı, kendi politik söylemlerini bu ülkede uygulayabilmek için en büyük engel olarak görmüşler. Çember içine çember yapıp ortasına başbakanı oturtmuşlar. Çünkü biliyorlar ki başbakanı hiç bir şekilde halkın gözünden düşüremezler. Seçimle meçimle bu işi halledemezler. O zaman daha önce Adnan Menderes`e yapılan taktiği devreye sokmuşlar. 

Bunun için çevresinde bulunanlardan bazı kişileri, yolsuzluk işine bulaşanları toplayıp bir günde operasyon yaptılar. Önce hükümete ve bakanlara ait olumsuz bir algı oluşturdular. Başbakan daha ne olduğunu anlamadan bakanların çocuklarını ve bakanları birinci çemberin içine aldılar. Başbakana da önce kıyıdan köşeden suçlamalarda bulundular. İnanılmaz bir propaganda ile başbakanı susturmaya çalıştılar. Akıllara bir şüphe soktular. Halk daha ne olduğunu anlamadan, arkasından başbakanın ailesi hakkında aynı şüpheleri yaydılar. Ama işin büyük darbesini ikinci, üçüncü hamleye hazırlamışlar. Direk başbakana varan bir rüşvet ve yolsuzluk dosyası hazırlamışlar. İşte başbakanı vuracak asıl dosya bu.
 
Bu da İzmir`deki villalar meselesi ile yapılacaktı. Diğerlerini yem olarak kullanmışlar, halktaki algıyı oluşturma için. Rüşvet alan, yolsuzluk yapan bir başbakana kimsede destek vermez. Fakat bunu direk başbakana yöneltmek kimsenin bir anda kabul edeceği bir şey olamazdı. Bunun önce etrafındakiler, sonra ailesini, sonrada kendisini kapsayacak bir algı oluşturmak için adım adım operasyonla halkı bu algıya hazır hale getirecekti. Halkı böyle bir kabule hazır hale getirecek operasyonları peş peşe yaparak bir anda her şeyi oldubittiye getireceklerdi. Halk daha ne olduğunu anlayamadan, tereddütler yaşarken bu işi bitirip başbakanı indirerek istediklerini yapacaklardı. 

Nasıl olsa yargı ve emniyette güçlü adamları ve operasyonel ekipleri vardı. Daha önce generalleri, genelkurmay başkanlarını içeri tıkmış bir güçleri vardı. Şimdi de başbakanı içeri tıkma zamanı gelmişti. Çünkü planlarını uygulamak, Türkiye`yi kendi politik söylemlerine çekmek için önlerinde iki engel vardı.
 
Ordunun içindeki derin yapılar ve başbakan. Ordunun derin paralel yapısı, bu yeni yapıyı kendine düşman görüyordu. Başbakanın arkasındaki büyük halk desteği ve milli görüşten gelme bazı refleksleri de bunların Türkiye için düşündüğü politik açılıma engel oluyordu. Çünkü başbakan ile giriştikleri birçok bilek güreşinde onu yenemyeceklerini anlamışlardı. Bir mavi Marmara meselesinde, bir mit meselesinde, bir çözüm süreci politikalarında, dershane meselesinde istedikleri olmamıştı. Bu çıkışları ile başbakanı kuşkulandırmış, haklarındaki düşüncelerini değiştirmişti. Başbakan başta olduğu sürece kendi politikalarının bu ülkede uygulanamayacağını anlamışlardı. O zaman başbakansız bir Türkiye için operasyon yapmalıydılar. Onun için başbakanın ailesinin tüm fertlerini de dinlemeye almışlar.
 
Başbakanın şu günlerde kızıp köpürmesi bundandır. Yarın karı koca arasındaki alelade konuşmaları da internetten dinlersek hiç şaşırmam. 

Peki, bu kadar ileri gitmelerine sebep olan neden nedir? Bence asıl neden başbakanın siyasi, politik ve sosyolojik duruşunun bu yapınınki ile uyuşmamasıdır. En güçlü oldukları şu anda karşı bir operasyon yememek için operasyon yapmaktı. Çünkü dershane meselesinden sonra asıl niyetlerini ve güçlerini ortaya koymuşlardı. 

Artık Türkiye`de hükümete karşı durabilecek tek yapı onlardı. Rahatsız oldukları Ak Parti politikalarını önleyecek başka bir yapı kalmamıştı. Çünkü son zamanlardaki hükümetin adım adım attığı demokratikleşme adımları millet içinde ve değişik kesimlerde bir sükunet ve hükümete güven ortamı oluşturmuştu. Git gide güçlenen hükümet karşısında bir an önce harekete geçmek gerekiyordu. Çünkü başbakan kendileri için kontrol edilemeyecek yapıda birisiydi. 

Bunun için önce algıların değişmesi lazımdı. Bunun için önce algı operasyonları yaptılar. Sonra adamlarını sal işi bitir operasyonlarına gelecekti. Birçok İslami kuruluş, şahıs ve kurumlara da aynısı yapılmadı mı, yapılmıyor mu? Türkiye bir genelkurmay başkanının tutuklanıp içeri alınacağına inanmıyordu. Ama bir baktık ki adam içeride. Kimse ses çıkaramadı. Çünkü hakkında büyük iddialar vardı. Başbakana da böyle yapacaklardı. 

Ama işte bazen " ava giderken avlanıyorsun." "Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da oluyorsun." 

Hükümet ve yargı meselesi olan bu olaylara o kadar dışarıdan müdahale ve destek verip taraf oldunuz ki; kendi adamlarınızın haklılığını bile yok ettiniz. Kamuoyunda oluşturduğunuz algıyı yok ettiniz. 
Artık algı aleyhinize döndü. Şuanda karşı bir algı oluştu ve oluşan bu algı operasyonlar için bir temel yapılıyor. Her an bir operasyon yiyebilirsiniz. 

Bence buna "kazdığı kuyuya düşmek derler" ama siz ne dersiniz bilmem! 
Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar