Pazar günkü yazımızda Libya'yı ele almış ve Türkiye ile Libya arasındaki ilişkilerin ehemmiyetinden söz etmiştik.
Bugün ise ülkemiz ile Libya arasındaki ekonomik ilişkileri konuşmaya gayret edeceğiz. Başta tarihi, kültürel, dini ve politik alanlarda bu kadar yakınlık varken ekonomik ilişkiler nasıl, bunu ele alacağız.
Bilindiği üzere Libya, ülkemizin Afrika kıtasındaki en büyük ticari ortaklarından. Mısır'dan sonra ikinci sırada geliyor Libya.
Her ne kadar bu yıl bir düşüş gözlemlense de geçen yıl ülkemizin 3,2 milyar dolarlık ihracatı olmuş Libya'ya. Buna mukabil 500 milyon dolar seviyesinde ithalat gerçekleştirilmiş.
Ülkemizden birçok ürün grubunda ihracat yapılıyor Libya'ya. Hemen hemen her sektörde Türk ürünlerini görmek mümkün.
Şunu unutmamak gerekir; Libya'nın mevcut politik atmosferinde ve bunun olumsuz manada etkilediği ekonomik koşullarda bu rakamları konuşuyoruz. Acaba, ülkede istikrar ve güven ortamının tesis edilmesiyle birlikte bu rakam hangi seviyelere çıkar? Bunun cevabını aramak gerekiyor.
Libya'nın mevcut şartlarında yaklaşık 4 milyar dolarlık bir hacim var ise, istikrar ve güven ortamının tesis edilmesiyle birlikte bu rakamın 10 milyar dolar seviyelerine gelmesi şaşırtıcı olmaz bizler için.
Burada tabi müteahhitlik sektörünü ayrıca ele almamız icap ediyor. Çünkü "Libya müteahhitleri" diye bir tanım var. Hatta geçmişte bu tür kümelenmeler dahi olmuş.
Bir önceki yazıda ifade etmiştik; Türk müteahhitlik sektörünün yurtdışı serüveni Libya ile başlıyor. 1972 yılında başlayan bu serüvende bugüne kadar Türk şirketlerinin Libya'da gerçekleştirdikleri projelerin toplam değeri 32 milyar dolar seviyesinde.
2011 yılında, Arap Baharı sonrasında ortaya çıkan çatışmalar neticesinde maalesef projeler akamete uğradı. Ve bugün değeri milyar dolar seviyesinde olan projeler maalesef çatışma ortamı sebebiyle yarım kaldı. Buna ilave olarak, Türk şirketlerinin alacakları da söz konusu.
Burada diğer bir ehemmiyetli husus ise Libya'nın yeniden inşaa süreci. Bunu es geçmemek gerekiyor. Libya'nın yeniden inşaasında Türk şirketleri rol alabilir ve almalıdır da. Bu konuda devletin desteği de elzemdir.
Örneğin, Trablus'ta çıktığınız her caddede çatışmaların izleri hala duruyor. Ek olarak, birçok yerde yarım kalan projeler görebiliyorsunuz. Bunların büyük bir kısmı ise Türk şirketlerinin projeleri.
Aynı zamanda binaların olduğu gibi camilerin de inşaatları durmuş vaziyette. Bazı camilerin ve tarihi eserlerin restorasyona ihtiyaçları var.
Enerji ve sağlık sektörlerinde fırsatlar olduğu da aşikar Libya'da. Çünkü özellikle yaz mevsiminde ülkede zaman zaman elektrik kesintileri yaşanabiliyor. Ülkenin gelişmesiyle birlikte enerjiye duyulan ihtiyaç artacaktır.
Sağlık alanında, Libya devleti, vatandaşları için yıllık ciddi miktarda harcama yapıyor. Burada sosyal devlet anlayışıyla hareket ederek vatandaşlarının tüm giderlerini karşılıyor. Ülke içerisindeki imkanların kısıtlı olmasından kaynaklı olarak vatandaşlarını bu kapsamda yurtdışına gönderiyor. Bu alanın takip edilmesi de önem arz ediyor.
Sonuç olarak; Türk özel sektörü her alanda Libya'yı takip etmeli.
Ticarette kar ve zarar kardeştir. Tabi ki Libya ile iş yapan şirketlerin kayıpları olmuştur. Ancak kazançları da olmuştur.
Libya'ya ihracat yapalım. İhracatımızı arttıralım.
Müteahhitlik sektöründe başta yarım kalan projelerin tamamlanması olmak üzere Libya'nın yeniden inşaası sürecinde rol alalım.
Ve ülke için son derece ehemmiyetli olan enerji ve sağlık sektörlerinde çözüm geliştirip fayda sağlayalım.
Birçok alanda var olan birlikteliği ekonomik ilişkilerle taçlandıralım.
Gazze'ye selam, direnişe devam.