Kürt meselesi ile ilgili baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Kürsülerde acayip acayip konuşmalar yapılıyor. Halk şaşkın şaşkın bir onun ağzına bir bunun ağzına bakıyor. Bir türlü konuşulanlara anlam veremiyor.
Milliyetçi kesimin bir kısmı köpürmüş durumda. İpler yine ortalığa fırlatılıyor. Muhafazakar kesim suskun, olayların nereye varacağını merak ediyor. Sol kesim el yükseltme derdinde. Sanki kumar masasında. Ama bir taraftan da neyi nasıl yapacağını bilmiyor. Sadece bu meselede boşa düşmemek adına bir şeyler söylüyor.
DEM cephesi hazırlıksız yakalandı, her ağızdan bir ses çıkıyor. Kandil şaşkın durumda, söylenenlere inanamıyor ki karşı açıklamalar yapıyor.
Herkes soruyor “Ne oluyor ya Hu!”
Bir tarafta katil israilin Gazze saldırısı ve soykırımı, diğer taraftan Lübnan saldırısı ve yakıp yıkması, katil Netanyahu’nun açıklamaları. Diğer taraftan Suriye’ye saldırmalar, sınır ihlalleri. Öbür taraftan Amerika’nın üsleri, dünyada siyasi lider olarak işgal devletine Türkiye’nin sesini sürekli yükseltmesi… Ayrıca İran’ın israili rezil rüsvay etmesinden sonra israilin misilleme çabaları…
Bunların hepsi, bölgemizi kaynayan bir ateş kazanı haline getirmiş. Patladı patlayacak durumda. Bundan dolayı da Türkiye, içeride bir tahkimat kurmaya çalışıyor. İstese de istemese de bu iş gelip bize dayanacak. Tarih bunu gerektiriyor. Çünkü bu coğrafyanın siyasi ve askeri olarak en güçlü ülkesidir. Ayrıca dünya beşten büyüktür deyip dünya emperyalizminden şikâyet eden ve bundan pay isteyen tek ülkedir.
Durum böyle olunca önce ekonomik olarak Türkiye’yi çökertmeye çalıştılar. Hala da bunun etkileri devam ediyor. Bunda başarılı olamayınca şimdi de askeri olarak bir cendereye aldılar. Önce İran ardından da Türkiye topun ağzında…
Tarih bize bunu da göstermiştir ki emperyalizm kendi çıkarını düşünür, diğer milletleri kullanır. Tıpkı Ermenileri ve şimdi de Yahudileri kullandığı gibi… Yarın bunları da düşmanlarının arasında terk edip gidecek. Aklı başında olan, komşusuyla oturup meselelerini beraber hal eder. Yoksa düşman sadece iç savaşları körüklemek ve bu arada zenginliklerimizi çalmak için bizim tarafta olur.
Bu atmosferde Türkiye bir şeyler deniyor. Yeni bir strateji geliştiriyor. Tutar mı tutmaz mı, bu karşı tarafın yaklaşımına ve Türkiye’nin fedakarlığına bağlı.
Yalnız Kürt halkının tabii haklarını pazarlık konusu yaparsa, tarihi bir hatayı tekrardan yapmış olur. Kürt halkının taleplerini halka sorsun. Halk söylesin, hükümet yapsın. Dağdakilerin taleplerini de dağdakiler söylesin hükümet onlarla görüşsün. Halkı dağa mahkum etmek halka yapılmış en büyük kötülüktür.
Ben bir Kürt olarak diyorum ki, okullarda isteyenlere, Kürt bölgelerinde Türkçenin yanında Kürt dili öğretilsin, anayasada Kürt milleti tanınsın, Kürt coğrafyasında değiştirilen isimler iade edilsin, Kürt tarihi okutulsun. Diğer meseleler de zaman içinde hal olur inşallah.
İnsanlar konuşa konuşa anlaşılır.......