Ateş, insanoğlu yaratılmadan önce yaratıldı. Kendisinde yakıcılıktan gelen bir kibir ve yıkıcılık vardı. Her ne kadar sessiz ve sakin görünüyor idiyse de için için kaynıyordu.
Melekler nurdan yaratılmış varlıklardı. Nurdan kaynaklanan bir huzur vardı yapılarında. Sakin, uslu ve itaatkardılar.
Daha sonra Allahın iradesiyle yeni bir yaratık çıktı varlık alemine; Adem.
Değişik bir yaratılma modeliydi. Önce çamurdan sonra da ruhtan tamamlandı. Melekler ve iblisten ayrı bir maddeden yaratıldı. Ama garip bir özelliği daha vardı.Nura veya ateşe taraftar olduğunda zamanla o özelliğe de börünebiliyordu.İblisin dikkatinden kaçmadı bu durum.
Daha sonra ona ayrı bir mekan ve ayrı bir görev verildi.Bu durum iblisin özünde var olan ateşin özelliklerinin kendini göstermesine sebep oldu. Bir görev için yaratılan ademi bir ayrıcalık sahibi gibi gördü.İblis de bunlara kapıldı. Ondaki bu özelliklerin bir üstünlük olduğunu zannetti. Ve böylece Ademe karşı büyüklük tasladı.Allahın, o ademe itaat etme hükmünü beğenmedi.
Allahın nurunu beğenmeyip kendindeki ateşin aydınlığına tabi oldu. Kendindeki bu ateş aydınlığının nurun aydınlığından daha üstün olduğunu idda etti. Benim aklım, benim hükmüm, benim aydınlığım. Bu düşünceyi insanlara da vesvese ile verdiler.
Artık o günden sonra ateş ve ateşin yolunda gidenlerin ortak özelliği bu oldu. Allahın hükmünü beğenmemek. Kendi yanından hükümler çıkartmak. Allahın adaletini beğenmemek. Kendi yanından adalet oluşturmak. Allahın kanununu beğenmemek, kendi yanında yeni kanunlar oluşturmak.
O günden sonra Allahın gönderdiği nuru da beğenmediler. Çünkü ateşin aydınlığının kendileri için daha güzel olduğuna inandılar. Ateşin daha üstün olduğunu idda ettiler.
Git gide ateşe bir kutsallık verdiler. Ateş onlara hizmetçi iken, onlar ateşe hizmet temeye başladılar. Ateşi kusadılar. Törenlerinde hep onu yaktılar. En yüksek yerlere koydular. Aralarına alıp etrafında oynadılar. Bazıları da ona taptılar.
Ateş ehli ile nur ehli böylece birbirinden ayrıldılar.
Ateş medeniyeti zalimlerden oluşan ayrı önderlerin peşine takıldı. Romalılar, yunanlılar, hititler, asurlular , firavunlar, nemrutlar çıkardılar.Emperyalizmi, komünizmi, kapitalizmi, ırkçılığı, siyonizmi çıkardılar. İnsanlığı bu zalim ve zorbaların ateşinde yaktılar. Ateşi de kendilerine bir sembol yaptılar. Özgürlüğü, ateş ile temsil ettiler. Bütün bir dünyayı bu ateş ve ateşli silahları ile yakıp yıktılar.
Nuru ve ehlini kabullanmediler. En büyük mücadeleyi onlara karşı verdiler. İnsanları bu nurdan mahrum bırakıp krendilerine mahkum etmeye çalıştılar. Çünkü nurda bir huzur ve barış vardı. Bir sekene ve kardeşlik vardı. Paylaşma ve mrhamet vardı.
Dünya üzerinde iyilik ve merhamet adına ne var ise bu nur ehlinin getidikleriydi. Barış ve huzur adına ne kadar güzellik varsa nur ehlinin eseridir. Halkların kardeşliğini onlar sağladılar. İrkların eşitliğini onlar savundular. İnsanların eşitliğini onlar öğrettiler. Kardeşliğin nasıllığını onlar yaşadıler. Adaleti onlar yaydılar.
Yer yüzünde musevi,isevi ve muhammedi medeniyetlerini onlar kurdular. Tabiatlarındaki toprağın tevazusunu ve nurun huzurunu dünyaya yaydılar. İyilik, güzellik,huzur,barış, kardeşlik adına ne varsa onları bize miras bıraktılar.
Nemruda karşı ibrahimi, firavuna karşı musayı, ebucehillere karşı muhammedleri bize örnek gösterdiler.
Nemrudun ateşinin İbrahimleri yakamadığını, firavunların Musaları boğamadığını, ebucehillerin Muhammdilere galip gelemeyeceğini öğrettiler bizlere.
Nur ehlinin her zaman galip geleceğini gösterdiler ve haykırdılat tüm aleme.