Birçok ilde hala merkezi sistemle ezan okunuyor, hutbe veriliyor. 28 Şubat ürünü olan bu uygulamadan, bütün ehli iman milletin rahatsız olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Zaten, bu uygulamayı yapan insanların İslam`a olan düşmanlıkları ve bu uygulamadaki amaçlarının ne olduğunu da herkes tarafından bilinmektedir.
Bu durumu herkesin bildiğinden ve bu durumdan rahatsızlıklarını çeşitli platformlarda dile getiren birçok yetkili, bu uygulamanın kaldırılması konusunda aynı hassasiyeti ne yazık ki gösteremiyorlar. Bir gecede uygulanan bu sistemi, bir gecede de kaldıramıyorlar. O adamlar, zorla böyle bir uygulama dayatırken, siz siyasilere, millet bu kadar oy ve yetki verdiği halde, sizi bu konuda tutan şeyin ne olduğunu doğrusu çok merak ediyoruz. Başkasının bir gecede yaptığı işi, siz şu kadar yıl oldu, hala tam anlamıyla başaramadınız.
Bu uygulamanın ikinci ayağını da diyanet oluşturuyor. Son zamanlarda diyanetin yapmış olduğu güzel çalışmaları görmezden gelemeyiz. Ama günde beş defa, merkezi sistemle okunan ezanı şerifin de, artık görülmesini istiyoruz. Her merkezi ezan sesi duyduğumuzda, bu ülkede, daha hukuksuz uygulamaları kaldıracak bir gücün, hükümetin elinde olamadığı gerçeği duygusunu yaşıyoruz. O kadar teşkilatta hoca ve müezzin varken, tek bir kişinin bu işi yürütmesi, tüm müzik öğretmenlerinin susup birisini çalışması gibidir. İnsanlarımız ilahi bir şölen olan ezanı, her minareden seslendiren güzel müezzinlerin seslerine hasret kaldılar. Dakikalarca süren bu ilahi musiki şölenini ve korosunu duymak istiyoruz.
Bu meselenin birde İslami boyutu var ki, tam bir helaket gibi görünüyor. Oda şu ki; birçok hadiste, peygamber efendimiz ezan okumanın ve müezzinlik yapmanın fazilet, derece ve hayrından bahsetmişken, imam ve müezzinlerimizin bu hayırdan mahrum bırakılması, onların bu durumu kabullenmeleri tam bir felakettir. Adı üstünde müezzin, yani ezan okuma vasfıyla vasıflandırılmış kişi iken, ondan bu vasfı almak, sanki ondan bu görevi almak, üstündeki elbiseleri soymak gibidir. En başta bu durumdan dolayı, imam ve müezzin kardeşlerimizin bu işe karşı olmaları gerektiği kanaatindeyiz.
Bindörtyüz yıldır, bu topraklarda büyük bir ahenkle okunan ezanı Muhammedinin, böyle bir düğmeye bağlı bırakılması ve en ufak bir arızada ezansız bırakılmamız, bizlere yapılan büyük bir haksızlıktır. Başta siyasi yetkililerin, sonrada diyanet teşkilatının bu konudaki hassasiyetlerini bekliyoruz.
Bu aynı zamanda cemaati de yakından ilgilendiren bir meseledir. Çünkü birçok zaman, bu ezan okuma heves ve yarışı ile çocuklar ve gençler camiye daha bir şevkle bağlanmaktadırlar. Yine cami cemaatinden en az birkaç kişi müezzinliği ve ezan okuma işini güzel bir şekilde yaparak, kendini geliştirmekte ve bu büyük hayırdan nasiplerini almaktadırlar. Bilahare imam ve müezzinlerinde önceden camiye gelmelerini, cami cemaati ile sohbet etmelerini ve camiye bağlanmalarını artırmaktadır. Birçok camide, cemaatin imam ve müezzinden yana yaptığı şikayetlerin temelinde de bu mesele yatmaktadır.
Uhrevi ve dünyevi açıdan birçok getirisi olan bu müezzinlik sünnetinin, bu şekilde içinin boşaltılması ve bir müzik dinltisi gibi insanlara dinletilmesine son verilmelidir. Bir an önce her camiden ve mescitten orijinal ezan seslerinin yükselmesi sağlanmalıdır.
Böylece ezan hasretimize de son bulsun.
Böylece de, zalim uygulamalar da ortadan kaldırılarak, millete gasp edilmiş olan bu hakkı iade edilmiş olsun. Her minareden gök yüzüne birde ezan yükselsin.