Mehmet Gülsever

Sesin Gücü “Gücün” Sesine Dönerse

30.12.2024 01:00:00 / Mehmet Gülsever

Neyi konuşacağımızı, nasıl konuşacağımızı, ne kadar konuşacağımızı biz belirleyemiyoruz maalesef. Biz derken içten bir hesabı-kitabı, bagajı, angajmanları olmayan, çıkarlarını hak uğruna ayaklar altına alan halk kitlelerini kastediyorum elbet. İpi siyonizmin elinde olan “dünya siyasetinin” dizayn ettiği devletlerin çıkar-korku-taht mengenesi arasında öğütülüp duruyoruz.

Bu husustan yola çıkarak diyebiliriz ki hangi pencereden konuşacağımızı hep bu "mengene" imalatçıları ve kullanıcıları belirliyor. Çünkü biz kitlelerin mikrofonu, megafonu, hoparlörü yok. İçimizden eline mikrofon verilenler de ola ki "mengenecilerin" hoşuna gitmeyen bir söz sarf etmeyedursun, meclis başkanının, hatibin konuşmasını kestiği gibi bir düğmeye basma kolaylığı ile sesini kesiyorlar.

Bazen içinde bulunduğumuz ve ortak doğrular taşıdığımız halk kitlelerine, gördüğünüz ya da öngördüğünüz ve "mengenecilerin" hoşuna gitmeyen bir düşünceyi yüksek sesle söylemeyedurun. Birden tepenizde sonik patlama gerçekleştiren uçaklar belirir ve sesiniz bastırılır. Aynı hedefe kilitlendiğiniz halk kitleleri, sesin şiddetinin “korkudan sonraki cazibe alanına” kapılırken sizi "saf" dışında görür ve iter. Çok yanınızda ve yörenizde kimilerinin de bu “sonik” sese kulak kabartması işin en hazin yanı tabii.

Bazen bir hamleyle veya bir figür ile yıllarca biriktirdiğiniz sermayenizi kaybetmekle kalmaz, bu sermayenizin karşı tarafı semizlediğini görürsünüz ve asla kitleler bunu idrak etmez. Oysa asla halkımız ve halklar yanlıştan yana olmazlar. Belki “yanlışa” “doğru” elbisesi giydirilerek yanıltılmışlardır.

Toplumun dinamiklerinin yer-yön değiştirmesi, iğfal edilmesi, devşirilmesi veya yanlış içtihatta bulunması koca halkların yıllarca biriktirdiği enerjiyi bir çırpıda heba edebiliyor. Bu “dinamiğin” yüreği de bileği de zihni de çelikten olduğunda, halk kitleleri doğru zamanda doğru yerde ve doğru hedefe doğru ayağa kalkmış ve tarihin seyrini değiştirmişlerdir.

Günümüz dünyasında siyonizmin tekelindeki Batı Uygarlığı, düşmanını kendine benzetmede veya devşirmede o kadar korkunç yol ve yöntemler geliştirmiş ki artık ne düşmanlık namlunun doğrultması ile icra ediliyor ne de dostluk kol kola gezilerek yapılıyor. Çok ama çok uyanık olmanın dışında başka bir yol yoktur.

Bu minvalde Suriye'de gerçekleşen devrimin mazlum, mağdur ve mahrumlarına umut ışığı olması dileğiyle kutlamalı…

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar