Üstad Bediüzzüman, Risalelerinde farklı yerlerde değinir.
Mealen ve özet olarak şunları ifade eder…
Allah Teala’nın yarattığı her şeyde hayır vardır.
Bizce şerrin kaynağı, memba-ı olan şeytanların yaratılmasında dahi hayır vardır.
Eğer şeytan yaratılmasaydı, imtihan olmayacaktı.
İmtihan olmasaydı, elmas ruhlu Ebubekir ile kömür ruhlu Ebu Cehil birbirinden ayrılmayacaktı…
İnsan nakıs, eksik kalır ve meleklerden daha üst mertebelere çıkamayacaktı.
..
Ceza ve mükafat dünyası değil, bir imtihan dünyasındayız.
İmtihan gereği sıkıntı, bela ve musibetler olacaktır. Bir sınavda en zor soru, puanı en fazla olandır. En zor ve en ağır işler, ücreti en yüksek olan işlerdir.
İmtihanın zorlu ve sıkıntılı olması mükâfatın da büyük olduğunun delilidir.
Allah’ın elçisi, insanlara önder ve rehber olan Peygamberler, bu dünyada en fazla bela ve musibetlere uğrayanlardır.
Buna mukabil cennette Allah’a en yakın ve en büyük mükâfatlara nail olacaklardır.
Aksa Tufanı’nın yıldönümündeyiz.
Aksa Tufanı, siyonist işgal rejiminin karizmasını yerle yeksan etti. Caydırıcılığını bitirdi. Askeri manada büyük darbeler indirdi.
Sadece Gazze, Filistin değil, bütün ümmete izzet kazandırdı.
Gazze halkı ümmetin yüz akı oldu. Öyle ki ‘Ehlu’l Gazze, ehlü’l izze…’
Gazze halkı izzet ehlidir, sözü dillerde pelesenk oldu.
Gazze, bu izzeti için tarihin en büyük bedelini ödedi.
En yiğit lider ve evlatlarını feda etti. Gazze, yerle yeksan oldu. Her taraf kadın ve çocukların kanlarıyla sulandı.
Ama Gazze direndi. Mısır, Suriye, Ürdün ordularının 6 gün dayanabildiği siyonist rejim ordusuna karşı tam 365 gündür direniyor ve siyonistlere ağır kayıplar verdirmeye devam ediyor.
Gazze halkının sevincini kendi sevinçleri, üzüntülerini kendi üzüntüleri kabul edenler, durmadılar, uyumadılar.
Meydanlarda, caddelerde, basın ve medyada, sosyal medya platformlarında, protesto edebildikleri her ortamda Gazze’nin sesi oldular. Mazlumun yanında, zalime karşı oldular.
Gazze’nin izzetini kendi izzetleri, acısını kendi acıları kabul ettiler.
Bununla birlikte Gazze’nin yanında durmayıp karşısında olanlar da oldu.
İhanetlerini gizlemeden açığa vuranlar oldu. Kendilerini o koltuğa oturtan ağababalarının emir ve direktiflerini yerine getirmekten asla imtina etmediler.
Dilleriyle Gazze’nin yanında olduğunu iddia etseler de alttan alta Gazze’nin aleyhine çalışanlar da oldu.
Korkudan, ülkelerinin, şirket ve ticaretlerinin maslahatını düşünerek ellerinden çok şey geldiği halde bu zulme sessiz kalanlar da oldu.
Aksa Tufanı, bir turnusol kâğıdı, bir mihenk taşı, istikameti gösteren bir pusula, hak ile batılı birbirinden ayıran bir furkan görevini görmeye devam etmektedir.
Aksa Tufanı kimini aziz, kimini de zelil etmektedir.
Hakkı savunan, zulme ve siyonizme karşı direnen, Kudüs davasını en büyük hedef ve amaç olarak belirleyen, ümmetçi, kardeş ve vahdet taraftarlarını aziz kıldı ve kılmaya devam etmektedir.
Diğer taraftan hainleri, korkakları, mezhepçi ve tefrikacıları, siyonizm ve ağababalarından Allah’tan daha fazla korkanları da zelil etti ve etmeye devam ediyor.
Ne mutlu, gönlü Kudüs için atanlara…
Ne mutlu siyonizm ve dünya istikbarına karşı direnenlere…
Ne mutlu, başına gelen bütün bela ve musibetlere karşı sabredenlere…
Ne mutlu, şehitlere, cihat meydanındaki mücahitlere….
Ne mutu, şehitlerin yolunu sürdürenlere…