ABD ile Türkiye arasında iki yıldan beri polemiklere, tehdit ve şantajlara konu olan Rus S-400 füzelerinin teslimatı nihayet başladı.
Türkiye alamaz, parasını ödese bile son anda cayar, Amerika izin vermez, büyük bedeli olur, Rusya vazgeçer, bir füze için bütün bunlara değer mi, teslim edilse bile aktif hale getirilmez… şeklinde bir çok iddia ve tartışma oldu. Başından beri Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün hükümet yetkilileri kararlı durdular. Bütün tehdit ve şantajlara karşın, ‘anlaşma bitmiştir ve teslim edilecek’ dediler.
Cuma günü itibariyle Ankara Mürted Hava Üssü’ne S-400 füzelerinin ilk parçaları gelmeye başladı ve geriye kalan parçalar da peyderpey gelecek.
Bu füzeler öyle bir gündem oldu ki okuması yazması olmayan sıradan bir vatandaş dahi füzenin özelliklerini, menzilini, hızını, ne kadar etkili olduğunu, nerelere kurulması gerektiğiyle ilgili brifing verecek duruma geldi.
Böyle bir durum dünya tarihinde belki bir ilktir. Türkiye’nin ihtiyacı olmasa da artık geri adım atmanın hiçbir yol ve alternatifi kalmadı. Bir inat ve bilek güreşine dönüştü. Ben hükümetin yerinde olsam, bu füzeleri davul-zurna ve folklor ekibiyle karşılardım.
‘Türkiye bu füzeleri alamaz, parasını ödese bile getirtemez’ diyen ülkedeki Amerikancılar, teslimat karşısında farklı söylemlere giriştiler. Alsa bile aktif etmez, göstermelik kurar ama kullanmaz demeye devam ediyorlar.
Bu füzelerin teslimatıyla ABD karizması fena çizildi. Tehditler, şantajlar, yaptırım tehditleri fayda etmedi. Düne kadar ‘Amerika ikna olmuşsa biz de ikna olmuşuz’ diyen Türkiye, kendisine rağmen Rusya’dan hava savunma sistemi aldı. Bu karşılıksız kalırsa diğer NATO üyeleri ve ülkeler bunu takip edecek. Amerika için bunun hem siyasi, hem askeri hem de ekonomik sonuçları olacaktır. Nasıl cevap vereceğini hesaplıyor. İHA’ları Türkiye’ye satmadı, kendisi yaptı. Patriotları vermedi, Rusya’dan daha iyisini aldı. F-35’leri vermezse sırada Rus SU-57’leri ve Çin uçakları var. Öyle bir ders olmalı ki öldürmemeli, te’dip etmeli, Türkiye’yi tekrar kendi emir-komuta zincirine dahil etmeli, yoksa sonuçları kötü olur. Türkiye’yi tamamen kaybetme riski de var.
Rusya, komşusu ve ezeli rakibi olan Türkiye’yi Amerika ve NATO ile ters düşürmenin keyfini yaşıyor. Bütün dünyaya Amerika’nın güvenilmez bir müttefik, ikiyüzlü, emperyalist bir güç olduğunu gösterdi. Rusya, bu silahları Türkiye’ye para ile değil, bedava, hatta üstüne para vermeli. Tarafsız ya da kendisiyle müttefik bir Türkiye ona çok daha büyük kazançlar getirecektir.
Rusya ile olabilecek bir savaşta Rus tanklarını Konya ovasında, donanmasını da Akdeniz’e açılmadan boğazlarda durdurmak NATO’nun öncelikli hedeflerindendir. Türkiye, NATO’dan koparsa Rusları kim, nasıl ve nerede durduracak? Bu, Avrupa’nın kâbusudur.
Türkiye, bu füzelere sahip olmayı bir beka ve milli güvenlik meselesi olarak gördü. Akdeniz ve Suriye’deki gelişmeler, ABD ve NATO’nun güven vermeyen tavırları böyle bir sistemi almasını zorunlu hale getirdi. Şu anda kendisi yapamıyor, mecburen Rusya’nın kapısını çaldı ve istediğini aldı. Amerika’nın F-35 savaş uçaklarını gözden çıkarmış, istemiyorum demiyor ama ‘olmasa da olur’ havasında. Olabilecek yaptırımları en az zayiatla atlatmanın peşinde.
Bu olay bir daha gösterdi ki, silahını üretemeyen bir ülke, ne içte ne de dışta bağımsız ve aktif bir politika yürütemez. Amerika’nın bugün yaptığını yarın Rusya’nın yapmayacağını kimse garanti edemez. Ümmet olarak, ülke olarak kendi silahımızı ve gerekli ekipmanlarımızı üretmek zorundayız. İğneden ipliğe bütün ihtiyaçlarımızı üretemedikçe tam anlamıyla bağımsız olamayız. S-400’lerin alımı Amerika ve emperyalizme karşı kazanılmış bir adımdır ama yetmez. İnşallah var olan kararlılık devam eder, füzeler aktif hale getirilir, ihtiyaç duyulması halinde ülkenin menfaatleri doğrultusunda kullanmakta tereddüt gösterilmez.