Trump, kendisini başkanlık koltuğuna getiren güçlerin istediklerini bir bir yerine getirmeye devam ediyor. Kendisinden istenilenler arasında Müslümanların lehine, dünya barışına katkı da sunacak hiçbir icraat yok. Kudüs`ü siyonizmin başkenti ilan etme, İran`a yönelik nükleer antlaşmanın rafa kaldırılması, Müslümanların aleyhine siyonizmin lehine olan gelişmelerdir.
Trump, İran ile 2015 yılında varılan nükleer anlaşmayla kaldırılan yaptırımların bir kısmını 7 Ağustos`ta diğer kısmını da 5 Kasım pazartesi günü yürürlüğe koyacak. Bu yaptırımlardan sekiz ülkenin muaf tutulacağı, bunların arasında Hindistan, Japonya, Güney Kore, Çin ve Türkiye`nin olduğu söyleniyor. Dışişleri Bakanı, Türkiye`nin de bu ülkeler arasında olduğu açıklamasını yaparken Sanayi Bakanı ise ‘bekliyoruz` açıklamasını yaptı.
Bu antlaşma, 2015 yılında İran ve P5+1 (BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi olan ABD, Çin, Rusya, Fransa ve İngiltere ile Almanya) arasında imzalanmıştı.
Bu anlaşma ile İran,
- BM'nin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun askeri üslere "kontrollü girişine izin vermeyi, uranyum zenginleştirmede kullanılacak santifrüj sayısını üçte iki oranında azaltmayı, zenginleştirilmiş uranyumunun yüzde 98'ini ülke dışına göndermeyi ve plütonyum üretim reaktörünü de çimentoyla doldurmayı kabul ederken; önümüzdeki ilk 10 yıl içinde zenginleştirilmiş uranyum biriktirmeme şartıyla, uranyum konusunda geliştirme ve araştırma yapmasına izin verilmişti.
Yaptırımların kalkmasıyla İran ve halkı bir nebze de olsa nefes alma imkânı buldu. Büyüme oranı yüzde 6-8`lerden 12`ye; günlük 1,1 milyon varil olan petrol ihracı 2,5 milyon varile; ihracat 5 milyar dolar artarak 47 milyar dolara çıktı. Halı ve havyar ürünleri ihracatı yüzde otuz arttı.
2015 döneminde yapılan anlaşma, İran`ın baskısı ve silah zoruyla yapılmadı. Aksine İran, bu anlaşmayı kabullenmek zorunda kaldı. Amerika ve 5+1 ülkeleri ise İran`a karşı kazanılmış bir zafer olarak gördüler. Bütün dünya bu anlaşmayı olumlu, bozulmasını da olumsuz karşılarken, siyonist israil anlaşmaya karşı çıktı ve bozulmasına da sevindi. İşin tuhaf yönü de İran`ın nükleer silaha sahip olmasını istemeyenlerin hepsi yüzlerce nükleer silaha sahip. Bunların başında ABD ve siyonist israil var.
Trump, bütün dünyanın karşı durduğu bu durumun devam edemeyeceğini görmüş olmalı ki sekiz ülkeyi muaf tuttu. Bu muafiyet, İran halkı düşünüldüğü için değil aksine ret cephesini bölmeye yönelik atılan bir adımdır. Sayılan sekiz ülke, petrole olan ihtiyaçları had safhada, hatırı sayılır askeri ve ekonomik güçleri olan ve petrolün zamlanmasıyla ülke ekonomileri büyük zarar görecek olan ülkelerdir. Bu da Trump açısından olumsuz ve ambargonun tamamen işlevsiz hale gelmesiyle sonuçlanacak bir durumdur. Bütün bunları gören Amerika yine şeytanlığa başvurdu. Bazı ülkeleri ve tarafları muaf tutarak bu zulmü ve haksızlığı yapmaya çalışacak.
Bu da gösterdi ki Amerika tek başına dünyaya kafa tutamaz, karşı duramaz. Hele hele, petrol ve diğer yeraltı kaynaklara sahip iki milyarlık nüfusu, ekonomik ve askeri güce sahip tek vücut olmuş bir ümmetle asla baş edemez. İtibar ve onuruyla oynayamaz. Bir oldubittiyle Kudüs`ü siyonizmin başkenti ilan etmeye cesaret edemez. Müslüman halklara ekonomik ambargo uygulayamaz.
Ümmet ve Türkiye, kısmi muafları, ağza bir bal kaşığı çalma manasına gelecek bu tür rüşvetleri toptan reddetmeli, zulme ve sömürüye karşı olan duruşunu pratikte göstermelidir.