Kürt meselesi ile ilgili “İlginç, garip” bir süreç yürütülüyor. Adı konulmuş mu bilmiyoruz. Çerçevesi belli mi onu da bilmiyoruz. Derin mi üstten mi onu da bilmiyoruz. Sadece “Belirlenmiş Bir Muhatap” var ortada, onu görüyoruz.
Dünden razı bir İmralı var, onu zaten biliyoruz. Öcalan’ın gençlik yıllarında koyu bir “Türk Milliyetçisi” olduğunu, ilk yakalandığında ve sonraki beyanatlarında “Hazırım” dediği zaten aşikâr bir durumdur. Teklifi sunanlar da bunu biliyordur ki bundan dolayı umutlular.
Öncelikle şunu söyleyelim:
İnsan canı her şeyden daha değerlidir. Bunun için çözüm adına ne gerekiyorsa bu yapılmalıdır. Hangi adımın atılması gerekiyorsa atılmalıdır. Değerlidir, desteklenmelidir. Hiç kimsenin buna bir şey dediği yok.
Kanı durdurma adına elbette muhatap eli kanlı olandır. Kanlı eli tutmakla bir çözüm olur mu? Bu ayrı bir konu.
Fakat on binlerce masumun kanını akıtan birinin “Barış Güvercini” gösterilmesi ve bu temsiliyetin verilmeye çalışılması ciddi anlamda sıkıntılar doğuracaktır.
Öcalan’a, Demirtaş açığını kapatma rolü verilmesini Kandil kabul etmeyecektir. Ve Kandil’in sürece “yok demesi” ile işin boyutu farklı yerlere çekilmeye müsait hale gelecektir.
Kürt halkını Öcalan ile Kandil arasında bir seçeneğe zorlama tehlikesi ortaya çıkacaktır.
“İyi ve kötü” diye şıklar oluşacak ve insanlar mecburi olarak bunlardan birini tercih etmeye yönlendirilecektir. Adeta başka seçenek yok ortamı oluşturulmaya çalışılacaktır.
Günün sonunda kazanan Kürt halkı olmayacaktır. Çünkü muhataplar muhatap değil. Çünkü muhatapların dertleri Kürtler değil. Dertleri çözüm değil.
Ne hikmetse Kürt meselesi hep sorun endeksli ele alınıyor. Bunda ısrar etmenin altındaki sebep nedir, bakmak lazım. Yanlışta ısrarın sonuçları ve acı tecrübeden hiç mi ders alınmamış, ona da bakmak lazım.
Kürtleri sadece silah ve örgüt üzerinden değerlendirmek bu millete yapılabilecek en büyük zulümdür. Kürtler bu kadar değildir. Ne İmralı ne Kandil’in ne de başkalarının sınırlarını çizdiği bir millet değildir.
Her şeyden önce ümmetin bir parçasıdır. Kadim bir millettir. Sadık bir millettir. Bu ülkenin asli kurucu halklarındandır. Kendine özgü gelenek, görenek ve zengin bir kültürü olan Müslüman bir halktır. Ülkenin sorunu değil; sahibidirler. Bir Türk ne kadar Türkiyeli ise bir Kürt de o kadar Türkiyelidir. Bu hak ve bakış açısı üzerinden meseleye yaklaşılmalı ve çözüm burada aranmalıdır. Gerçek ve kalıcı çözüm bu yol ile olur. Ötesi sorundur, yok saymadır, görmezden gelmedir, inkâr etmedir, ötekileştirmedir.
Çözümü burada aramamak sorunun bir parçası olmadır. Çözüm adına çözümsüzlük üretmedir.