Ne Muhammed Mursi’ye olan aşkımız, muhabbetimiz ve özlemimiz bitecek, ne de Sisi’ye olan kinimiz ve nefretimiz bitecek, biz biz olarak kaldığımız müddetçe.
Unutmayalım, Osmanlı’nın yıkılışı, hilafetin kaldırılışı, bir anlamda Müslümanların tarumar oluşundan sonra Ümmetin en önemli kazanımı İhvan-ı Müslimin olmuştur.
Birinci dünya savaşından sonra İslam adına en ciddi kıpırdama Mısır merkezli İhvan hareketi olmuştur. Her ne kadar Mısır’da başlamışsa da ümmet coğrafyasının dört bir yanına yayılmıştır.
İmam Hasan el Benna ile başlayan bu hareket başta Amerika olmak üzere emperyalizmi hep tedirgin etmiştir.
ABD ve Batı emperyalizminin Ümmet içerisindeki kukla yöneticileri de kendilerine en büyük rakip olarak İhvanı görmüşler, Orta Doğu’daki kukla rejimler her zaman zulmetmişlerdir.
İlk kurucusu olan İmam Hasan el Benna başta olmak üzere Seyyid Kutup, Abdülkadir Udeh gibi nice liderlerini şehit vermiştir.
Ve bu şehadet silsilesinin son halkasını Muhammed Mursi ve binlerce Müslüman oluşturmuştur.
Asıl ilginç olan şey ise Mısır’da ilk defa seçimle iş başına gelen Muhammed Mursi bütün dünyanın gözleri önünde askeri bir darbeyle görevinden alınmış, zindana atılmış ve bütün bir İslam dünyasının gözleri önünde adım adım şehadete yürümüştür. Onun şehadetine kadar arkadaşlarından ve özellikle zindandaki genç Müslümanlardan yüzlercesi idam edilerek şehadete ermişlerdir.
Dünyaya özgürlük ve demokrasi dağıtmakla görevli olduğunu iddia eden münafık Batı, bütün bunları ellerini ovuşturarak seyretmiştir.
Türkiye’deki yönetim bu zalimlere karşı baştaki isabetli duruşunu koruyamamış, devletlerin menfaati icabı küslüğün ilelebet sürdürülemeyeceğini belirterek her ne kadar bu zalimlerin elini sıkmak zorunda kalmış olsalar bile, bu ülkede yaşayan Müslümanlar olarak bizler hiçbir zaman bu zalim, kalleş ve gaddar Sisi’yi ve Zalim Esed’i hiçbir zaman unutmayacağız ve lanetle anmaya devam edeceğiz.
Hasan el Benna’dan Muhammed Mursi’ye kadar bütün İhvan şehidlerini bir daha rahmetle yâd ediyoruz, her ne kadar davaları arada bir sekteye uğramış gibi görünse de asla unutulmayacağını ve kaldığı yerden sürdürüleceğini, hem dış emperyalistlerin hem de içerideki kuklalarının korkulu rüyaları olmaya devam edeceğini duyuruyoruz.