“Tamam, artık herkes kendi işinin başına” diye bir ses duyduğumuzda hepimizin gözünün önüne benzer fotoğraflar gelir.
Gerçekten epeyce meşgul etti bu seçimler bizi. Belki hiçbir seçimde kendimizi bu kadar kaptırmamıştık.
Kendi adımıza konuşacak olursak hem bu yoğun politik atmosferden kurtulduk hem de seçimler bizim arzu ettiğimiz şekilde sonuçlandı.
Herkes katılır veya katılmaz, ilan edilen bakanlar kurulunda liyakatin öne çıktığını ve bizi rahatsız edecek bir durumun olmadığını görüyoruz.
Daha da önemlisi, ekonomi başta olmak üzere, gerginliklerin giderilmesi, ardından özgürlüklerin tescilleneceği bir anayasa hazırlanması konularına öncelik tanınacağının belirtilmesi insanımızı rahatlatmıştır. İnşaallah her şey başladığı gibi güzel gider.
Görkemli bir şekilde göreve başlama töreni sadece Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı onurlandırmaktan ziyade başta Afrika, Balkanlar ve Asya’nın mazlum ülkelerinin Türkiye’ye hangi gözle baktıklarını ve neler beklediklerini göstermesi açısından çok önemlidir.
Şimdi herkes kendi gündemine dönmeli kendi yapacakları üzerinde yoğunlaşmalıdır. Bunu hem yöneticilere hem de bizim gibilere söylüyorum. Ufkumuzun açılmış olması, önümüzü görebiliyor olmamız yeni atılımlar için olmazsa olmazdır.
Bizim akrabalardan nüktedan bir dayımız vardı -Allah rahmet eylesin- eşiyle birlikte oğullarına kız istemeye gidiyorlar, yolda bir ara duruyor ve eşine dönüyor; “Ya hanım, Allah korusun ya bir de verirlerse ne olacak!’ diyor. Anlamışsınızdır, rahmetlinin kafasındaki düğün masraflarıdır.
Ben de bir ara böyle söylemiştim; Allah korusun! ya bir de seçimi kazanırsak... Öyle ya, yapılacak o kadar çok şey var ki.
Duracak bekleyecek hiç vaktimiz yok, herkesin üzerine düşen bir şey vardır, Allah yâr ve yardımcımız olsun.