Siret-i Nebi’de dikkatleri en çok celb eden kesitlerinden biri de şu olsa gerek: Peygamberimiz (Aleyhis Selam)’ın geçiş güzergâhında bir Yahudi’nin evi varmış. Bu Yahudi, Peygamberimiz oradan her geçtiğinde üzerine toprak, atarmış. Yaptığı bu pislikten hiç geri durmazmış. Yine bir gün Peygamberimiz oradan geçmiş; ama bu sefer üzerine herhangi bir şey atılmamış. Dama bakmış, adam damda yok. Hemen kapılarını çalmış. Yahudi’nin eşi kapıyı açmış. Peygamberimizi kapıda görünce şaşırmış: “Hayırdır ya Muhammed! Ne istiyorsun?” diye sormuş. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Rasul: “Eşin her gün üzerime toz, toprak atıyordu. Bugün bir şey atmadı. Nesi var diye merak ettim” diye cevap verir.
Kadın, eşinin hasta olduğunu söyler. Peygamberimiz onu görmek istediğini söyleyince kadın onu içeri alır. Yatağında uzanmış Yahudi, peygamberimizi karşısında görünce şaşırır: “Ne işin var burada ya Muhammed?” diye sorar. Usve-i Hasene yani en güzel örnek olan Peygamberimiz; “Üzerime her gün toprak döküyordun. Bugün üzerime bir şey atmadın, durumunu merak ettim” diye cevaplar. O zamana kadar Peygamberimize düşmanlık yapmış, düşmanlığı hareketlerine yansımış Yahudi, balmumu gibi yumuşamış ve: “Ya Muhammed! Şehadet ederim ki bu ahlak ancak bir peygamberde bulunabilir. Şehadet ederim ki sen Allah’ın Resulüsün…” diye şehadet getirerek Müslüman olur.
Tarihi bu vakı’a bize şunu anlatır: “İyilik, sistematik kötülüğü er ya da geç yok eder. İyilik kötülüğe galip gelecektir.”
Siyer-i Nebi’den aktardığımız bu kesiti bize Serkan Ramanlı’yı hatırlattı. Geçen hafta HÜDA PAR Belediye Başkan Adayı Serkan Ramanlı ile DEM Parti adayı Mehdi Öztüzün’ün Batman Petrolspor maçında beraber maç izlerken çekilen fotoğraf karesinden sonra esen tatlı ve sert rüzgârları biliyorsunuz. O fotoğraf DEM Parti Batman Teşkilatı’nın kimyasını bozdu. O bozuk kimya ile şöyle dediler: “Uzun yıllarca kentimiz başta olmak üzere, Kürdistan’da halkımıza karşı suç işlemiş büyük acılar yaşatmış yapılarla bir araya gelmemiz mümkün değildir…” Yaptıkları akla ziyan bu açıklama halkımızın büyük kesiminin tepkisine yol açtı.
HÜDA PAR Milletvekili ve Belediye Başkan Adayı Serkan Ramanlı, kopan fırtınanın ardından şöyle bir açıklama yaptı: “Barışı sağlamak halkımıza olan borcumuzdur. Bu halk, bu şehir şiddet ortamından çok çekti. Yaralarımız kabuk bağlamış, yeniden deşmenin gereği yoktur. Kimse acılarımızı düşmanlık beslemenin bahanesine dönüştürmesin. Böyle bir şey, bu mazlum halka yapılacak en büyük kötülüktür. Şiddetin kol gezdiği dönemlerde herkes acılardan az veya çok payına düşeni aldı. Bedel ödemiş, sevdiklerini kaybetmiş hiç kimsenin barışa engel olacağına inanmıyorum. Aksine bedel ödemiş olanlar barış ve kardeşlik için çırpınır. Bunu kendimden biliyorum. Acıyı tatmamış, sevdiklerini elleriyle toprağa vermemiş, kaybettiklerinin hasretiyle yıllarca gözyaşı dökmemiş olanlar barışın ve kardeşliğin ne demek olduğunu bizim kadar bilmezler. Acıyı kullananlar henüz acıyı tatmamış olanlardır. Kimse kalkıp geçmişin hesabını yüreği yanmış yürekler üzerinden sormaya kalkmasın. Barışı bozmaya çalışanlardan hesap soracağız. Biz intikamcı değil inadına affedici olacağız. Kaybettiğimiz sevdiklerimiz bugün aramıza dönseler öyle inanıyorum ki bize düşmanlık ateşini harlamayı değil söndürmeyi ve kardeşliği emrederler. Ben de üzerlerine ağladığım Sadi, Sofi, Sedat, Murat, Abdullah ve Abdurrahim kardeşlere ve Fahrettin’e yenilerini eklemek istemiyorum. Barışı herkesten çok biz hak ediyoruz.”
Her bir cümlesinden iyilik damlıyor, kötülük ateşinin üzerine. Er ya da geç bu iyilik damlaları, o kötülük ateşini söndürecektir. Damlaya damlaya sadece göl olmuyor. Damlaya damlaya kötülük ateşinin söndüğünü de göreceksiniz. Evlatlarımıza, torunlarımıza barış ortamını sağlamak hepimizin görevidir. Hakk iyiliktir. Batıl kötülük. Ne diyor Rabbimiz: “Hayır, biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onu parçalar. Bir de bakarsın ki batıl, yok olup gitmiştir. (Enbiya:18)