Ben onları kaleme almamakta karar kılmıştım. Yazmayacaktım. Yazamayacak kadar takatsiz hissediyordum çaresizliklerine baktıkça. Ne o gücü buldum kendimde ne de onu yazacak kalemde bir hak. Sahi hakkımız var mıydı? Bir şey yapmadan sadece izleyip hayata kaldığı yerden devam etmek, ikileme oynayan bir halin içinde kıvrandırıyordu sanki benlikleri. Onlara olan hissiyatın sadece haber kanallarına sığdırılışı, fakat geriye saatlerce bol kahkahalı bol israflı ve küçük dertleri dağ kadar büyüten yüreklerle yaşamak… Sahi hakkımız var mıydı?
Arakan… İsmin insan üzerindeki tesirini hepimiz dillendiririz. Peki ya ismin bir şehre etkisini de hiç gördük mü? Galiba AraKAN bize bunu gösterdi. Kan şehrin gövdesini götürürken, zulüm en olmadık şekle girip te her canda tesirini hissettirirken ve bize görüntüler yansırken. İnsanlık edebiyatına girmeyeceğim hiç, Budist çetelere bakınca hayvanların da ne kadar kıymetli olduğunu görüyorum daha çok. Onları görünce ‘bu nasıl insanlık` demiyorum,` hayvanlar bile bunu yapmaz` cümlesi daha ağır basıyor zihnime.
Rabbim! Bu nasıl hırs, kin, vahşet… O mazlumlara verilen ne büyük imtihan. Dua ise ne büyük bir güç, kuvvet, silah. İyi ki duamız var hiçbir şey yapamadığımız zaman sarılacağımız. İyi ki Rabbimiz var Galip olan, Kahhar olan, güçlü ve Muktedir olan.
Rabbimizin bu sıfatlarını, gönderdiği sel felaketiyle daha net gördük. Mynmar'ın Magway kentindeki Pakokku bölgesinde bulunan Thiri Yadana Pyilone Chantha Pagoda isimli Budist tapınağının yavaş yavaş sulara gömülmesi, ‘Allah`u Ekber` nidasını en üst perdeden haykırmamıza vesile oldu. Böylesi bir zamanda ve insan eli değmeden doğal afetle tapınağın batıyor olması açık bir mesaj ve çok önemli bir detaydır. Hala gözü kör olanlara açık bir davetiyedir. Tıpkı ebabil kuşları gibi, gökten bir yardım bekleyenler için de beklediklerinin bir resmidir. Rabbimizin zalimlere karşı öfkeli ve mazlumların hamisidir.
Hiç olmazsa dua ve yakarışlarımızı unutmayalım. İçimizdeki öfkenin ve mazlumlar için sızlanışımızın samimiyetini Rabbimize sunalım. Rabbimizin yardım ve desteğini göreceğiz inşallah. Tıpkı ateşin gülistana dönmesi, asanın denizi yarması, ebabillerin gelmesi gibi… Ama önce kendimizi temizleyelim. Saf, duru ve pak kalarak söz ve eylem pratiğini ihlasça yansıtarak mazlumlar için yardım isteyebilelim. Sonrası Rabbimiz KERİM.
Ve dilerim o sel bir gün o zalim çetelerin boğazlarına kadar gelir de yaşam-ölüm arasında mazlumlara çektirdiklerinin on mislini çekip geberirler. Bir kasırga, bir fırtına sadece Rabbin bir dokunuşu onların bu yeryüzünden helak olmasına vesile olur. Amin!
Esra GÜLŞAHİN