Rabbimiz hepimizin fıtratını aynı hamurdan yaratsa da farklı kıvamlarda var etmiştir. Hepimize farklı imzalar atmıştır. Kimimizin ahlakını en belirgin vasıf kılmış ve o ahlakımızla ön plana çıkmışızdır.
Kimi insan alçak gönüllü oluşuyla, kimisi vakarı, kimi hayası, kimi cömertliği, kimi merhameti, kimisi de sadakatiyle tanınır. Yine kimi de öfkesiyle ön plana çıkar. İşte kişinin ismi geçince ilk akla gelen hasleti, onun en kıvamlı yaratılan hasletidir. Rabbimizin ondaki imzasıdır.
Tabi bazen çocukluk döneminde yaşanan travmalar, olumsuz aile şartları, çevresel faktörler bize atılan bu imzanın belirginleşmesine engel teşkil edebilir. Azarlama, aşırı müdahalecilik, başkalarıyla kıyaslanma gibi tavırlar içinde yetiştiysek, yine bu şahsiyetimizdeki pırlantanın üzerini örtebilir.
Rabbimiz azze ve celle, tıpkı modern sistemin yaptığı gibi kulunu, formlar üzerinden (kişisel özellikleri) değerlendirmeyip ona insan olma vasfı ile değer vermiştir. Rabbimiz insana “Ey İnsan” deyince bütün mahlûkat yerinde kalır ve yalnızca insan ayağa kalkar. Çünkü muhatap alınmaya en layık varlık insan seçiliyor. Batılı kimseler ise insanın insan olma vasfının üzerini örtüyor ve onun fıtratındaki özelliklere savaş açıp formlar üzerinden ayrım yapıyor. Böylece tüm insanlığı tek tip hale getirmeye çalışıyor. Dünya aslında kendi olmayanı yapmacık hareketlere bürünen, kibar olmaya çalışan, sıkıntılı, bunalımlı insanlarla dolup taşıyor.
Efendimiz (SAV) insanları tek tip ahlak üzere, yaşantı üzere getirmek gibi bir eğitim metodu asla uygulamamıştır. Cennetle müjdelenen dört büyük halifenin her biri farklı bir ahlakla ön plana çıkmıştır. Mümin tabi ki en güzel hasletlere sahip olmalıdır. Fakat bir haslet onda çok daha belirgin ve kıvamlı yaratılmıştır.
Hz Ebu Bekir, cömertlik ve sadakatiyle ön plana çıkarken Hz Ömer`in en belirgin özelliği adaleti olmuştur. Fakat Allah Resulü hiçbir sahabeyi diğeriyle kıyaslamamış ve “hiç kimse Ebu Bekir gibi cömert olamaz” gibi kelimeler kullanmamıştır. Bu tavırlar insanların şahsiyetlerine zarar veren, yapmacıklığa iten tavırlardır.
Örneğin bir gün Hz Ömer infak verme konusunda Hz Ebu Bekir`i geçmeye karar verir. Hz Ebu Bekir infağını verince Allah Resulü (SAV) evdekilere ne bıraktın, diye sorar. Hz Ebu Bekir ise “Allah ve Resulünü bıraktım” der. Aynı soruyu Hz Ömer`e soran Allah Resulü şu cevabı alır: “Yarısını bıraktım” Hz Ömer, Hz Ebu Bekir`i geçemediği için hayıflanır. Fakat Allah Resulü böyle kıyaslamalar yapmaz. Bu Hz Ömer`in kendi kanaatiyle yaptığı bir harekettir.
Yine Hz Osman o kadar haya sahibidir ki, Peygamber aleyhisselatu vesselam dahi ondan haya ederdi.
Hz Ömer gibi olan bir insanı Hz Osman gibi olmaya zorlamak Rabbimizin attığı imzaya bir hakarettir, fıtrata müdahale etmektir.
Öfkeli olan, aniden cevap veren, haksızlık karşısında dayanamayıp konuşan çocuğumuza, sessiz ve tepkisiz kimseleri örnek göstermek, o çocuğun fıtratına savaş açmaktır. Onu yapmacılığa itekleyip kendi gibi olmamaya sürüklemektir.
Modern sistemde yapmacık, kibar, kendi gibi olmayan, aynı tepkileri veren insanların sayısı çoğalırken bizler de aynı hataya düşmemeliyiz.
Yalnızca çocuğumuzu İslam`a kanalize edip, öfke anında dahi ağzını bozmamayı, hayasız davranışlar ve hakaretler sergilememeyi tembihlemeliyiz. Böylece fıtrata savaş açmamış, aksine öfkeyi doğruya kanalize etmiş oluruz.
İslam ümmetinin her zaman ve mekanda Ebu Bekirlere, Ömerlere, Osman ve Alilere (Allah hepsinden razı olsun) ihtiyaçları vardır.
O nedenle hem birbirimizin fıtratına, hem de çocuklarımızın fıtratlarına yanlış müdahaleden kaçınmalı ve Rabbimizin verdiği o güzel kıvamı İslam`a kanalize etmeliyiz.
Örneğin bir fidan ektiğimizde üzerini tenekeyle kapatırsak fidan, fıtratındaki özellikleri ortaya çıkartamaz ve tenekenin şeklini alır. Biz o fidanı uygun bir toprağa ekip, sularsak fıtratındaki özellik ortaya çıkacaktır.
Evladımız da fidan gibidir. Uygun eş seçimi ve İslami terbiyeyle fıtratlarına uygun yöntemlerle onları yetiştirirsek içindeki pırlantalar ortaya çıkacaktır. Aksi takdirde yapmacık ve sorunlu insanlar olacaklardır.
Devamlı susturulan, azarlanan, arkadaşlarıyla kıyaslanan, horlanan çocuklar Allah`ın kendilerine attığı o güzel imzayı bir türlü ortaya çıkartamazlar.
Allah`a emanet olun.