Yeterince kendi kendimizin farkında mıyız? Ne kadar tanıyoruz bizi farklı kılan özelliklerimizi? Oysaki Rabbimiz her birimizi aynı hamurdan yaratsa dahi farklı kıvamlarda yaratmıştır. Bu farklılıklar birer çeşitlilik ve zenginliktir. Rabbimiz Rum Suresinin 22`inci ayetinde yarattığı insanlardaki farklılıkları kendi varlığının belgeleri ve 99 Esmasının tecellileri olarak tanımlamıştır. Farklılıklar Allah`ın varlığını belgeleyen birer ayettir.
Şu dünyada tüm mahlukatın üzerine birer halife olarak yaratılan insan ya kendisine verilen özellikleri keşfedemeyip, sıradanlığın içinde kaybolacak, silik, kimliksiz, başkalarının taklitçisi ve gölgesi olarak yaşayacak. Ya da şahsiyetine Allah tarafından verilen ve kendisini herkesten farklı kılıp tanımlayan yeteneklerini keşfedip, o doğrultuda uzmanlaşacaktır. Kainatın özü ve cevheri olan insan başkalarının taklitçisi olmayacak kadar üstün yaratılmıştır.
Rabbimiz her birimizin fıtratına özel bir zeka kabiliyeti bahşetmiştir. Bizleri hazır bilgiye sarılmaktansa o bilgiyi herkesten farklı algılama, yorumlama, zenginleştirme ve sonuçlandırma kabiliyeti ile donatmıştır. Allah`ın kendisine bahşettiği zeka kabiliyetinden habersiz olan insan, okuduğu bilgiyi üretemeyen, zenginleştiremeyen, devamlı başkalarının fikirlerine sahip ve kendi gibi olamayan, taklitçi bir kimliğin sahibi olacaktır.
Halbuki bizi meleklerden üstün kılan en önemli vasıf, olayları ve bilgiyi göründüğü hal üzerinden almayıp, bize has olan algılama, yorumlama ve sonuçlandırmalardan geçirebilmektir. Rabbimizin bizlere doğuştan yüklediği fıtri bilgilerle sonradan elde ettiğimiz bilgileri zeka kabiliyetimiz ışığında üretebilmektir. Farklı bakış açıları ve yorumlamaların her biri birer zenginliktir. Kendilerindeki cevherlerin farkında olan ve taklitçilikten sakınıp zekalarındaki potansiyelleri kullanan alimler ve düşünürler hocalarından aldıkları hazır bilgi ile kalmayıp, ilimde yeni çığırlar açmışlardır.
Yine Rabbimiz ahlakımıza bizi herkesten farklı kılan güzel bir karakteri başkalarına nazaran daha yoğun yaratmıştır. Yoğun yaratılan bu karakterimiz bizi tanımlayıp, en belirgin vasfımız halini alacaktır. Eğer bize bahşedilen karakteristik özelliğimizi tanıyıp gelişmesine fırsat vermezsek başkalarının davranışlarından tutun da yüz mimiklerinden gülüşlerine kadar taklitçisi oluruz. Maalesef modern çağın insanı tek tipleşme taaruzuna maruz kalmaktan şahsiyetini kaybetmiş, beş altı maskeyle dolaşıyor ve bir türlü kendisi gibi olamıyor.
Rabbimiz her birimizi farklı becerilerle donatmıştır. Her insan bir işin ustası ve uzmanıdır. Her insanda her işin kabiliyeti yoktur, her işin hakkını veremez ve üstesinden gelemez. Bize düşen sırf yapmış olmak için bir takım işlere sarılmak olmamalı, fıtratımıza neyin uzmanlığının işlendiğini iyi keşfetmeliyiz. Becerilerimizi doğru keşfedip sarıldığımız gün gerçekten o işin hakkını vererek ve ondan zevk alarak yapmış olacağız. Fıtratına becerisi verilmemiş olan işlerle uğraşan insanlar yaptıkları işlerde asla ustalaşamazlar, o işi şevk alarak ve hakkını vererek yapamazlar.
Her insandan farklı olduğumuzu, bize özel algılamalarımızın, özel hissiyatımızın ve özel yeteneklerimizin olduğunu unutmayalım ve bu Ramazan ayında keşfetmediğimiz yönlerimizi keşfetmeye çalışalım. Bizleri farklı kılan Rabbimizin üzerimizdeki ayetlerine sahip çıkmaya ve doğru hedeflere varmaya çalışalım. Kendimizi tanıyıp ve şahsiyetimizin yara alan yönlerini onarmaya çalışalım. Unutmayalım ki bizler bu alemin en değerli varlıkları olarak dünyaya geldik.