Gemi defterine “journal”, yani “günlük” denir. Tüm dünyada seyrüsefer yapan kaptanlar, herhangi bir boğaz geçildiğinde deftere “Boğaziçi geçildi” veya “Cebelitarık Boğazı geçildi” diye yazarlar. Ancak Çanakkale Boğazı’na gelindiğinde, Gelibolu açıklarında deftere yalnızca “Şehitlik 2 kilometreden selamlandı” notu düşülür. Hiçbir kaptan “Çanakkale geçildi” demez; sadece “Şehitlik selamlandı” yazar.

Bu anlamda, Osmanlı’nın İngiliz ve Fransızlara karşı verdiği mücadeleyi ifade eden “Çanakkale Geçilmez!” sözü, çok derin ve kapsayıcı bir anlam taşır. 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi, tam bağımsızlık ve direnişin önemli örneklerinden biridir. Bu zafer, “Çanakkale Geçilmez!” sloganıyla hafızalara kazınmıştır.

Bu bağlamda, Müslüman halkın canlarını siper ederek cephelerde ödediği bedeller hiçbir zaman unutulmamalıdır. Küffara karşı varını yoğunu ortaya koyarak direnen bu necip milletin aziz ruhlarının hatırasına asla saygısızlık edilmemelidir.

İngiliz ve Fransızların tahakkümünü püskürtmek adına, yalnızca Çanakkale’de 210 binden fazla can verildi. Koca bir memleket adeta baştan başa cepheye koşuyordu.

Batı’nın İslam dünyasına karşı yürüttüğü savaşta büyük saldırılar gerçekleşti. Karşı karşıya konulan siperler, canla başla korundu. Kendi medeniyetimizi savunma mücadelesinde bu topraklara binlerce şehidin kanı döküldü. Analar ağladı, babalar-dedeler yıkıldı, çocuklar yetim kaldı.

Hayasızca akınların biri bitiyor, bir diğeri başlıyordu. Ama bu millet, “Dursun hayasızca akın!” diyerek cepheden cepheye koşmaya devam ediyordu. Bu şekilde bayrak, nesilden nesile aktarıldı.

Bugün geldiğimiz noktada ise; çiğnenen değerler, savrulan nesiller, çöken kalelerle karşılaşınca kahrolmamak elde değil!

Geçilemeyen Çanakkale mi kaldı? İstanbul mu kaldı? Ankara mı kaldı? Düşmanın denize döküldüğü yerde —Allah aşkına— ecdadı hatırlatacak hangi değerimiz kaldı? İngilizin, Fransızın, Rus’un, bilcümle Batı’nın dayattığı ahlaksızlıkların hangisi eksik şu geçmişte kutsal kanlarla korunmuş diyarlarımızda?

Azıcık haya sahibi insanların sokak ve cadde özgürlüğü neden görmezden geliniyor? Ahlaksızlığın dibini gören bu çıplaklık kültürünün oluşturduğu baskıya neden kimse sesini çıkaramıyor?

Kimsenin bu yozlaşmaya ses çıkar(a)mamasının sebebi, kurulan şeytani mahalle baskısı olsa gerek! Kaleyi içten yıkıyorlar. Bakın bakalım sokaklarımıza, caddelerimize… Bizim onlardan ne farkımız kaldı?

Bu gidişle, tankla topla yapamadıklarının tamamını yapacaklar! Zihinler iğfal edilince, geriye değerler adına hiçbir şey kalmıyor! Değerlerimizi kaybettiğimizde de zaten kendimiz olmaktan çıkmış olacağız.

Unutmayalım: “Kim kime benzerse, o da onlardandır.”

Böylece şehirlerimizin geçilip geçilmediğini, bugün buradan anlayabiliriz!