Evlilik Hayatımızda Değişim!
Müsait bir zamanı kollayıp, samimi bir şekilde eşimizden yana olan sıkıntıları ve bunun aile hayatımıza, çocuklarımıza olan etkilerini konuşmalıyız. Değişim için acele etmemeliyiz!
Firdevs Irmak / Nisanur Dergisi
“Asla kendimden ödün verip değişmeyi düşünmüyorum. Eşim beni olduğum gibi kabullenmek zorundadır. Sorunlarımızın düzelmesi için o kendini düzeltsin!”
“Yanlışlarımın farkındayım. Fakat asla kendimi değiştirebileceğime inanmıyorum. Yanlışlarım bir kere oturmuş. Ne yaparsam yapayım, nafile!”
“Değiştirmem gereken davranışlarımın olduğunun ben de farkındayım, bunu ben de kabul ediyorum ve kendimi değiştirmeyi çok istiyorum, ama nasıl?”
…diyenler varsa bu yazımıza odaklansınlar. İnşallah faydasını göreceklerdir.
Allah’ın Resulü (sav); “İman eskir. La ilahe illallah Muhammedurresululah, deyip imanınızı yenileyiniz” buyurmuşlardır.
Tıpkı iman gibi, çeşitli sorunlarla evlilik hayatı da eskir, pörsür ve yıpranır. Söylenen ağır sözler ve yapılan yanlış davranışların görüntüsü devamlı hafıza ekranına düşünce; eş, evlat, anne ve baba artık birbirlerine itici gelmeye başlar. İnsanların birbiri ile muhabbet isteği kalmaz, tahammül azalır, bakışlar bile sertleşir. Sözler anlamını yitirdiğinden laflar artık dokunaklı hale gelmeye başlar.
Bu duruma gelmiş olan evliliklerin hemen onarılmaya ve yeni başlangıçlar yapmaya ihtiyaçları vardır. Bunun için karşı tarafı zıvanadan çıkartacak davranışlarını tespit etmeye çalışmalıdırlar. Eğer “Ben böyle kalmaya devam edeceğim” deniliyorsa; birbirlerini ayakaltı ederek kahırla geçen bir ömrün kime ne faydası olacak? Kimsenin kimseye itibar etmediği bir aile hayatında yetişen evlatlar, saygıyı, nezaketi, sevginin her şeye galip gelebileceğini nasıl öğrenecekler?
Eşi ile sorunlu olan bayanların ağızlarından en çok duyduğumuz şey, eşinin kendi fikirlerini önemsememesi, sözlerine itibar etmemesi ve kendisine değer vermemesi oluyor. Belki eşlerini de dinlemiş olsak “Hanımım bana karşı çok saygısız, benimle yeterince ilgilenmiyor ve sözlerimi dikkate almıyor” diyecek. Bu durum gösteriyor ki aile hayatı çok büyük yaralar almış. Aileyi yıkmayı hedefleyen modern sistemler aileden nezaketi, merhameti, yapıcı olmayı, eşinin eksikliklerini tamamlama düşüncesini çalmış. Huzur ise arka kapıdan kaçıvermiş. Fertler bir komşunun çocuğuna itibar ettikleri kadar kendi eşlerine itibar edemez hale gelmişler.
Aslında insanlar gün geçtikçe Allah’ın kendilerine verdiği aile nimetini unutup, hor kullanır hale geldiler. Vakitlerini arkadaşlarıyla huzur içinde saatlerce geçiren insanlar, evlerinde eşleri ve çocuklarıyla 10 dakikalarını huzurla geçiremiyorlar.
Eşler, kendilerinde düzeltilmesi gereken yönleri tespit edip konuşmaları gerekirken, kimin haklı kimin haksız olduğu davalarını görüyorlar. Yapılan konuşmalar karşı tarafı suçlama niteliğini taşıdığından bir türlü sorunlarını çözemiyorlar.
“Yanlışlarımın farkındayım. Fakat asla kendimi değiştirebileceğime inanmıyorum. Yanlışlarım bir kere oturmuş. Ne yaparsam yapayım, nafile!”
“Değiştirmem gereken davranışlarımın olduğunun ben de farkındayım, bunu ben de kabul ediyorum ve kendimi değiştirmeyi çok istiyorum, ama nasıl?”
…diyenler varsa bu yazımıza odaklansınlar. İnşallah faydasını göreceklerdir.
Allah’ın Resulü (sav); “İman eskir. La ilahe illallah Muhammedurresululah, deyip imanınızı yenileyiniz” buyurmuşlardır.
Tıpkı iman gibi, çeşitli sorunlarla evlilik hayatı da eskir, pörsür ve yıpranır. Söylenen ağır sözler ve yapılan yanlış davranışların görüntüsü devamlı hafıza ekranına düşünce; eş, evlat, anne ve baba artık birbirlerine itici gelmeye başlar. İnsanların birbiri ile muhabbet isteği kalmaz, tahammül azalır, bakışlar bile sertleşir. Sözler anlamını yitirdiğinden laflar artık dokunaklı hale gelmeye başlar.
Bu duruma gelmiş olan evliliklerin hemen onarılmaya ve yeni başlangıçlar yapmaya ihtiyaçları vardır. Bunun için karşı tarafı zıvanadan çıkartacak davranışlarını tespit etmeye çalışmalıdırlar. Eğer “Ben böyle kalmaya devam edeceğim” deniliyorsa; birbirlerini ayakaltı ederek kahırla geçen bir ömrün kime ne faydası olacak? Kimsenin kimseye itibar etmediği bir aile hayatında yetişen evlatlar, saygıyı, nezaketi, sevginin her şeye galip gelebileceğini nasıl öğrenecekler?
Eşi ile sorunlu olan bayanların ağızlarından en çok duyduğumuz şey, eşinin kendi fikirlerini önemsememesi, sözlerine itibar etmemesi ve kendisine değer vermemesi oluyor. Belki eşlerini de dinlemiş olsak “Hanımım bana karşı çok saygısız, benimle yeterince ilgilenmiyor ve sözlerimi dikkate almıyor” diyecek. Bu durum gösteriyor ki aile hayatı çok büyük yaralar almış. Aileyi yıkmayı hedefleyen modern sistemler aileden nezaketi, merhameti, yapıcı olmayı, eşinin eksikliklerini tamamlama düşüncesini çalmış. Huzur ise arka kapıdan kaçıvermiş. Fertler bir komşunun çocuğuna itibar ettikleri kadar kendi eşlerine itibar edemez hale gelmişler.
Aslında insanlar gün geçtikçe Allah’ın kendilerine verdiği aile nimetini unutup, hor kullanır hale geldiler. Vakitlerini arkadaşlarıyla huzur içinde saatlerce geçiren insanlar, evlerinde eşleri ve çocuklarıyla 10 dakikalarını huzurla geçiremiyorlar.
Eşler, kendilerinde düzeltilmesi gereken yönleri tespit edip konuşmaları gerekirken, kimin haklı kimin haksız olduğu davalarını görüyorlar. Yapılan konuşmalar karşı tarafı suçlama niteliğini taşıdığından bir türlü sorunlarını çözemiyorlar.