AİLENİ KORU İFSADA DUR DE!
Türkiye Aile Meclisi öncülüğünde bir araya gelen sivil toplum kuruluşları "aileni koru, ifsada dur de" temasıyla kitlesel bir basın açıklaması düzenledi. Grup adına basın açıklamasını okuyan Medrese Alimleri Vakfı Başkanı Tayyîb Elçi, “Topla-tüfekle bizi yenemeyenler bugün maalesef; medyayla, sosyal medyayla, internetle, dizilerle, derneklerle, hatta bir takım sözleşme ve kanunlarla, birtakım mevzuatlarla mağlup etmeye çalışmaktadır." ifadelerini kullandı.
Ramazan Zeren- Cinsel sapkınlığa karşı düzenlenen basın açıklamasında aileye sahip çıkılması çağrısında bulunan STK'lar, gençliğin ifsadına yönelik yürütülen plan ve projelere dikkat çekerek ilgili makamlara önemli mesajlar verdi. Diyarbakır merkez Sur ilçesi Tarihi Ulu Camii'nde bir araya gelen Diyarbakırlılar, öğle namazı sonrası Şeyh Said Meydanına kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Ellerindeki dövizlerle tekbir ve sloganlar eşliğinde Şeyh Said Meydanına yürüyen kitle burada basın açıklaması yaptı. Şehy Said Meydanında düzenlenen basın açıklaması, Ömer Akgül'ün Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Türkiye Aile Meclisi Diyarbakır İl Başkanı Ahmet Yoldaş, Türkiye Aile Meclisi Genel Başkanı Adem Çevik ve İTTİHADUL ULEMA Genel Sekreteri Molla Muhammed Özer'in selamlama konuşmalarından sonra yapılan basın açıklamasını Medrese Alimleri Vakfı Başkanı Tayyîb Elçi okudu.
"BİZLERİ CİHAD MEYDANLARINDA YENEMEYEN İSLAM DÜŞMANLARI,
KALEMİZ OLAN AİLEMİZİ İŞGAL ETMEYE ÇALIŞIYOR"
Yapılan basın açıklamasının amacına değinen Elçi, "Bugün burada bir araya gelme amacımız; ailemize, gençliğimize, çocuklarımıza, neslimize ve birçok değerimize yapılan her türlü bozguncu ve sapkın saldırılara karşı olduğumuzu tek ağızdan haykırmaktır. Bizler bugün birilerine saldırmak ya da kin, öfke ve nefret kusmak için bir araya gelmedik. Bizler, gençlerimizin ahlâkını bozmak için, ailemizin dinî ve geleneksel yapısını tahrip etmek için çalışan bozuk zihniyetli güruha karşı dimdik ayakta olduğumuzu göstermek için burada toplandık." dedi. Kapitalist sermaye sahiplerinin toplumun aile yapısını, ahlakını, değerlerini ve nesli tahrip etmek için bir takım dernek ve örgütlenmelere milyon dolarla finansman sağladıklarını belirten Elçi, "Bizleri cihad meydanlarında yenemeyen İslam düşmanı, insanlık düşmanı bu karanlık güçlerin geleceğimiz olan gençlerimizi, en sağlam kalemiz olan ailemizi ve bizi biz yapan dinî, ahlakî ve insanî değerlerimiz tahrip ederek fikirsel ve kültürel olarak işgal etmeye çalıştıklarını da çok iyi biliyoruz. Üzülerek ifade ediyoruz ki uğruna milyonlarca şehit verdiğimiz; din, iman, namus, ahlak ve bunun gibi mukaddesatımızı kaybetmekle karşı karşıyayız. Topla-tüfekle bizi yenemeyenler bugün maalesef; medyayla, sosyal medyayla, internetle, dizilerle, derneklerle, hatta bir takım sözleşme ve kanunlarla, birtakım mevzuatlarla mağlup etmeye çalışmaktadır." ifadelerini kullandı.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, CEDAW VE BENZERİ SÖZLEŞMELERİN ASIL AMACI NESİLLERİ İFSAT ETMEKTİR"
Bugün tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar bir hayasızlık ve ahlaksızlık saldırılarıyla karşı karşıya kalındığına dikkat çeken Elçi, "Bu hayasızlık ne yazık ki uluslararası sözleşmelerle toplumlara dayatılmak istenmektedir. İstanbul Sözleşmesi, CEDAW ve benzeri pek çok sözleşmenin asıl amacının cinsi sapkınlığı normalleştirmek ve nesilleri ifsat etmek olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Bu karanlık odakların piyonları meydanlarda vücutlarını pervasızca açıp yaptıkları onursuzluğa onur yürüyüşü dediler. Gösterilerinde ağza alınmayacak seviyesiz sloganlar ve pankartlarla açıkça dinimize, milli ve manevi değerlerimize saldırarak Müslüman halkın değerlerini hedef aldılar. Böylece asıl niyetlerini de ifşa ettiler." şeklinde konuştu.
YOZ VE SAPKIN PROGRAMLARA SEVİYESİZ YAYINLARA MÜSAADE ETMEYİN
Polonya, Rusya, Bulgaristan, Macaristan, İngiltere, Ermenistan ve Ukrayna gibi ülkelerin İstanbul sözleşmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğini ideolojik bir saldırı olarak gördüklerinin altını çizen Elçi, Devlet yöneticilerine seslenerek şunları söyledi: "Dijital platformları ve sosyal medyayı işgal eden, ailemizi ve çocuklarımızı zehirlemeyi amaçlayan yoz ve sapkın programlara, seviyesiz yayınlara müsaade etmeyin. Dijital aile filtresini tüm medya unsurları için zorunlu hale getirip TV’lerde fesat kaynağı dizilere ve güya aile temalı programlara müsamaha etmeyin. Küresel güçlerin finanse ettiği 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği veya Toplumsal cinsiyet adaleti' adı altında cinsiyetsiz, ahlaksız, ailesiz sapkın zihniyetin üniversitelerimize girmesine izin vermeyiniz. 'LGBT’li olmak kişisel bir haktır, hürriyettir' diyenlere karşı 'bunun bir hastalık olduğunu' deklare ediniz ve her geçen gün sayısı giderek artan cinsiyet değiştirme operasyonlarını devlet bütçesinden ödemeyiniz."
"FEMİNİST EŞCİNSEL GÜRUHUN ÖRGÜTLENMELERİNE VE FAALİYET GÖSTERMELERİNE MÜSAMAHA GÖSTERMEYİN"
Elçi, "Koklamaya doyamadan okula yolladığımız çocuklarımıza değerlerimizi aşılayacak, ailenin önemini kavratacak ve yozlaşmaya karşı bilinçlendirecek bir eğitim vererek idealist ve topluma faydalı bireyler olarak yetiştiriniz. Gittikçe yozlaşan topluma, dejenere edilmiş gençlerimize ve evlatlarımıza, sarsılan aile yapımıza, artan boşanmalara ve azalan evliliklere lütfen çare üreterek topluma rahmet elini uzatınız. Ülkemizdeki feminist eşcinsel güruhun örgütlenmelerine ve faaliyet göstermelerine müsamaha göstermeyiniz. Toplumu ifsat etmenin özgürlük olmayacağı hakikatinden hareketle bu meşum faaliyetleri terör kapsamına almak suretiyle kurumlarını kapatınız." diye belirtti.
MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLERİMİZİN NAZAR-I DİKKATE ALINMASINI TALEP EDİYORUZ
İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmesi önemli bir adım olmakla beraber sözleşmenin gereği olarak kadına şiddeti önleme bahanesiyle meşrulaştırılmaya çalışılan 6284 sayılı yasanın halen yürürlükte olduğunu sözlerine ekleyen Elçi, "Bu kanun ve mevzuatları ahlaki, milli ve dini değerlerimize uygun şekilde bir an evvel ıslah ediniz. Bundan böyle, anayasa ve yasaların değiştirilmesinde, keza yönetmelik ve yönergelerin düzenlenmesinde medeniyetimiz, milli ve manevi değerlerimiz ve ahlakî erdemlerimizin nazar-i dikkate alınmasını talep ediyoruz. Aksi takdirde vebali ağır olan ve telafisi mümkün olmayan büyük kayıplar yaşayacağımızı Peygamberler ve sahabeler şehrinden bir kez daha hatırlatıyor ve bu işin peşini bırakmayacağımızı beyan ediyoruz." dedi. (İLKHA)