AHLAKDIŞI YAYINLAR AİLEYİ TEHDİT EDİYOR
Aileyi hedef alarak ahlaksızlaştırma yarışına giren dizi, program, site ve sosyal medya hesapları taze beyinleri zehirlemeye devam ediyor. Ahlak dışı yayınlarla ister kasıtlı ister kasıtsız olsun doğrudan aileyi tehdit eden ve hedef alan, evliliklerin azalmasına ve boşanmaların artmasına neden olan her türlü ahlakdışı yayınların sürdürülmesi çocuklarımız ve gençlerimiz için büyük bir tehlike arz ediyor. Gazetemize özel demeç veren Araştırmacı Yazar Özkan Yaman ve TESSEP Koordinatörlerinden Arzu Demir konuyla ilgili önemli sorunları dile getirerek sorumluluk sahibi tüm yetkililere çağrıda bulundu.
HABER MERKEZİ
Aileyi hedef alan sözleşmeler ve maddeler bir yana televizyondaki dizi, program, filmler ve sosyal medya sayfalarıyla da aile yapısı hedef alınıyor. Ahlaksızlığın had safhaya çıktığı bazı televizyon dizileri, en ahlaksız ilişkileri topluma meşru ve normal olarak göstermeye çalışıyorlar ve ne yazık ki bu durum çocuklarımız için büyük bir tehlike arz ediyor. Sosyal medya hesapları ve internet siteleri istedikleri gibi ortalıkta at koşturarak gençleri ağlarına düşürüyor ve aile yapımızı dinamitliyor. Fuhuş ve çarpık ilişkiler gibi ahlaksızlıkları sık sık veren bu dizi, program, site ve sosyal medya hesapları taze beyinleri zehirliyor.
Gazetemize açıklamalarda bulunan Araştırmacı Yazar Özkan Yaman, konuyla ilgili önemli sorunları dile getirerek sorumluluk sahibi tüm yetkililere çağrıda bulundu.
Boşanmaların ve aile içi geçimsizliklerin ürkütücü biçimde artış gösterdiğinin altını çizen Yaman, “Toplumumuzda çözüm için, sorunu besleyen kaynaklara karşı müdahalenin ağırdan alındığı ortadadır. Aile ile mevcut problemler tabii ki birkaç sebeple açıklanamaz. Ancak ifsadın, çok hızlı etkileme imkanı bulduğu vasıtaların kontrolü, en azından tahribatı azaltacak ve bir sınırda tutacaktır.” dedi.
“TOPLUMUN TEMEL DOKUSUNU TEHDİT EDEN ARAÇLARIN BAŞINDA TV VE İNTERNET MEDYASI GELİYOR”
Toplumun temel dokusunu tehdit eden araçların başında TV ve internet medyası geldiğini belirten Yaman, “Halihazırda inanç ve gelenek gibi asli değerlere bağlılığın zayıflatılması için devasa surette çaba harcayan küresel düzene teşne olan bu teknoloji illüzyonuna karşı devlet aygıtı, sahip bulunduğu güçle daha aktif biçimde tavır koymak zorundadır. Aksi takdirde, aile ile birlikte neslin muhafazası uzun değil kısa vadede büyük bir yara alacaktır.” ifadelerini kullandı.
SAĞANAK SAĞANAK GÜNAHIN BOŞALDIĞI ORTAMDA HERKES KENDİNİ KORUYAMAZ
“Herkes, kendi güttüğü sürünün çobanıdır ve bunun için evvela iradesini sağlıklı kullanarak sorumluluğuna mazeret üretmemelidir” diyen Yaman açıklamasının devamında şunları aktardı: “Fakat sürekli üzerine sağanak sağanak günah boşaltılan bireylerin birisi kendisini korusa da diğeri koruyamaz. Bu nedenle TV’lerde dedikodu soslu bozuk misalleri çokça işleyerek normalleştiren magazin programlar için de her türlü ahlaksız ilişkileri merak saikiyle özendiren diziler için de acilen tedbir alınmalıdır.
Konuyla ilgili Gazetemize özel demeç veren TESSEP Koordinatörlerinden Arzu Demir ise şu açıklamalarda bulundu.
TOPLUMUN YAPI TAŞI OLAN AİLEYİ DOĞRUDAN HEDEF ALAN CENAH BÜYÜK BİR ÇABA İÇERİSİNDE
Günde birkaç saatini televizyona, televizyon izlemeye ayıran bir insanın etkilenmemesinin mümkün olmadığının altını çizen Demir, “Bizler, duyduklarımızdan ziyade gördüklerimizden daha çok etkileniriz. Toplumun yapı taşı olan aileyi doğrudan hedef alan, ailenin yıkılması için çalışan cenahlar bu kutsal kurumun zedelenmesi, yaralanması ve yok olması için büyük bir çaba içerisindedirler. Özellikle son yıllarda tüm oklar aileleri dağıtmak üzere hedef almışlardır. Diziler boyanmamış gözlerle analiz edildiğinde ifsadın boyutları güneşin ışıkları gibi ortadadır. Mutluluğun ailesiz bir ortamda yakalandığı, gerçek özgürlüğün ebeveyn otoritesinin olmadığı yerlerde yakalandığı maalesef gençlerimize empoze edilmektedir. Özellikle seçilen karakterler rol model olmakla beraber cinsiyetsizlik gençlere aşılanmaktadır. Elindeki nimetin değerini bilmeyen, bulduğu ile yetinmeyen, insan etinden beslenen bir toplum meydana gelmektedir.” dedi.
TV dizilerini süslenmiş zehirli tabağa benzeten Demir, “TV dizilerini şuna da benzetebiliriz. Bir insanı zehirlemek istersiniz, ona sevimli bir şekilde yaklaşırsınız. Tabağına her gün biraz biraz zehir katarsınız ve bu tabağı çok güzel bir şekilde de süslersiniz. Belirli bir süre sonra da o insanı öldürürsünüz. TV dizilerinde de önümüze servis edilen karakterler, süslü hayatlar göz aşinalığı ile bize alıştırılır. Zamanla insanlar onları rol model alır ve bir süre sonra bakarız ki onlar gibi oluvermişler.” ifadelerini kullandı.
“İNANÇ DEĞERLERİMİZLE BAĞDAŞMAYAN SENARYOLAR AİLENİN TEMELİNİ YAVAŞ YAVAŞ KEMİRMEKTEDİR”
“Kendi gelenek ve göreneklerimizle, inanç değerlerimizle bağdaşmayan senaryolar ailenin temelini yavaş yavaş kemirmektedir.” diyen Demir sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplumları oluşturan aile kurumu da her geçen gün kutsallığını kaybetmektedir. Eskiden batıda 18 yaşına gelen gençler anne ve babanın olmadığı, kendi kurallarının geçerli olduğu evler tutarlardı ve bu durum şimdiki Avrupa tablosunu ortaya çıkardı. Anne ve babasız evler psikolojik sorunlar yaşayan, neslin devamı için değil de kedi köpek cumhuriyeti kuran insanlar, cinnet geçiren onlarca kişiyi aynı anda katleden madde bağımlısı bir gençlik ortaya çıktı ve bunlar hep dizilerle onlara öğretildi. Şimdilerde ise bu durumu fark eden Avrupa aileyi oluşturmak için çeşitli yöntemlere başvurmakta hatta çok farklı kampanyalar düzenlemekte ve ailenin kutsallığı gençlere aşılanmaktadır.”
“At gözlüğü takmadan izlediğimiz Türk dizilerinde şunları görürüz: Ailesiz bir toplum, anne ve baba otoritesinin olmadığı bir ev, karşı cins ilişkilerini yaşamayan insanların ya çirkin ya da özgüvenlerinin olmadığı, sevgilisi olmayanın ayıplandığı, eğer bazı sıkıntıları yaşıyorsan aileden kaynaklandığı, aile olmadan özellikle gençlerin daha çok mutlu olduğu vs bu örnekleri çoğaltabiliriz.” diyen Demir konuşmasının devamında şunları aktardı: “Bunlar gibi pek çok çirkinlikler güzel bir sunumla önümüze servis edilmekte, çoğu zaman içindeki zehri görememekteyiz. Halbuki sosyal devletin aileyi koruma altına alması, ona zarar veren tüm etkenleri yok etmesi başlıca görevleri arasındadır. Maalesef ki bu alanda menfaati olanlar sanki devleti de kendi etki alanının içine almış olmalı ki bu kadar aşikar bir şekilde aile kurumuna zarar veren ahlaksız dizilere göz yumulmaktadır. Aile kurumumuz çatırdamış, gereken tedbirler alınmazsa yıkılmaya doğru gitmektedir. Toplumu oluşturan ailelerin sağlıklı, erdemli, şahsiyetli olabilmesi için ivedilikle bu sektöre el atıp aileleri karşı karşıya kalınan bu tehlikeden kurtarmak elzemdir.”
“ÖNLEM ALINMAZSA SONUÇLARI ÇOK AĞIR OLACAKTIR”
Son olarak hükümete ve yetkililere seslenen Demir şu çağrıda bulundu: “Bu minvalde hükümete çağrımız derhal ve ivedilikle dizilerle yürütülmekte olan bu projeyi gündemine alıp gerekli müdahaleleri yapması, açıktan yürütülen bu çirkinliklerin önünü almasıdır. Aksi halde toplum daha da yozlaşıp tam bir ahlaki çöküntü yaşanacak ve bunun vebali ve sonuçları da çok ağır olacaktır.”
REYTİNG UĞRUNA AHLAKSIZLIK
TV ekranlarında yayınlanan dizilerin birkaçı hariç çoğunluğu milletin ahlakını, psikolojisini bozmakla birlikte dizi konularında çarpık ilişki ve entrikalar işleniyor. Ahlaksız yaşamların zihinlerde normalleştirilmeye çalışıldığı dizilerde, küfürlerin havada uçuştuğunu belirten sosyal medya kullanıcıları, RTÜK’e ahlaksız dizilerin yasaklanması çağrısında bulundular.
ABD SERMAYESİNİN ÜRÜNÜ NETFLİX
ABD sermayesinin ürünü dijital yayın platformu Netflix de birçok skandala imza atmıştı. Hatırlanacağı üzere bunlardan birisi de Türkiye yapımı "Aşk 101" dizisi olmuştu. Neflix yapımı dizi, ahlaksız sapkınlara yer vermişti. Başroldeki karakterin isminin Osman olması da büyük tepki toplamıştı. Toplumun ahlakıyla örtüşmeyen, Müslümanların inancına ve kültürüne saldırı olarak yayınlanan sapkın dizinin engellenmesi için toplumun her kesiminden tepkiler yükselmişti.
ÇOCUKLAR VE GENÇLER OLUMSUZ ETKİLENİYOR
Türkiye'de özellikle Koronavirüs salgını nedeni ile vakitlerinin büyük bir bölümünü televizyon karşısında geçirmek zorunda kalan vatandaşlar, ahlak dışı dizi ve programların toplum üzerinde, özellikle çocuklar ve gençler üzerinde olumsuz etki bıraktığına dikkat çekiyor. Halk, Batılı hayat tarzının esas alındığı ve toplumun hiçbir değeri ile uyuşmayan bu türden dizi ve programların yasaklanması çağrısında bulunuyor.
Zihinsel ve kültürel emperyalizmin araçlarından biri olarak sosyal mühendisler tarafından toplumun şekillendirilmesi ve yönlendirilmesi noktasında etkili bir şekilde kullanılan televizyon dizileri ve televizyon programları, toplumun inanç ve ahlak değerlerini, onarılması güç bir şekilde tahrip etmeye devam ediyor. Özellikle gündüz kuşağı olarak adlandırılan ve yoğunlukla kadınlara hitap eden birtakım programlar, manevi ve ahlaki temelleri derinden sarsıyor. İnsanlık onuru ve özellikle kadının naifliği, pespaye söylem, eylem ve tavırlarla adeta ayaklar altına alınıyor.
"GÜNDÜZ KUŞAĞI" PROGRAMLARINDA AHLAKSIZLIK MEŞRULAŞTIRILIYOR
Daha önce evlilik programları ile birlikte aile mahremiyetinin hiçe sayıldığı, gayrı ahlaki ilişkilerin gözler önüne serildiği ve magazinsel konuların aile içerisinde işlendiği bir süreç yaşandı. Bu süreç şimdilerde farklı formatlarda yayın yapan "gündüz kuşağı" programlarına kaldı. Gayrı ahlaki ilişkilerin meşrulaştırılmasının toplumun ruh sağlığı üzerindeki son derece olumsuz etkileri bilinmesine rağmen bunlara yönelik kısıtlayıcı hiçbir önlem alınmıyor. Toplum sağlığı sadece bedensel anlamda algılanıyor, psikolojik ve ruhsal hassasiyet bu kapsamda görmezden geliniyor.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN TEPKİ GÖSTERMİŞTİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son zamanlarda yayınlanan dizilerde evlilik dışı hayatın özendirildiğini söyleyerek tepki göstermişti. Erdoğan, dizi ve programlardaki gayri ahlakiliğe tepki göstererek "Buna bir tavır koymalıyız. Evlilik dışı hayat medya aracılığıyla özendirilmeye çalışılıyor. Aile kökünü kurutmayı amaçlayan sembollerin önü açılmaya çalışılıyor. Bu büyük tehlikeye hep birlikte karşı koymalıyız. Nikâh dışı evlilik bizim değerlerimizde yok. Buna hep birlikte tavır koymalıyız." değerlendirmesinde bulunmuştu. Erdoğan'ın tepkisine rağmen, kanallarda yayınlanan ahlaksız dizi ve programlara her gün bir yenisi ekleniyor. Sosyal medyada bu tür dizilere tepki gösteren kullanıcılar, yetkililerin bir an evvel etkili bir adım atmasını talep ediyor.
RTÜK'E VATANDAŞLARDAN ŞİKÂYET YAĞIYOR
Ahlaksızlığın had safhaya çıktığı bazı televizyon dizileri ve programlar, ne yazık ki çocuklarımız için büyük bir tehlike arz ediyor. Henüz hayatı yeni yeni tanımaya çalışan çocuklar, pek çok sahneleri yasak olması gereken bu dizileri izleyerek, kendi öz değerlerinden kopuk bir şekilde büyüyor.
Televizyonlarda yayınlanan dizi ve programlarda ahlaksızlık ve şiddet her geçen gün toplumsal yapıyı bozacak boyutlara ulaşırken, televizyon yayınlarını denetlemekle görevli RTÜK'e vatandaşlardan şikâyet yağıyor. RTÜK'ün ahlaksız yayınlardan dolayı ceza uygulama yoluna nadiren gitmesi ise tepkilere yol açıyor.
Diziler ve programlar üzerinden toplumun değerlerinin hedef alındığını ve Batı'nın kendi ahlaksızlığını bu dizilerle topluma aşılamaya çalıştığını farklı zaman ve platformda dile getiren duyarlı siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, âlimler, gazeteciler, yazarlar ve halk, yetkilileri ve televizyon yayınlarını denetlemekle görevli olan RTÜK’ü bu konuda göreve çağırmaya devam ediyor.
AHLAKSIZ YAYIN YAPAN SİTE VE SOSYAL MEDYA HESAPLARI ENGELLENSİN
Biz de buradan sesleniyoruz! Ahlaksız içerik yayınlayan bütün site ve sosyal medya hesapları tespit edilmeli ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından erişime engellenmelidir. Ahlaksızlık yayan televizyon kanallarına ve programlara karşı önlem için de RTÜK’ü göreve davet ediyoruz.