• DOLAR 32.576
  • EURO 35.013
  • ALTIN 2459.945
  • ...
CAMİ YARENLERİ
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

VİDEO KLİP İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

Susa Katliamının 19. Yıl Dönümünün Anısına

Meşa Şevê (Gece Yürüyüşü)Tiyatro

Karanlığın dostları, nurun düşmanları fikri mücadele ile müminleri davalarından vazgeçirmeye çalışıyorlardı. İslam’ın hayat veren öğretileri olan Kur’an nuruyla donanan müminler, fikri mücadelede muhataplarını çoğu zaman ikna ediyor Emri bil maruf ve nehyi anıl münker görevlerini en güzel bir şekilde yerine getiriyorlardı. Bu durum elbette ki mülhitlerin hesabına gelmiyordu. Karanlığın dostları, karanlık odalarında, karanlık planlarını yürürlüğe koymak için düğmeye bastılar… Yıl 1992…

Cami yarenleri, ashabı mescit, İslam’ın güzide davetçileri, Susa gülleri…

HÜSEYİN: İhvanına, muvahhit kardeşlerine en zor ve sıkıntılı anlarında sırdaş, dost ve ağabey olan Hüseyin… O küçücük beldede sahiplenme destanını sıratı müstakim çizgisinden şaşmadan yazan muvahhit… “muvahhit kardeşlerim” Hitabını dilinden hiç düşürmeyen muvahhit Hüseyin…

MOLLA ABDULHALUK: Zamanının çoğunu camide geçirirdi. Öyle ki saatlerce camiden çıkmadığı zamanlar oluyordu. “Bu kadar uzun süre camide nasıl kalabiliyorsun?” diye soranlara; “Hevalé min li wéderéye sebra min pé té. Ew ji Qurane…” (Benim arkadaşım camidedir onunla sabrediyorum o da Kur’an’dır) şeklinde cevap veriyordu.

MUHAMMED SAİT, MEKİ, MEDENİ VE MUHAMMED ZEKİ: Allah yoluna adanmış dört kardeş… Dört güzel İslam davetçisi… İlmi ve ibadi anlamda yetişip yetiştirmeye çalışan dört İslam fedaisi…

MUHAMMED ALİ: Mümin dostlarının tesellisi ve sığınağı… Ali yürekli Muhammed Ali… Tüm baskılara Bilal’ca direnen Muhammed Ali.

HACI AHMET VE OĞLU MUHAMMED EMİN: “Sabredin ey yasir ailesi size cennet vardır.” diyen Efendimiz aleyhisselatu vesselamın dizi dibinde ders almış gibiydiler…

VE ADNAN:  Konuşmalarını ve sohbetlerini üstadın örneklemeleriyle süsleyen, tebliğ vazifesinden geri kalmayan, daima mütebessim olan Adnan…

   Her birinin bambaşka güzel hasleti… Her birinde ayrı cevher… Her birini Rabbine tez ulaştıracak sünneti seniyye nakışlı nurlu yaşamları…

   25 HAZİRAN 1992 PERŞEMBE…

   Kavurucu gündüzün ardından bugün daha bir kırmızımsı olan güneş batmış, garip mi garip bir o kadarda sessiz ve sakin bir yaz akşamı başlamıştı…

   Gurbet diyarı, fani dünyanın en garip gecelerinden bir geceydi bu gece… Öyle gelmişti cami yarenlerine… Garip duygular kaplamıştı tüm benliklerini… Daha önce bu denli değişik, duygu yoğunluklu bir anı yaşamamışlardı. Bu öyle bir duygu atmosferiydi ki kelimeler bu geceyi anlatmaya, bu atmosferi yansıtmaya kifayetsiz kalıyordu… Her biri ayrı bir “ HAL” e bürünüvermişti. Hiçbir zaman bugünkü kadar hassas olmamışlardı. Her birinin veçhi nur yumağına dönüşüvermişti adeta…

Bir daha fani gözlerle birbirlerini hiç görmeyeceklermişçesine ailelerinden vedalaşarak camiye yöneldiler… “ Bu gece ne garip bir gecedir” diyordu Muhammed Sait…

Aynanın karşısına geçip; “Anne ben şehit olacak yaşa gelmiş miyim?” diye soruyordu Muhammed Zeki…

  En hazininden yanık mı yanık Bilali ezanı okuyordu molla Abdulhaluk… Gönülden gönüllere ulaşan bir davetti bu;

 “ ALLAHU EKBER, ALLAHU EKBER”

   Ve ilahi davete İsmail’i teslimiyet, Hüseyni icabet…

   Cezbe halinde zikirde olan âlem bir an için susmuştu sanki… Çıt çıkmıyordu bu garip geceden… Kısa bir an sonra azizlerinden firak hüznüne bürünüverecekti Susa’nın dere, tepe, bağ ve bahçeleri… Sessiz, sessiz ağlıyordu sanki cami… Tüm âlem nefesini tutmuş, olacakları bekliyordu kendince…

Tatlı bir sohbete dalmıştı Allah yolunun muvahhit yarenleri… Tatlı sohbetlerinin melekuti atmosferindeyken meleklerin tespihatlarını duyar gibiydiler… Allah bilir, yarınlar adına, mazlum ümmetin mustadaf evlatlarının azadeliği adına ne hayaller düşlüyorlardı Hüseyin Kekolarını dinlerlerken...  Hainler dışarıda ihanet planlarını yapmışlardı bile… İş tamamdı kendilerince. Sonra camiye yöneldiler…             

Tüm uyarılara rağmen, asker elbiseli derin eşkıyalar necis ayakkabılarıyla caminin içine daldılar… Ezberledikleri birkaç kelime ile camideki müminleri toplayıp yanlarında getirdikleri iplerle ellerini bağladılar… Ardından da onları dışarıya; caminin avlusuna çıkardılar.

“Hüseyin kimdir?” Sorusu, en mertçesinden ve en yiğitçesinden cevabını buluyordu; “Hüseyin benim!”

   Yarenlerinin medet isteyen bakışları arasından Hüseyin’i çekip aldılar. O’nu caminin sol ön tarafına doğru sürüklediler. Olacakları anlamıştı Hüseyin. Direnecekti, onlarla gitmeyecekti. Başka da çaresi yoktu Hüseyin’in… Son nefese kadar direnmek, Yezitlere baş eğmemek Hüseyinlerin ahlakıydı… O anda sadece Allah Azze we Celle geldi aklına… Onun güzel isimlerine sığınmak… Başeğmezlerin güç yetiremeyince allah’tan nusret dilemekten ve o’na sığınmaktan başka ne gelirdi ki ellerinden?

“Allah’u ekber, geli müslümana vana ne askerın!” (Allahu ekber! Ey müslümanlar bunlar asker değildirler) O anda gecenin kahredici sessizliğini yırtan bir meçhul silah sesi duyuldu… Ve o anda kıyamet koptu… Yağmur gibi kurşunlar yağdı müminlerin üzerine…  Tertemiz, pak kanları döküldü cami avlusuna… Hayır, hayır yıldızlar dökülüveriyordu gökyüzünden… Yürek kanatıcı, gönül parçalayıcı bu uzun gecenin yok muydu sabahı? Gecelerin bu kadar uzun muydu Haziran?

AĞLAYA DURSUN BUGÜN ZEYNEPLER,

ALLAH’A KURBAN OLSUN HÜSEYİNLER,

YAS TUT, MATEM TUT EY GECE SABAHI BEKLEME,

HİCRAN VAKTİ GELDİ, SEVİNEDURSUN YEZİTLER…

Susa denilince bundan sonra Hüseyin ve yarenlerinin Allah yolunda feda olma destanları hatırlanacaktı…

Susa denilince bundan sonra Ashabı Kehf gibi Allah’a iman eden ve bu yüzden bedel ödeyen gençler anılacaktı…

Susa bir destandır. Hüseyinlerin çağdaş yezitlere başkaldırı destanıdır…

“Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz. Muhakkak ki onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz” (Bakara: 154)          

 

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photogallery/235/1.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photogallery/235/2.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photogallery/235/4.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photogallery/235/5.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photogallery/235/6.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photogallery/235/10.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photogallery/235/11.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photogallery/235/14.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photogallery/235/15.jpg

http://www.ilkehaberajansi.com.tr/images/photogallery/235/16.jpg

 Nihat Canpolat İnzardergisi - Haziran / 2011

Bu haberler de ilginizi çekebilir