• DOLAR 32.565
  • EURO 35.038
  • ALTIN 2449.12
  • ...
Siyonist Rejimin Gazze`yi Mısır`da Bağlama Hesapları
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
İşgal yönetiminin, Siyonist işgal ordusunun Gazze’den çıktığı günden beri Gazze’nin yükünü Mısır’a yığmanın hesabını yaptığına dair haberleri hep duyardık. Bu görüşü ve planı gündeme getirenler, böyle bir sonucun Filistin davasını olumsuz etkileyeceğini, bu davanın tarihi seyrini değiştireceğini savunuyorlar.
 
Planla ilgili korkuları olanlar iki kısma ayrılıyor.
 
Birinci grup, Filistin ekonomisine tahakküm etmesine olanak sağlayan Paris Anlaşması ve Oslo İlkeler Anlaşmasının taraftarı olan Filistin Özerk Yönetimidir.
 
İkinci grup ise, Filistin ulusal projesinin sahibi ve bunu savunanlardır. Bunlara göre böyle bir plan başarıya ulaşırsa Gazze, işgal ordusunun Batı Yaka ve Gazze’yi işgal ettiği 1967 öncesine dönecektir. O zamanlar Gazze Mısır’ın, Batı Yaka ise Ürdün’ün idaresi altındaydı.
 
Gazze’yi Mısır’a bağlama düşüncesi haklı nedenlere dayanmıyor. İşgalciyi Gazze’de yaşananların sorumluluğundan uzak tutmak mantıki bir yol değildir. Oslo İlkeler Anlaşmasıyla işgal kendini ne Gazze’den ne de Batı Yaka’dan sorumlu tutuyor. Ama buna mukabil her iki yerde yaşayan Filistinlilerin tüketiminden o istifade ediyor ve buraları kendisi için bulunmaz bir pazar haline getirmiştir. İşgal yönetimi bununla yetinmiyor. Buradaki durumu Filistinlilere baskı aracı da kılıyor. Giriş çıkışları kontrol altında tutuyor, giriş yapan ürünlere vergi uyguluyor, Mahmut Abbas’a yaptığı gibi kafası bozulduğunda da bunu şantaj ve baskı aracı olarak kullanıyor.
 
Mısır’da yapılan seçimlerde Muhammed Mursi’nin Cumhurbaşkanı olmasından sonra, Mısır’a açılmanın tehlikelerini savunanların seslerini bir kez daha yükselttiklerine şahit olduk. Gazze halkı altı yıldır bu gerekçelerin faturasını ödüyor. Bunlara göre, Mısır’a açılma iç bölünmeyi artıracak ve iç barışı reddettiğini iddia ettikleri Hamas hareketinin elini güçlendirecektir.
 
Filistin uzlaşısının toplumsal bir talep olduğu herkesçe biliniyor. Ama bu, Gazze’nin böyle bir dengeye ilelebet rehin olmasını gerektirmiyor. İç bölünme gerekçesiyle yıllardır kuşatma altında yaşayan Gazze’nin Arap baharının yaşandığı bir süreçte böyle kalması; elektrik kesintisi ile yakıt krizi yaşaması, imarının engellenmesi, sınır kapısının bir açılıp bir kapatılması mantıklı değildir. Bu dosyalardan her birinin ilgili taraflardan sadece birinin kararına rehin kalması doğru değildir.
 
Gazze işgale karşı güçlü bir Filistin kalesidir. Burası, Siyonist işgal rejimine karşı direnen Filistin direnişinin güçlü bir merkezidir. İşgal ordusunu 2005 tarihinde bölgeden çıkaran Gazze, Aralık 2008 tarihinde başlatılan barbar savaşa karşı da çok güçlü bir direnç gösterdi. Aynı şekilde Gazze, yıllardır işgal yönetiminin zindanlarındaki karanlık dehlizlerde kalan esirlerin esaret zincirlerini çözerek 2011 yılında yüzlercesinin dışarı çıkmasını sağladı. Gazze, yüzlerce şehit, binlerce yaralı verdi ve kalemin yazmaktan aciz kaldığı kadar acı yaşadı. Bütün bunlara karşı dünya, Gazze için bir şey yapmadı; işgalciyi durdurmadı. Gazze’yi de kendi haline bıraktı. Bölgesel ve uluslararası taraflar yaşam sıkıntısı ve oluşturulan krizler nedeniyle büyük sıkıntılar çeken halkın daha önce kucakladığı direnişi bırakma anını hep bekledi. Ama bütün bunlar başarısızlıkla sonuçlandı ve tersi gerçekleşti. Direniş daha güçlendi ve bölgede yeni bir denge oluşturdu. Esirleri kurtardı, düşman saldırılarını püskürttü ve kendini şartlara göre geliştirdi.
 
Bir devletin komşusuyla ekonomik ilişkileri geliştirmesi gayet doğaldır. Düşmanı toprağından çıkaran Gazze özgürdür. Şu anda Mısırla ticari ilişkiler geliştirmesinin önünde hiçbir engel de bulunmamaktadır. Mısır’ın şu veya bu isim altında buradaki halkı boğazlaması kesinlikle doğru değildir. Direniş lehine sonuçlanan demokratik tercih nedeniyle kendisine uygulanan kuşatmayı kaldırması Gazze’nin doğal hakkıdır.
 
Kuşatma kalkarsa Mısır’a bağlanma olmaz ve işgal rejimine verilecek para ve mallar da Mısır’a verilir. İşgal yönetimiyle ticaret yapılacağına Mısır’la yapılır. 2008 yılında duvarı yıkan Filistinlilerin Mısır’ın Ariş şehrinde birkaç gün içinde yaptıkları alışverişin yarım milyar dolar tuttuğunu hatırlarsak işgal yönetiminin Filistin ekonomisini nasıl emdiğini anlayabiliriz.
Kuşatmayı kaldırmak Muhammed Mursi’nin seçim vaatlerinden biriydi. Aslında bu vaat Mısır halkının toplumsal talebini yansıtıyor. Tahrir’de gösteri yapan halk bunu yüksek sesle hep seslendirmiştir. Arap Birliğinin de bu hususta bir kararı var. Mursi’nin Suudi Arabistan’a yapacağı ziyaretin ardından Mısır’ın bu konuda ciddi bir adım atacağını umuyoruz.

Hamza İsmail Ebu Şenneb

Filistinhaber

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir