• DOLAR 32.28
  • EURO 34.801
  • ALTIN 2408.203
  • ...
İsrail Neden Mursi`den Korkuyor?
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

İsrail son günlerde Mısır’da meydana gelen gelişmelerden duyduğu endişe ve korkuyu yüksek sesle dillendirmeye başladı. Birçok siyasi ve askeri yetkili Mısır’da yapılan son seçimde Cumhurbaşkanlığına Muhammed Mursi’nin seçilmesinden endişe duyduklarını açıkça ifade etti. Endişe nedeni ise, beklenenin aksine 25 Ocak devrimiyle birlikte iktidardan düşen Hüsni Mübarek gibi birinin bir daha Mısır’ın başına geçmeyeceğine olan kanaattir. Bu adam, Mısır’ın bölgesel ve uluslararası değerini, konum ve rolünü minimum düzeye çekmiş, onun sayesinde Arap bölgesinin İsrail gibi bir haydudun kolayca avlanacağı bir konuma düşmesine neden olmuştu. O nedenle İsrailliler o günlerin Musri döneminde bir daha asla tekrarlanmayacağına inanıyor. Mursi’nin ilk konuşmasında Arap ulusal güvenliğinden bahsetmesi, otuz yıldan beri kaybolan, şöyle ve böyle İsrail’e hizmet eden otuz yıllık zaafın son bulduğunun işaretidir. Yine bu konuşma Arap dünyasında Mısır’ın artık söz sahibi olacağını, ilk ve son kararları kendisinin vereceğinin de ipuçlarını taşıyor. Bundan sonra birçok Arap ülkesi tepki çekmemek için Mısır’a dost elini uzatmak zorunda kalacaktır.

Mısır’daki değişim, İsrail’in baş gündem maddesidir. İsrail, Mısır’ın 1979 yılında imzalanan ve 33 yıldır iktidar tarafından hiç sorgulanmayan Camp David Anlaşmasını gözden geçirmesinden korkuyor. Mısır’ın egemenliğine halel getirmesine rağmen bu ülkenin devrik lideri bir gün olsun bunu sorgulama ve gözden geçirme ihtiyacı hissetmedi.

Mısır silahlı kuvvetlerinin Sina’da sembolik olarak bulunması bu anlaşmanın mahiyetini zaten açıklıyor. Mısır devriminin ana hedeflerinden biri bu anlaşmanın yeniden gözden geçirilmesidir. Mısır halkının işgal rejimini hep Siyonist işgalci olarak görmesi, devrimin amacına ulaşması konusunda Cumhurbaşkanının etrafında kenetleneceğini gösteriyor.

Bazıları yeni liderin, anlaşmayı koruması için Mısır’a yılda yarım milyar dolar yardımda bulunan Amerika’yı kızdırmamak adına Camp David Anlaşmasına dokunmayacağını savunuyor. Bilimsel olarak bu iddia doğru değildir. Bunun anlamı, yeni Cumhurbaşkanından devrik liderin yolunu izlemesini, İsrail’in Arap dünyasında yaptığı tahribat ve kargaşaya Amerika’nın yaptığı yardımları kesmemesi adına göz yummasını talep etmektir. Hâlbuki bu kişiler yardımların nelere mâl olduğunu görmüyor. Arap dünyasının bununla neler kaybettiğini görmüyor. Bu yardımlara karşılık Irak işgal edilmedi mi ve Sudan bölünmedi mi? Camp David Anlaşması sebebiyle bu ümmetin çekmediği sıkıntı kalmadı. Mursi’nin bunları bilmemesi mümkün değildir. Mısır, Amerikan yardımlarına mahkûm oldukça politik olarak dışa bağımlılıktan asla kurtulamayacaktır.

Mısır ile İsrail’in güney sınırındaki güvenlik sorununun önümüzdeki dönemde korku ve endişe kaynağı olacağı kesindir. Zaten işgal yönetimi yeni cumhurbaşkanının Sina’daki güvenliği zabt-u rabt altına almak için ne yapacağını sabırsızlıkla bekliyor. Burası işgal yönetimini en az Gazze kadar rahatsız ediyor. Bu nedenle, 15 milyar Şikel’lik bir faturaya mâl olsa da Mısır sınırına duvar örmeye başladı. Oysa eski Mısır yönetimi burayı karşılıksız olarak koruma taahhüdünde bulunmuştu. Eski Mısır rejimiyle İsrail arasındaki ilişkilerin mimarı olarak bilinen Siyonist eski bakanlardan Benyamin Ben Eliezer’in Mursi’nin seçilmesi durumunda İsrail’i karanlık bir geleceğin beklediğini söyleyip “Mursi’nin seçilmesi strateji ikliminin İsrail aleyhinde Felaket boyutunda değişmesi demektir. Bizim en kötü senaryolara hazırlanmamız gerekir” demesi bu korku ve endişeyi özetliyor.

Açıkça ortaya çıktı ki bundan sonra Mısır eski günlerine dönmeyecek. Bugün asla dün gibi olmayacak. Kanaatimce İsrail’in geleceğini bu yıllar belirleyecek. Belki de İsrailli yetkililerin ilk kez bu konuda bu kadar net konuşmaları bundandır. Çünkü Mısır rejiminin düşmesi işgal yönetimini çevreleyen diğer rejimlerin düşmesinin başlangıcıdır. Bunun anlamı, geçmiş altmış yıl içinde İsrail’i çevreleyen sınırlardaki güvenlik bundan sonra böyle devam etmeyecektir. İsrail kendine dost ve müttefik Arap ülkelerini bir bir yitirdikten sonra kendi güvenliğini sağlayamaz. İsrail’in çevredeki bir ülkeyi tehdit etmesi durumunda bu sınırların yarılması hiç de zor olmayacaktır. Bunun da anlamı, yıllardır bu dost ülkelerin yardımıyla güvenlik içinde olan İsrail’in iç cephesinin sarsılması ve dışarıdan gelecek tehditlere karşı dayanamaması demektir.

Cemal Ebu Ride

Filistinhaber

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir