Kudüs, İsra`nın Sonu, Mirac`ın Başlangıcıdır
Ümraniye Marmara-Der tarafından kırk hadis programlarının üçüncüsü yapıldı. Program Mirac Gecesi`ne denk geldiği için Kudüs ve Mirac, programın temel konularından oldu.
İSTANBUL - Ümraniye Marmara-Der tarafından düzenlenen programın sunumunu Melih Yılmaz yaptı. İbrahim Halil Suna`nın Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programa araştırmacı yazar Murat Filiz`in Mescid-i Aksa ve Kudüs`ü anlatan konuşmasıyla devam edildi. Miracın yaşandığın yerlerin tutsak ve esaret altında olduğunu dile getiren Filiz, Mirac gecelerinin salt bir anlayışla kutlanması değil, o kutsal beldelerin kurtuluşu için çalışmalar yapılan geceler olmasını gerektiğini söyledi.
Mirac En Sevgiliye Yürümektir
İsra`nın kelime anlamının gece yürüyüşü olduğunu söyleyen Filiz, İsra ve Mirac`ın sadece maddi ve manevi bir yürüyüş olarak ele alınmamasına vurgu yaptı. Geleneksel kültür ve anlayışta miracın sadece kandil olarak ele alındığını söyleyen Filiz konuşmasını şöyle sürdürdü; " Mirac , engin ve evrensel bir mesajdır. Efendimizin göğe yükselip Rabbi ile buluşmasıdır. Mirac efendimize bir lütuftur. Sıddıkların, Salihlerin ve inkârcıların arasını ayırt eden manevi bir haldir."
Mirac Efendimize Bir Ödüldür
Peygamber efendimizin en dar olduğu anlarda Allah tarafından göğe çıkarılmasıyla ödüllendirildiğini dile getiren Filiz, Allah`ın habibine bir lütfu olan bu ödülün aslında tüm ümmete de verildiğini söyledi. Tüm peygamberlere ve mü`minlere verilen bu iltifatın günümüzde semeresini yediğimizi dile getiren Filiz, " Hz. Hatice annemizin vefat ettiği, Peygamberimiz aleyhisselatu vesselemin ve sahabesinin ambargoya maruz kaldığı bir dönemde Allah Teala habibini ödüllendirerek kendi katına çağırmıştır. Bu çok büyük bir lütuftur. Şimdi de ümmeti dardadır inanıyoruz ki Allah Teala `nın habibine yaptığı bu ödülü ümmetine de yapacaktır. Yeterki ona kul olalım. O`nun yolundan gidelim" diyerek miracın asıl mahiyetine vurgu yaptı.
İsra ve Mirac Toprakları İşgal Altında
Müslümanların il kıblesi Mescid-i Aksa`nın bulunduğu Kudüs`ün işgal altında olduğunu dile getiren Filiz, " işgal altında olan bir yerin ümmetin derdi olmalıdır. Bugün o beldeler işgal altında ise, insanlar oralarda katlediliyorsa bizim buralarda miracı yaddetmemizin bir anlamı yoktur. Oralar bize emanet edilmiştir. Ama biz bu kutlu emanete sahip çıkamadık. Müslümanlar olarak oraların özgürlüğüne kavuşması için çok çalışmalıyız.Çünkü İslam ümmetinin kalbi Kudüs`tür. Böyle bir esaretle mirac gecesine giriyoruz. Kudüse aşık olarak oraları kurtarmamız gerekiyor. Kudüse kara sevdalı olmalıyız. Çünkü Kudüs İsranın sonu Miracın başlangıcıdır" diyerek bir daha ki mirac gecesinde buluşmak temennisiyle konuşmasını bitirdi.
Kelime-i Tevhid Getiren Zahiren Müslümandır
Namaz arası verilen oturumun ikinci bölümünde araştırmacı Mehmet Şefik Temel Hoca "Kırk Hadis" halkasının ikinci hadisi olan " Cibril Hadisi" olarak bilinen Abdullah b. Ömer`in, babası Hz. Ömer`den naklettiği, "Bir gün Rasûlullah (s.a.s.)`in yanında bulunduğumuz sırada âniden yanımıza, elbisesi bembeyaz, saçı simsiyah bir zat çıkageldi. Üzerinde yolculuk eseri görülmüyor, bizden de kendisini kimse tanımıyordu. Doğru peygamber (s.a.s.)`in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine dayadı. Ellerini de uylukları üzerine koydu. Ve "Ya Muhammed! Bana İslâm`ın ne olduğunu söyle" dedi. Rasûlullah (s.a.s.): "İslâm; Allah`tan başka ilâh olmadığına, Muhammed`in de Allah`ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Beyt`i hac etmendir" buyurdu. O zat: "Doğru söyledin" dedi. Babam dedi ki: "Biz buna hayret ettik. Zira hem soruyor, hem de tasdik ediyordu."
"Bana imandan haber ver" dedi. Rasûlullah (s.a.s.): Âllah a, Allah`ın meleklerine kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanman, bir de kadere, hayrına şerrine inanmandır" buyurdu. O zât yine:
"Doğru söyledin" dedi. Bu sefer:
"Bana ihsandan haber ver" dedi. Rasûlullah (s.a.s.):
" Allah`a O`nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Çünkü her ne kadar sen onu görmüyorsan da, o seni muhakkak görür" buyurdu. O zat:
"Bana kıyametten haber ver" dedi. Rasûlullah (s.a.s.) "Bu meselede kendisine sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi değildir" buyurdular.
"O halde bana alâmetlerinden haber ver" dedi. Peygamber (s.a.s.):
"Câriyenin kendi sahibesini doğurması ve yalın ayak, çıplak, yoksul koyun çobanlarının bina yapmakta birbirleriyle yarış ettiklerini görmendir" buyurdu. Babam dedi ki:
Bundan sonra o zat gitti. Ben bir süre bekledim. Sonunda Allah Rasûlü bana: "Ya Ömer! O soru soran zatın kim olduğunu biliyor musun?"dedi. "Allah ve Rasûlü bilir" dedim.
"O Cibrîl`di. Size dininizi öğretmeye gelmişti" buyurdular.
hadisini anlattı. Hadisin Kelime-i şehadet bölümü üzerinde duran Temel " Müslümanların bu hadisi çok iyi anlamaları ve ona göre amel etmeleri gerekmektedir. Bu hadis imanı ve İslamı esas alan bir hadistir. Cebaril aleyhisselam insan suretinde peygamberimizin yanına gelerek ona imanın şartları, İslam`ın şartları gibi dinin temellerini öğretmiştir." diyerek Müslümanların bu hadisi iyi anlamaları ve hayatlarına yorumlama konusunda dikkatlici incelemeleri gerektiğinin altını çizdi.
M. Şefik Temel Hoca`nın Cibril hadisinin anlatmasının ardından Molla Nizamettin Yaçin`in okuduğu dua ile program sona erdi.( Mehmet Laçin-İLKHA)