VEKİLLİKTE YETİŞKİN EVLİLİKTE ÇOCUK!
Milletvekili seçilebilmek için yaş sınırı 18`den gün almak yeterli olurken evlenip aile kurmak için ise 18`i bitirme şartı aranıyor. Genç yaşta evlenip kocaları ceza evine konulan aileler ise sorunlarına çözüm arıyor.
İSTANBUL
Anayasa değişikliğiyle geçtiğimiz genel seçimlerde ilk defa 18 yaşından gün alanlar milletvekili olarak seçilme imkânı buldu. Yasama organında kendilerine yer bulabilen 18 yaşından gün alanların yasal olarak evlenme yetkisi bulunmuyor. Çünkü evlenebilmek için 18 yaşını doldurmuş olma şartı aranıyor. Bu çelişki birçok ailenin mağduriyetinin temelini oluşturuyor. HÜDA PAR İstanbul İl Başkanlığı da kamuoyunda genç evlilik mağdurları olarak bilinen ailelerin sesini duyurmak için panel düzenledi. Panelde konuşan mağdur kadınlar ise yaşadıkları zorlukları anlattılar.
ÇELİŞKİLİ YASALAR MAĞDUR EDİYOR
16 Nisan referandumuyla birlikte Anayasa`da bazı değişiklikler yapıldı ve seçilme yaşı 25`ten 18`e düşürüldü. Bu değişiklikle birlikte artık 18`inden gün almış biri yasa organı olan mecliste millet adına vekillik yapabilecek meclise gelen kanun tekliflerine oy verebilecek. Vekillik için uygun olan bu birey evlenmek için evlenme dairesine gittiğinde ise ‘çocuk` olduğu gerekçesiyle evlenmesine müsaade edilmeyecek. Çünkü 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu kapsamında evlenme ehliyetine sahip olabilmek için şu niteliklere sahip olmak gerekir: “18 yaşını doldurmuş erkek veya kadın için, kendi rızaları yeterlidir. 18 yaşını doldurmuş kişilerin anne, baba ya da vasilerinden izin almaları gerekmez.” İşte bu çelişkili yasalar binlerce ailenin mağdur olmasına sebep oluyor. 18 yaşından önce evlenen ve çocuk sahibi olan aileler cezalandırılıyor. Daha sonradan resmi nikâh kıymalarına rağmen kocalar cezaevine atıldı, kadınlar ise çocuklarıyla perişan bir halde bırakıldı.
HÜDA PAR İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Münevver Aktaş
“BOŞANMALARIN ARTMASINA SEBEBİYET VERİYOR”
Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başlayan ve 2 oturum şeklinde gerçekleştirilen panelin açılış konuşmasını HÜDA PAR İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Münevver Aktaş yaptı. 2012 yılından itibaren yürürlükte olan 6284 sayılı yasanın çok sayıda aileyi dağıttığını, evin babası olan erkeği yuvasından ettiğini, boşanma oranlarının artmasına sebebiyet verdiğini belirten Aktaş, şiddet olmasa dahi eşler arasındaki bir anlık öfke ile erkeği yuvasından ettiğini ve bu sürecin boşanmaya kadar gidebildiğini söyledi. Aktaş, “Uygulamada haklının değil kadının beyanını esas alan hükümler babayı evden uzaklaştırma, süresiz nafaka, çocuğuyla kısıtlı görüşme gibi cezalarla cezalandırılmakta, mahkeme kapısına giden boşanma davalarını iyileştirme yerine kadın ve erkeği birbirine düşürmektedir. Genç yaşta severek rızasıyla evlenmiş olanlara yıllar sonra cinsel istismar suçuyla gelen cezalarla bu suçu işleyen insanlarla aynı koğuşlarda yatmaktadırlar. Bu kabul edilemez ve hiçbir vicdana da sığmaz” dedi.
“KİMSE SESİMİZİ DUYMUYOR”
Verilen cezaları hak etmediklerini sadece ailelerin izni ve rızasıyla evlendiklerini söyleyen Gamze Nur Eraydın, “Bize çok acı ithamlarda bulunarak bu cezaları verdiler. Gerçekten çok kötü şekilde hayatlarını kaybeden, intihar eden arkadaşlarımız var. Çünkü geçimlerini sağlayamıyorlar. Cezalar bize 7 yıl, 10 yıl sonra geliyor ve bu süre içerisinde 3-4 çocuğumuz oluyor. Bu süreden sonra gelen cezalarla çocuklarımızla birlikte yalnız kalıyoruz ve geçimlerimizi sağlayamıyoruz. Çünkü hem çocuklarımıza bakıp hem de çalışmamız imkânsız. Acı bir durum. Yaşadıklarımızı dile getiremiyoruz. Kimse sesimizi duymuyor. Bizi o kötü insanlardan ayırmak bu kadar zor mu? Bizim eşlerimiz tecavüzcülerle aynı koğuşları paylaşıyorlar” şeklinde konuştu.
Damla Şentürk
“16 BİN MÜSLÜMAN EVLADI BABASIZ BÜYÜYOR”
Eşiyle 6 yıldır evli olan ve 4 yıldır eşinin cezaevinde olduğunu belirten Damla Şentürk, şu ifadelere yer verdi; “Bize toplamda 16 yıl ceza verildi. Devlet beni korumak adı altında verdiği bu cezayı verirken 8 yıl daha bu kadın dışarda tek başına ne yapar diye düşünmedi. Bize resmi nikah yapan, aile cüzdanı veren devlet beni eşimden korumaya çalışıyor. Ama dışardaki insanlardan koruyabiliyor mu? Bizim suçumuz sevip yuva kurmak. Bunun bedeli tecavüzcülerle bir tutulmak olmamalıydı. 16 bin Müslüman evladı babasız büyüyor. Anneler çocuklarına verecek cevap bulamıyorlar. Herkesin bu mağduriyetin farkında olduğunu, bizi gördüklerini biliyoruz. Gitmediğimiz, çalmadığımız kapı kalmadı. Artık bu çağrımıza cevap verilmesini istiyoruz”
Rabia Yağmur Karamemiş
“KOCAM CİNSEL İSTİSMAR ‘SUÇUNDAN` YARGILANDI”
2014 yılında evlenen ve 2 kız çocuğu olan Rabia Yağmur Karamemiş, “İki ay önce eşime 9 yıl 11 ay ceza geldi. Seneler sonra gelen bu cezalar birçok yuvayı dağıttı. Yıllar sonra bizi eşlerimizden korumak istiyorlar. Bu bizim için çok zor bir durum. Üstelik cinsel istismar suçundan yargılanıyorlar. Biz sadece genç evlenip yuva kurduk. Müslüman bir ülkede yaşıyoruz. Buna rağmen erken evlendiğimiz için bu muameleyi görüyoruz. Çocuklarımızla yalnız kaldık. Babalarının nerede olduğunu anlatamıyoruz. Yuvalarımız dağıldı. Bu kanun bizi korumuyor.” Diye konuştu.
“CEZANIN EN BÜYÜĞÜ AİLELERE VERİLİYOR”
Sakarya`dan programa katılan 2 çocuk annesi genç evlilik mağdurlardan Nagihan Der, “10 yılı aşkın süredir evliyiz. Eşim 3 yıldır cezaevinde. 10 yıl 10 ay ceza verildi. Biri 9 diğeri altı yaşında 2 çocuğumuz var. Yıllar sonra gelen bu cezalar sadece eşlerimize verilmedi. Bu cezanın en büyüğü ailelere veriliyor. Cinsel istismar adı altında eşimize hüküm verilirken ‘Bu insanlar birbirlerine sahip çıkarak yuva kurmuşlar` diye düşünmüyorlar. Her ailede olduğu gibi bizim de ailemiz dört dörtlük bir yuvaydı. Eşim her baba gibi çocuklarına sahip çıkan bir babaydı” dedi.
Av. Yasemin Küçükkaya
“KANUN İTHAL EDERKEN BU TOPLUMSAL YAPIMIZA UYGUN MU DEĞİL Mİ DİYE BAKMIYORUZ”
Av. Yasemin Küçükkaya ise yaşanan hukuk ihlallerine şu şekilde değindi; “2002 yılına kadar kızlar 15 erkekler 17 yaşını doldurması halinde evlilik ehliyeti elde edilebiliyordu. Sonra kadınları da erkeklere eşitledik. Şimdi bizde evlilik 17 yaşın doldurulmasıyla aile izniyle gerçekleştirilebiliyor. Olağan üstü durumlarda mahkemeye başvurularak 16 yaşında da evlilik gerçekleşebiliyor. Önceki dönemde olan 15 yaş evliliği aslında bizim toplumsal yapımıza uygundu. Mağdur ailelere baktığımızda genelde 14-15 yaşlarında evlenmişler. Onun altında evlilikler neredeyse yok. Fakat yaşın yükseltilmesiyle genç yaşta evlilik mağdurları ortaya çıktı. Bu durum 100 yıllık bir handikabın ürünüdür. Biz dışardan kanun ithal ederken bunun toplumsal yapımıza uygun mu değil mi diye bakmadan almışız. Toplumsal yapıyla birebir temas halinde olan bir yapıya düzenleme getirdik. Bu çok büyük bir yanlıştır.”
Prof. Dr. Sefa Saygılı
“HER YIL 200 BİN ERKEK EVİNDEN UZAKLAŞTIRILIYOR”
“6284 sayılı kanunla ilgili bize çok vakıa geliyor. Gerçekten öncelikle erkeklere gelen cezalar kadınları mağdur ediyor” diyen Prof. Dr. Sefa Saygılı, karşılaştığı bir vakıayı şu şekilde aktardı; “Antalya`nın Alanya ilçesinde bir kardeşimizin eşiyle arasında bir sorun oluşuyor. Eş karakola gidiyor ve erkek birden bire kendini 6 ay evden uzaklaştırma cezası almış buluyor. Adam ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Nerede kalacaksın diye sorduğumda yakınlarda akrabaları olmadığı için bir arkadaşının dükkânında kalacağını söyledi. Buna benzer çok vakıayla karşılaşıyoruz. Bu büyük bir zulme dönüştü. Her sene 200 bin erkek evlerinden uzaklaştırılıyor”
Dr. Abdulkadir Turan
“BATI BİR YERDE ÖZGÜRLÜK DİYORSA BİLİN Kİ ORADA FELAKET VARDIR”
Söz konusu yasanın temelde kadının özgürlüğünü odağa aldığını belirten ve meselenin iki farklı yönü olduğunu hatırlatan Dr. Abdulkadir Turan şu ifadelere yer verdi; “Meselenin bir bize, bir de Batıya bakan yönü var. Özgürlük deyince İslami özgürlükten mi yoksa Batılı tarzda özgürlükten mi bahsettiğimizi ayrıştırmamız gerekiyor. İslam tarzı hürriyet kendini ilahi yasalara teslim etmekle birbiriyle bütünlük arz edecek şekilde kâmil bir şahsiyet, saadet içerisinde bir aile, selamet içerisinde bir toplum ve nihayetinde adil bir dünya vadediyor. Bizim temeldeki anlayışımız ittifak hürriyetidir. Bizim hürriyet anlayışımızda birlikte mutlu olmak vardır. Batı tarzı özgürlüğe gelince, özgürlük batının en sabıkalı, en zalim kavramıdır. Batının özgürlükten bahsettiği her yerde esareti, hürriyetten yoksun olmayı hatırlarsanız batı tarzı özgürlüğü doğru anlamış olursunuz. Batı bir yerde özgürlük diyorsa bilin ki orada felaket vardır.” Panel, aile kurumunun kanunlarla yıpratıldığı dönemde ilkeli duruşlarıyla hem toplumu doğru bilinçlendirmek hem de mağdur ailelere sahip çıkmak adına verdikleri destekten ötürü, Rehber TV, Doğruhaber gazetesi, Akit Gazetesi ve Milat gazetesine verilen plaket takdimleriyle son buldu. (Nizamettin Aşkın- İLKHA)