• DOLAR 32.246
  • EURO 35.023
  • ALTIN 2430.587
  • ...
Bu Girişim Toplumu Daha Çok Bozar
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Emrah Tel / Haber Merkezi
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, dizilerde erkek rolünün fazla olduğu gerekçesiyle yeni bir çalışma başlattı. Milletvekilleri sadece TRT dizilerinde 39 erkek karaktere karşılık 24 kadının bulunduğunu ifade ederek bu sayının eşit olması için bir takım toplantı ve görüşmeler yapmaya başladı. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği bünyesinde çalışma yürüten Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Medyanın Rolü Alt Komisyonu, bu konuda rapor hazırlamadan önce bazı gazete ve TV yapımcılarıyla toplantılar düzenliyor. Bu girişim yapılırken dizi, reklâm, gazete ve dergilerde kadının cinsel bir figür olarak kullanıldığı gerçeği göz ardı edildi. Dizilerde erkeklerin egemen olduğunu söyleyen Komisyon Başkanı Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Karahan Uslu, “Diziler toplumsal değişimi yakalayamamış görünüyor. Konunun paydaşlarıyla bir araya gelip, görüş alışverişi yapmak istiyoruz. Medya, cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir Türkiye’ye ulaşmakta hayati öneme sahiptir. Medyadaki söylemin cinsiyet eşitlikçi söylem olması gerekir” dedi. Toplumsal ahlaksızlığın yayılmasında en büyük rolü oynayan dizilerde kadın figürünün daha fazla kullanılmasını isteyen hükümete tepki yağdı.
 
MEDYADA KADIN AŞAĞILANIYOR
Medyada kadınların aşağılandığını dile getiren Psikolog Sefa Saygılı, “Komisyonun bu şekildeki girişimini uygun bulmuyorum. Çünkü dizilerde zaten çok miktarda kadın var. Ama bu dizilerde kadın gerçek anlamıyla değil sanki cinsel objeymiş gibi sunuluyor. Bu yüzden kadının dizilerde daha fazla yer alması demek, kadının daha fazla aşağılanması demektir. Yani erkek-kadın eşitliği derken kadının aşağılanması söz konusu oluyor. Dizilerde filmlerde genelde üç tane özellik vardır birincisi makam, ikincisi para üçüncüsü ise maalesef şehvettir. Kadınlar ise bir şehvet unsuru olarak gösteriliyor. Bu yüzden bu girişim tam ters etki yapar diye düşünüyorum” dedi.

MEVCUT DİZİLER AİLE YAPISINI BOZUYOR
Komisyonun bu şekilde bir girişiminin aile yapısını tehlikeye sokacağına dikkat çeken, Saygılı “Diziler bu halleriyle ilk önce aile içi bağları yıpratıyor, çocukların fiziksel ve zihinsel olgunlaşmasında tahribatlara yol açıyor. Bu da farklı problemleri bir araya topluyor. Aile arasında mahremiyet kalmıyor. İnsanların hedefi zenginlik ve cinsellik gibi bir anlam çıkıyor. Bu da kesinlikle doğru değil” şeklinde konuştu.

KOMİSYON DİZİLERİN AİLE YAPISINA ETKİSİNİ GÖZ ARDI EDİYOR
Medyada kadını obje olarak kullanan unsurların temizlenmesi gerektiğini belirten Saygılı, “Komisyon kadın erkek eşitliğini ifade ederek böyle bir rapor hazırlıyor ancak bu dizilerin aile ve çocuk psikolojisine olan etkilerini göz ardı ediyor. Aksine erkek-kadın cinsiyetlerinin yerine oturması için kadını bu şekilde kullanan unsurlardan temizlenmesi lazım” ifadelerini kullandı.

DİZİLER TOPLUM YAPISINI YANSITMIYOR
Komisyonun Türkiye’deki diziler ile ilgili yanlış değerlendirmelerde bulunduğuna dikkat çeken Aileyi Koruma ve Destekleme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Çoban, “Bir dizide senaryo gereği roller verilir bu rollerde bazen kadın çok olur, bazen erkek, bazen de çocuk olur. Oynan rollerde cinsiyete değil topluma verilen mesaja bakılsa ve bu yönde değerlendirilse daha sevindirici olurdu. Komisyonun Türkiye’de dizileri nasıl değerlendirdiğini bilmiyorum ama dizilerde, toplumumuzun örf, adet, kültür ve geleneklerine aykırı çok fazla kadın rol modeli var” dedi. Mevcut Dizilerin Türkiye toplumunun toplumsal değerleriyle uyuşmadığını dile getiren Çoban, “Toplumumuzun adet, gelenek görenek kültür, medeniyet kodlarını yansıtan aynı zamanda gençlere ve ev hanımlarına da Türkiye toplumunun kültür kodlarını öğreten, birey olarak toplumda kendisini rahatlıkla ifade edebilen, görgü kurallarını bilen, edebiyatı, sanatı takip edebilen kadın roller verilmesi yönünde talepler olsa AKODER olarak bizde desteklerdik. Ama bugün bu rollere uygun kaç dizi veya dizilerde kaç karakter. Dizilerde zaten sunduğunuz hiçbir şey yok kadın oynasa ne olur erkek oynasa ne olur. Gençler mevcut dizileri çok sıkı takip ediyor ve dizilerdeki karakterler gençler için rol model oluyor. Ve bizler dizi, sinema, kültürel faaliyetler veya reklâmlar olsun kadının aşağılanmasını, dayak yemesini, kadının dayak yediği sahneleri görmek istemiyoruz, kocasını aldatan kadın modellerini, alkol alan, elinde sigara olan kadın modelini görmek istemiyoruz. Çocuklarını bir tarafa bırakıp, çocuklarının sorunlarıyla ilgilenmeyen model ya da ezilen-ezik kadın modelini görmek istemiyoruz” şeklinde konuştu.

AİLE YAPISINI BOZUYORLAR
Dizilerdeki kadın modellerinin aile yapısını olumsuz yönde etkilediğine vurgu yapan Çoban, “Ben seksen gençliğine mensup bir kadınım bizim gençlik zamanımızda gidilecek yerlerde neler giymemiz gerektiğini bilirdik. Mesela hastaneye düğüne gider gibi gitmezdiniz. Siz o şekilde gitmek isteseniz bile sahip olduğumuz kültürel kodlar, toplumsal kurallar müsaade etmezdi. Dizilerdeki kadın modelleri her an makyajlı, saçları yapılı, şık kıyafetler, altında araba ya cafe de ya alışveriş merkezinde. O kıyafetle hastanede, okulda veya başka bir yerde..

Türkiye’de kaç tane kadının böyle bir yaşam tarzı var. Diziler bu anlamda kadınları cinsel obje olarak gösterip aşağıladığı gibi bir yandan da psikolojik olarak aşağılıyor. Sen kilolusun, sen hala estetik yaptırmadın mı şeklinde davranışsal olarak toplumun kodlarını değiştiriliyor. Yapılan istatistiklere göre toplumuzda ev kadını sayısı çalışan kadından fazla. Kadınlarımız 3-4 çocukla ilgilenen, ev işi, yemek yapımıyla uğraşan kadınlar. Dizilerdeki kadın modelleri ise çok farklı. Bu durum erkek içinde kadın için de ruhsal bozukluklara sebep oluyor. Evine gelen erkek dizilerdeki gibi makyajlı, şık giyimli, gayet zayıf bir kadın beklentisi içindeyken, kadında her an ‘aşkım seni seviyorum’, ‘hadi hazırlan bu akşam dışarıda yemek yiyeceğiz’ diyen bir koca modeli görmek istiyor. Bu tarz diziler toplumsal kurallarımızı dejenere etti, darma dağın etti. Birçok dizide bize uygun hiçbir rol model yok” ifadelerini kullandı.
 
DİZİLERDE GAYRI MEŞRULUK ÖZENDİRİLİYOR
Dizilerde kadın erkek sayısındaki farktan çok daha önce dikkat edilmesi gereken konuların varlığına dikkat çeken Çoban sözlerini şöyle sürdürdü; “Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Başkanı Nazan Moroğlu, dizileri kız çocuklarının genç yaşta evliliğini özendirdiği konusunda eleştiriyor. Yalnız genç yaşta evliliği özendirmeye karşı olduğumuz kadar çocuk yaşta flört etmeye ve gayrı meşru çocuk doğurmaya da karşı olmalıyız. Bugün flört yaşı anaokuluna kadar indi. Buna neden kimse karşı çıkmıyor? Aksine hemen hemen bütün dizilerde bu durum özendiriliyor. Genç kızların flörtleri, evlilik dışı ilişkileri var hatta evlilik dışı beraberlikten çocuk oluyor ve çocuktan sonra evlenmek zorunda kalıyorlar. Bu durumları normalleştirerek hayata sokmaya çalışıyorlar.”

Bu haberler de ilginizi çekebilir