• DOLAR 32.339
  • EURO 34.698
  • ALTIN 2410.12
  • ...
Dareyn Saadetini İsteyen Sıla-i Rahim`i Terk Etmesin
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Doğruhaber Emrah Tel / İstanbul

İslam’da terk edilmesi büyük günah olan davranışlardan biri de Sıla-i Rahim’i yani akraba ziyaretini kesmektir. Çünkü İslam, Müslümanlar arasında birlik, sevgi, saygı ve iyiliğe dayalı bir kardeşlik tesis etmeyi hedefler. Bu sebeple Allah Teâlâ birçok ayette bu kardeşlik tesisinin kurulması için akraba ziyaretleri yapmayı, yardımlaşmayı, yakınları koruyup gözetmeyi emreder ve bu ilişkilerin kesilmesini de kesinlikle yasaklar. Ancak gün geçtikçe unutulan bu emir, insanlar arasında sevgi, saygı ve muhabbeti de olumsuz yönde etkiliyor. Biz de İstanbul Eyüp İlçe Müftülüğü Vaizlerinden Faik ATAŞ Hocaya dinimizin önemle üstünde durduğu Sıla-i Rahimi devam ettirmenin kazanımları ve terk etmenin doğuracağı sonuçları konuştuk.

Hocam öncelikle Sıla-i Rahim ne demektir?

Sıla, bağ anlamına geliyor. Rahim de akrabalık, yani aynı soydan gelenler anlamına geliyor. Sıla-i Rahim ise; anne, baba, kardeş, hala, amca, teyze gibi yakın akraba ve evlenmek vasıtasıyla meydana gelen hısımları arayıp sormak, akrabalık ilişkilerini devam ettirmektir. Bu konuyu daha da genişletecek olursak tüm Müslümanların birbirlerinden haberdar olmaları, hal hatır sormaları, dert, sıkıntı ve kederlerini paylaşmaları, birbirlerine yardımcı olmaları anlamına da gelir.
 
SILA-İ RAHİM’İ KESMEK MÜŞRİK VE MÜNAFIKLARIN ADEDİDİR
 
Sıla-i Rahim’in dinimizdeki yeri ve önemi nedir?
Kur’ân-ı Kerim’de birçok ayet ve Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in birçok hadisi şerifleri Sıla-i Rahim’in önemini vurgular. Allah (c.c.) Ra’d suresi 20 ve 21. ayetlerinde şöyle buyuruyor: “Onlar, (Kur’an-ı Kerim’e inananlar), Allah’ın ahdini yerine getirenler ve verdikleri sözü bozmayanlardır. (Yine) onlar Allah’ın gözetilmesini emrettiği şeyleri(akrabalık bağlarını) gözeten, Rablerinden sakınan ve kötü hesaptan korkan kimselerdir” buyuruyor. Akrabalık bağlarını kesenler hakkında da yine Rad Suresi 25.ayette; “Allah’a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah’ın korumasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlara var ya; işte lanet onlara, yurdun kötüsü(cehennem) de onlaradır” buyurarak onların yerlerinin cehennem olacağını haber veriyor. Buradan akrabalık bağlarının ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz. Yani akrabalık bağlarını koparanlar ile fesat çıkaranlar ve dinden çıkanlar aynı günaha sahip olmuş oluyorlar. Tabi ki bu günahları işleyenler dinden çıkıyorlar anlamına gelmez, çok büyük günah kazanıyorlar demektir. Bu da demek oluyor ki kişi eğer cenneti istiyor, cehennemden korkuyorsa kesinlikle Sıla-i Rahimi kesmemelidir. Yine Peygamberimiz(s.a.v) bir hadisi şeriflerinde “Rızkının çoğalmasını, ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin” buyuruyor.
 
SILA-İ RAHİM ALLAH’IN BİR EMRİDİR
 
Peki, Hocam Sıla-i Rahim’i dinimizde var olan güzel bir gelenek olarak mı görmeliyiz ve karşılık almadığımız halde bunu sürdürmeli miyiz?

Halk arasında bundan gafil olan, nefsine uyan ya da bu konuda pek bilgi sahibi olmayan bazı kişiler şöyle diyebilirler; “Ben akrabama gidiyorum, hal ve hatırını soruyorum, elimden geldiği kadar maddi manevi yardımda bulunuyorum ama onlar hiç semtime uğramıyor. Ben yine mi gideceğim. Hep ben mi sıla yapacağım” Nasıl ki namaz Allah’ın emri ise Sıla-i Rahim de Allah’ın bir emridir ve bir ibadettir. Eğer akrabası ona karşılık verirse ne ala! O da kazanır, arayıp soran da. Ama ziyaretine karşılık vermezse onun kaybedeceği bir şey yok. O görevini yapmış olur, karşısındaki görevini yapmaz. Nitekim Hazreti Peygamber Efendimiz (s.a.v) : “… Gerçek sıla, kendisiyle ilgiyi kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir” Bu kolay değil, aksine çok zordur. O hiç gelmeyecek buna rağmen siz hal hatır soracak maddi yardımda da bulunacaksınız.
 
SILA-İ RAHİMİ TERK ETMEK HARAMDIR
 
Özellikle büyük şehirlerde ziyaretleşmek de zorlaşıyor. İş yorgunluğu, yol yorgunluğu derken nefsin de etkisiyle uzakta oturan akrabalarımızı ziyarete gitmektense evde oturmayı tercih ediyoruz. Böyle bir durumda Sıla-i Rahimi terk etmenin hükmü nedir?
 
Öncelikle böyle bir durumdan Allah’a sığınmak, Allah’ın emirleri ve Peygamberimizin uygulamalarını hatırlayarak beni bu gibi tembelliğe itenin şeytan olduğunu anlamak ve dolayısıyla bunun tam tersini yapmak gerekir. Belirttiğimiz gibi Sıla-i Rahim farzdır, onu terk etmek ise haramdır. Peygamber Efendimiz(s.a.v) Sıla-i Rahimi kesenin tövbe etmediği sürece cennete giremeyeceğini haber veriyor. Bir hadisi şerifte Peygamberimiz (s.a.v) “Akrabalık bağı arşı alaya tutunarak şöyle demiştir; ‘beni koruyup gözeteni Allah koruyup gözetsin. Benimle ilişkisini kesenden de Allah rahmetini kessin.” Demek ki Allah, Sıla-i Rahimi devam ettiren kimseye her yönden yardımcı olur, rahmetini verir, işlerini kolaylaştırır, rızkını bereketlendirir. Kesen kimseden ise Allah rahmetini keser. Peygamber Efendimiz (s.a.v) başka bir hadisi şeriflerinde,“Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa akrabasıyla ilişkisini kesmesin” buyuruyor. Yani bunu tersinden anlayalım demek ki akrabasıyla ilişkisini kesen çok büyük günah işliyordur.
 
NAMAZ ALLAH’A SILADIR

Hocam sıla sadece akrabaya mı yapılır? Allah’a veya Peygamber Efendimiz(s.a.v)’e sıla yapılır mı?

 
Evet, Allah’a ve peygamber (S.A.V.)e de sıla yapılır. İbadetler ve ibadetlerin en önemlilerinden namaz Allah’a bir sıladır. Bir kişi namaza durduğu zaman, mekândan münezzeh olan Allah’ı ziyaret etmiş oluyor. Peygamberimize salat ü selam göndermek, sünnetini yaşamak ve yaşatmak peygamberimize sıladır. Özellikle hasta ziyaretleri çok önemli bir sıladır. Yaşlı ve hasta olanları sık sık ziyaret ederek onlara işlerinde yardımcı olmak gerekir. Komşu ziyaretleri bir sıladır. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in çok önemli bir hadisi vardır. Buyuruyor ki: “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” Burada asıl vurgulanmak istenen komşusunu gözetmeyen Müslüman’ın olgun bir Müslüman olmadığıdır. Büyük şehirlerde komşular çok kere birbirlerinden haberdar olmuyorlar. Aynı apartmanda oturanlar birbirlerini tanımıyor, hasta mı, aç mı, tok mu bilmiyor. Bazen apartmanda birisi vefat ediyor, cenazesi evden çıkarken diğer komşuların haberi oluyor. Bu çok acı bir durum. Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Ey Müslümanlar! Birbirinize selam verin, birbirinize yemek ikramında bulununuz, akrabalarınızı dostlarınızı ziyaret ediniz, gece kalkıp nafile namaz kılınız ve selametle cennete girersiniz” buyuruyor. Bütün Müslümanları sevmek onlarla iyi ilişkiler kurmak, hoşgörülü olmak, güler yüzlü olmak, onları sevmek Müslümanlara sıladır. Allah, ‘Bütün müminler kardeştir’ buyuruyor. Resullulah; “Müminler kardeştirler o yüzden kardeş kardeşine zulmetmez, haksızlık yapmaz, düşman eline vermez” buyuruyor. Sıla tüm bunları gözetmektir. Allah Teâlâ Hucurat suresinde iki Müslüman aralarında anlaşmazlığa düşerse aralarını bulmamızı, onları barıştırmamızı emrediyor. Hatta taraflardan birinin haksızlığa devam etmesi durumunda, haksızlığa uğrayanla beraber olup saldırganlık yapan, doğru yola gelinceye kadar ona karşı koymamızı emrediyor. Bakın bu dahi bir sıladır. Yani Sıla-i Rahim Müslüman’ın hem dini hem de insanlık görevidir.

Hali vakti yerinde olan kişi, durumu iyi olmayan akrabasını ziyaret etse ona yardımcı olsa onu ayıplayacaklar gibi düşünüyor. Fakir kişi ise ben ziyarete gidersem yardım için geldiğimi düşünür endişesiyle gitmiyor. Bu yanlışı nasıl düzeltebiliriz?
Zengin kişi, fakir akrabasını ziyaret edecek, hal hatırını soracak, gerekirse maddi yardımda bulunacak bunda ayıp olacak bir şey yoktur. Aksine ziyaret etmez, yardımcı olmazsa ayıp olur. Fakir kimse de Sıla-i Rahimi yine bir şey mi isteyecek?- diyecekler diye kesmemelidir. İnsanlar yanlış mı düşünecekler düşünsünler. Peygamberimiz (S.A.V.): “Ameller niyetlere göredir.” Yani işler, hareketler ne niyetle yapılmışsa ona göre değer kazanır veya değersiz olurlar. Bize düşen Sıla-i Rahim’i yerine getirmektir, yapamıyorsak hiç değilse bir telefon açıp hal hatır sormalıyız. Bunu da yapmadığımız zaman akraba ilişkisini kesmiş oluruz ki Allah korusun haram işlemiş oluruz.

Hocam son olarak ne eklemek istersiniz?
 
Resûlüllah’a ilk defa vahiy geldiği zaman hemen evine döner. Hz. Hatice validemize durumu anlatarak “Allah beni peygamberlikle görevlendirdi, bana kim inanır?” diyerek dertleşir. Annemiz de diyor ki “Ya Muhammed, Allah Seni bu yolda yardımsız bırakmaz. Çünküsen doğrusun, doğruları da destekliyorsun, akrabanı arayıp soruyorsun.” Bu da demek oluyor ki hayatta maddi manevi başarılı olabilmenin yollarından biri de Sıla-i Rahim’i yapmaktan geçiyor. Dolayısıyla yozlaşmaya başlayan toplumumuzda dinimizin emri olan Sıla-i Rahim’e çok önem vermemiz lazım. Allah, hem dünyamızı hem de ahiretimizi daha güzel hale getirmek için cümlemize Sıla-i Rahim’i gereği gibi yapıp cenneti kazanan kullarından eylesin.
 
HER AİLE EN AZ AYDA BİR, BİR ARAYA GELMELİ
 
Sıla-i Rahim nasıl yeniden canlandırılabilir?
 
Sıla-i Rahim aslında, İslam’ın bir güzelliğidir. Müslümanlar dışında hiçbir millette böylesi güzel bir değer yoktur. Bu bizim geleneğimizde ve kültürümüzde var. Bunu da Peygamber Efendimizden (s.a.v), hadislerinden, İslam büyüklerinin uygulamalarından aldık. Maalesef şehirleşmenin, teknolojik gelişmelerin etkisiyle bir yozlaşma da olmuyor değil. Ama mümkün mertebe biz güzel adet ve geleneklerimizi yaşatmaya, Sıla-i Rahim’i devam ettirmeye çalışacağız. Çocuklarımıza öğreteceğiz, onları alıp akraba ziyaretlerine götüreceğiz. O amcasını, dayısını, halasını, teyzesini ziyaret etmeyi öğrenecek. Pedagoglar, “Çocuk evde duyduğunu değil, gördüğünü yapar” diyorlar. Akrabalar, haftada bir, iki haftada veya hiç olmazsa ayda bir kere birisinin evinde veya müsait bir yerde toplanıp bir birlerinin üzüntü ve sevinçlerini paylaşmalılar. Böylece hem Allah’ın emrini yerine getirmiş oluruz, hem de akrabalarımızın durumundan haberdar oluruz.

 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir