• DOLAR 32.472
  • EURO 34.742
  • ALTIN 2436.156
  • ...
Şehidlerimizin Ardından Şehadete Dair
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Muhammed Şakir / İnzar Dergisi
 
1- Başlarken, henüz hayatlarının baharındayken vahşice katledilen gencecik kardeşlerimizin, nazenin fidanlarımızın şehadetlerini bir kez daha tebrik ediyor, bahtiyar ailelerine rahmet, büyük hayırlar ve güzel sabırlar diliyorum. Şehidlerimize de rahmet ve mağfiret diliyorum.

Bedir savaşı sonrası Ümmü Harise binti Süraka Efendimiz (s.a.v)’e gelerek, “Ya Resulallah! Bana Harise’yi anlatmaz mısın? (Harise, Bedir savaşında kimin attığı belli olmayan bir okla yaralanıp şehid olmuştu.) Eğer Harise cennette ise sabredeyim, yok eğer başka yerde ise ağlayayım.” dedi. Efendimiz (s.a.v); “Ey Ümmü Harise! Onun yeri cennet bahçeleridir. Muhakkak ki, oğlun Firdevs cennetine gitti.” buyurdu.

Harise’nin cennette olması kederli anneye bütün bela ve musibetleri unutturuyor. Müşriklerin, zalimlerin ve İslam düşmanlarının saldırı ve baskılarına karşı onu sabırlı, dayanıklı ve metanetli hale getiriyor. Şehidlerimizin bahtiyar annelerini izlerken, acı ile yoğrulu anlam dolu sözlerini dinlerken ve sabır ile tevekkül yüklü duruşlarına bakarken Bedir şehidi Harise’nin bahtiyar annesini hatırladım. Rabbim bu annelerimize kâmil bir sabır ve büyük bir mükâfat bahşeylesin.

2- Şuna yakinen inanıyorum ki, azizlerimizin mübarek kanları Allah’ın izniyle davaya ve bu davayı temsil eden İslam cemaatine yeni bir ruh verecektir. Daveti canlandıracak, daha geniş kitlelere ulaşmasına vesile olacaktır. Bunda yadırganacak bir durum yok. Çünkü İslam davasının yayılması ve davetinin güçlenmesi büyük ruhlu insanların ortaya koydukları fedakârlıklar vesilesiyle olmaktadır. Ekseriyetle fedakârlıklar derece derecedir. Bu derecelerin en büyü mertebesi ise, hiç kuşkusuz kendini, kendi ruh u canını feda etmektir. İşte bu aziz kardeşlerimiz bu büyük fedakârlığı yapmak suretiyle İslam davasına ve onun davet ve tanıtım boyutuna yepyeni bir ruh vermişlerdir. Fakat sadece bunu yapmamışlardır, daha başka büyük hizmetler de yapmışlardır.

3- Bir İslam âlimi; “Şehadet, risalete kan veren bir ruhtur” demektedir. Bu veciz söz, 1990’ların o çatışmalı ortamında şehadeti arzulayan ve de bekleyen bir halet-i ruhiye içinde okuduğum kitap(lar)dan aklımda kalmıştır. Zamanla bu sözün etkinliğini ve isabetliliğini ayne’l-yakin olarak müşahede ettim. Risalet ağacının Kürdistan tarlasında yeşerip meyve vermesinin temelinde işte bu ruh vardır. İslam davası şehidlerimizin mübarek kanlarıyla bereketlenip yayıldı ve bugünkü haline ulaşması da yine bu fedakâr ruh vesilesiyle olmuştur. Nazenin fidanlarımızın şehadet haberini alınca ister istemez o günlere gittim ve o kahraman şehidlerimizi hatırladım. Belki hatırlayanınız vardır, bundan önceki bir iki yazımda hasbihallerde bulunmuştuk. Şehadet ruh ve kültürünün hep diri tutulması gerektiğinin altını çizmiştik. Aziz kardeşlerimizin şehadetleri bu ruhun kesinlikle diri, hem de dipdiri olduğunu sadece bize değil, bütün aleme gösterdi inşallah. İnancım o ki, kardeşlerimizin dökülen masum ve mübarek kanları risalet ağacının Kürdistan ve hatta Anadolu’daki dallarını yeniden ruhlandıracak ve Allah’ın izniyle hayatlandıracaktır.

4- Azizlerimizin ayrılışları ve ayrılış biçimleri elbette bizi üzmüş, yüreğimize adeta kor düşürmüştür. Kardeşlerini, arkadaşlarını, dostlarını, özellikle de bahtiyar ailelerini, hususen de elleri-ayakları öpülesi anne-babalarını fazlasıyla üzmüştür, ciğerlerini yakıp kavurmuş, dağlamıştır. Sadece bunları değil yerli Budistlerce katlediliş görüntülerini izleyen hemen her vicdan sahibini de üzmüş, kahretmiştir veya öyle olması gerekir. Doğrusu yerli Budistlerin bu vahşilikleri asla unutulmayacaktır.

Aziz şehitlerimizin aramızdan ayrılışları sadece muhterem aileleri için değil, hepimiz için İslam hareketi ve...
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir