• DOLAR 32.34
  • EURO 34.879
  • ALTIN 2393.529
  • ...
`REJİM DEĞİL HA(L)K GÖZETİLMELİ`
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HAKLARI GÖZETEN BİR ANAYASA

Yeni Anayasayla ilgili Hür Der Genel Başkan Yardımcısı Avukat Şaban Dalgın, ilk olarak Anayasanın başında “ulus devlet” anlayışını kutsayan, bireyi devlete kurban eden bir yaklaşımın söz konusu olduğunu ve bu yaklaşımın terk edilmesi gerektiğini söyledi. Dalgın, “Türkiye, Müslüman halkların yerleştiği bir ülkedir. Özelikle bu halkların hak ve hukukları gözetilerek sivil bir Anayasa yapılmalıdır" dedi.

İNANÇ VE DİLİN ÖNÜNDEKİ  ENGELLER KALDIRILMALIDIR

İslamî yaşam ve dilin önündeki engellerin kaldırılması için düşüncelerini sıralayan Mustazaf- Der Genel Başkanı Avukat Hüseyin Yılmaz, daha önce yeni Anayasayla ilgili bir çalışma yaptıklarını belirtti. Yeni Anayasada inanç önündeki yasakların kaldırılması gerektiğini ifade eden Yılmaz, Mustazaf-Der olarak Anayasaya eklenmesi gerekli gördükleri maddeleri sıraladı.

TBMM Genel Kurulunun 24. Dönem ikinci yasama yılı başladı. Meclisin en önemli gündem maddesi yeni Anayasa konusu oldu. Gündemde yeni Anayasayla ilgili tartışmalar devam ederken Sivil Toplum Kuruluşları, yapılacak yeni Anayasayla ilgili taleplerini gazetemize anlattı.

Hür Der Genel Başkan Yardımcısı Avukat Şaban Dalgın, Türkiye’nin Müslüman halkların yerleştiği ve kendilerine yurt olarak gördüğü bir ülke olduğunu ifade ederek, bu halkların hak ve hukukları gözetilerek sivil bir Anayasa yapılması gerektiğine işaret etti. İnancı yaşamanın ve dilin önündeki engellerin kaldırılması için taleplerini sıralayan Mustazaf -Der Genel Başkanı Avukat Hüseyin Yılmaz da, Anayasaya eklenmesi gereken maddeleri açıkladı.

HAKLARI GÖZETEN BİR ANAYASA 

Yeni Anayasayla ilgili söylenecek çok söz ve konuşulacak çok konu olduğunu belirten Hür Der Genel Başkan Yardımcısı Avukat Şaban Dalgın, ancak ilk olarak Anayasanın başında “ulus devlet” anlayışını kutsayan, bireyi devlete kurban eden bir yaklaşımın söz konusu olduğunu ve bu yaklaşımın terk edilmesi gerektiğini söyledi. Dalgın, “Türkiye, Müslüman halkların yerleştiği ve kendilerine yurt, vatan olarak gördüğü bir ülkedir. Özelikle bu halkların hak ve hukukları gözetilerek sivil bir Anayasa yapılmalıdır. Görevleri değil, hakları dile getiren bir Anayasanın yapılması lazım. Yoksa görevleri devlet de belirtebilir. Anayasada bireylerin, toplumun, değişik kesimlerin hak ve hürriyetleri, dini hürriyetleri ihlal edilmeyecek şekilde açıkça tanımlanması lazım. Ve ayrıca devletin bireye karşı sorumlukları ön plana çıkması gerekir” diye konuştu. 

HALKIN ÖZÜNE UYGUN OLMALI

Yeni Anayasada temel hak ve hürriyetlere hiçbir müdahalenin yapılamayacağının açık bir şekilde deklere edilmesi gerektiğini ifade eden Dalgın, halkın özüne uygun bir Anayasa istediklerini söyledi. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri kanunlarının Batıdaki bazı devletlerin kanunlarından taklit edilerek alındığını söyleyen Dalgın, yeni Anayasanın taklitçilikten uzak, halkın temel sorunlarına, hak ve özgürlüklerine itibar edecek, değerlerine ve hassasiyetlerine özen gösterecek bir Anayasa olmasını istediklerini ifade etti. 

ULUS DEVLET ANLAYIŞI TERK EDİLMELİDİR

Yeni Anayasa; devletin yasama, yürütme ve yargı organlarını belirtmenin dışında devlete karşı bireylerin özgürlüklerini dile getiren, ferdi koruyan bir Anayasa olması gerektiğine inandıklarını ifade eden Dalgın, yapılacak anayasanın mutlaka halkların haklarını ihtiva etmesi gerektiğini söyledi. Dalgın sözlerini şöyle sürdürdü; “Anadolu, İslami kimliği ön planda olan toplumların kendilerine yurt edindiği bir yerdir. Balkanlardan, Kafkaslardan İslami kimliği ön planda olan insanlar, Anadolu’yu İslam yurdu bilerek gelmişlerdir.  Bu açıdan ulus devlet, Anadolu’ya uygun değildir. Ulus devlet esaslı yapılacak anayasa hiçbir sorunu çözmeyecektir, ne Kürt sorununu ne de dindarların taleplerini karşılayamayacaktır. Bu açıdan mutlaka ulus devlet anlayışından vazgeçmiş bir anayasa çalışması yapılması gerekir.”

14. VE 24. MADDELER KALDIRILSIN

Mevcut Anayasadaki tuzak maddelere işaret eden Dalgın şöyle konuştu; “14. madde ve 24. Maddeler tuzak maddelerdir. Bu maddeler,  genelde ferdin hak ve özgürlüklerini kısıtlamada ileride Anayasa Mahkemesi ve diğer devlet kurumlarının kullanabilecekleri maddelerdir. Bu nedenle bu maddelerin tamamen kaldırılması gerekiyor. Eğer bir halk için çıkartılacak bir yasa bütün topluma uyuyorsa dini olup olmamasına bakılmaması lazım, 24. Maddenin son fıkrasında özelikle dini kurallara uygun yasa çıkartılamayacağı belirtiliyor. Bütün toplumun menfaati neyse, o menfaate uygun olan yasaların çıkartılmasında bir beis olmamalı. Bu bir dini kural da olabilir.”

BİR ARADA YAŞAMAYI SAĞLAMALI

Diyanet teşkilatının ne kadar Müslüman kalacağını sınırlayan maddelerin de kaldırılmasını talep eden Dalgın, askeri yargının tamamen kaldırılmasını istedi. İnkılâp kanunlarını koruyan maddelerin var olduğuna işaret eden Dalgın, bu saatten sonra şapka kanununu koruyacak anayasanın ilkel olacağına dikkat çekti. Dalgın, “Özelikle toplumun homojen olmadığı dikkate alınırsa ve bu anayasa da toplumsal mutabakat olarak düşünülüyorsa o zaman  bu çalışmanın bütün toplumların bir arada yaşamasını sağlayacak kurallar barındırması lazım.  Partiler tüzüğünün değiştirilmesi lazım, eğitim ve öğrenim hakkı Anayasal güvence altına alınırken, insanların din ve vicdan hürriyetlerine uygun eğitim ve öğretim haklarının korunması gerekir” dedi. 

Dindarları sürekli rahatsız eden ve dinlerini yaşamalarına engel olan “laiklik” tanımlamasının değiştirilmesini isteyen dalgın, yeni Anayasa için toplumun her kesimiyle görüşülmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

İNANÇ VE DİLİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILMALIDIR

İslamî yaşam ve dilin önündeki engellerin kaldırılması için düşüncelerini sıralayan Mustazaf- Der Genel Başkanı Avukat Hüseyin Yılmaz, daha önce yeni Anayasayla ilgili bir çalışma yaptıklarını belirtti. Yeni Anayasada inanç önündeki yasakların kaldırılması gerektiğini ifade eden Yılmaz, Mustazaf-Der olarak Anayasaya eklenmesi gerekli gördükleri maddeleri şöyle sıraladı:

1-Kamusal alan ve özel alan ayırımı yapılmaksızın toplumsal hayatın her alanında başörtüsü(tesettür) serbest olmalıdır. İnanç nedeniyle örtünme özgürlüğüne hiçbir nedenle sınırlama getirilmemelidir. Anayasaya; “genel ahlaka ve adaba aykırı olamamak şartıyla toplusal hayatın her alanında kılık kıyafet serbesttir. Bu hak yasalarla dahi sınırlanamaz.” şeklinde bir madde eklenmelidir.

2- Başörtüsü, Kuran eğitimi ( dini eğitim) ve anadilde eğitim özgürlüğü Anayasal güvence altına alınmalıdır. Anayasaya; “Ebeveynler yaş, zaman ve mekân sınırlaması olmaksızın çocuklarına dilediği dili öğretmekte ve dini eğitimi vermekte/aldırmakta serbesttir.” şeklinde bir madde eklenmelidir.

3-Eğitimde velilerin tercihleri dikkate alınmalı ve talepleri ön planda olmalıdır. Anayasaya; “Çocuk reşit oluncaya kadar anne babasının eğitimi ve gözetimi altındadır. Din ve dil eğitiminde ebeveynlerin tercihi ve talebi dikkate alınmalıdır.” şeklinde bir madde eklenmelidir.

4-İlköğretimde zorunlu eğitim zorunlu olmaktan çıkarılmalıdır. Veya 5+3 şeklinde kesintili uygulanmalıdır. Dini eğitimin verildiği imam hatip ortaokulları yeniden açılmalıdır. Bağımsız kurum ve kuruluşların bağımsız dini eğitim verebileceği özel okullar açabilmelerine olanak sağlanmalıdır.

5-Eğitimde karma eğitime son verilmeli, kız ve erkek okulları ayrı olmalıdır. Kızların ve erkeklerin birlikte okudukları okullarda, ebeveynlerin tercihlerine göre sınıflar düzenlenmelidir. Karma eğitim isteyen ve istemeyenler için ayrı sınıflar oluşturulmalıdır.

6-Okullarda ideolojik eğitim ve vesayeti temsil eden uygulamalar ve dersler kaldırılmalıdır. Resmi ideoloji ders kitaplarından çıkarılmalıdır. Askeri vesayeti temsil eden Milli güvenlik dersleri kaldırılmalıdır.( Dersi veren asker kişilerin bu ders bahanesiyle okullarda fişleme yaptıkları, istihbarat topladıkları ortaya çıkmıştır. )

7-Çocuklara yalan söyleten Andımız’ın okutulmasına son verilmelidir. Çocuklar arasında ırkçılık ve milliyetçilik duygularını körüklemektedir. Türk olmayan herkesi Türk varlığına kurban etme zihniyeti terk edilmelidir.

8-Anayasada değiştirilemez maddeler olmamalıdır.

9-Laiklik ilkesi Anayasadan ve yasalardan çıkarılmalıdır. Bu madde, toplumu laik olan ve olmayan diye kamplara ayıran ve toplumsal barışa zarar veren bir maddedir. Bu maddeye dayanarak laikçiler inanca müdahale etmekte, dindarlara her türlü baskıyı yapmaktadırlar.  Ya da inanca karşı kullanılmasını engelleyecek şekilde açıkça tarif edilmelidir.

10-Ulus devlet anlayışı terk edilmelidir. Anayasa’da Türklüğe vurgu yapılan maddeler değişmelidir. Etnik vurgu yapılmamalıdır. Ülkenin etnik yapısına aykırı olan bir anlayıştır. Bu yaklaşım, toplumu ayrıştıran, farklı ırklara mensup olanları yok sayan bu nedenle de huzursuzluk kaynağı olan bir yaklaşım tarzıdır.

11-Yeni Anayasada ideolojik devlet anlayışı terk edilmelidir. İdeolojik devletler çağı geride kalmıştır. Bu anlayış çağdışı bir devlet anlayışıdır; düşünsel ve fikirsel faklılıkları inkâr eden resmi ideolojiden farklı düşünenleri dışlayan ve hayat hakkı tanımayan bir anlayıştır.

12-Halkın inançları ve etnik kimlikleri Anayasal güvence altına alınmalıdır. Red ve inkâr politikası terk edilmelidir.

13-Bu ülkede farklı etnik unsurları bir arada tutacak mayanın İslam olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle devletin, halkın dini olan İslam ile barışı sağlanmalıdır.

14-Halkın talepleri ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yeni bir Anayasa yapılmalıdır.“Hiçbir yasa İslam inancına aykırı olamaz.”  maddesi Anayasaya eklenmelidir. Kur’an ve sünnete aykırı olan ve çelişen yasalar, düzenlemeler  ve uygulamalar olmamalıdır.

15-Devletin kurucu ve asli unsurları olan halkların,  hak ve adalet ölçüsünde, yönetimde temsil edilmeleri sağlanmalıdır.

16-Devleti oluşturan halkların dillerine resmiyet verilmelidir, Kürtçe ilk etapta seçmeli dil olarak okullarda verilmelidir. Süreç içinde ikinci resmi dil olabilmelidir.

17- Çok dilli ve çok hukuklu bir sistem benimsenmelidir.  İsteyen her vatandaş dilediği dili ve hukuku tercih edebilmelidir. Avrupa ülkeleri dahil bir çok ülkede bu uygulanmakta ve hiçbir sorun oluşturmamaktadır.

Doğruhaber

Bu haberler de ilginizi çekebilir