• DOLAR 32.284
  • EURO 35.005
  • ALTIN 2444.464
  • ...
`Bireysel Başvuru` Hakkı Tüm Kesimlere Uygulanmıyor
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

HABER MRK- Rehber TV’de gerçekleştirilen Rehberde Gündem programına konuk olarak katılan hukukçular, Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Hakkını değerlendirdiler.

Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Hakkında, somut delillere dayanmadan karar verilmesine ilişkin bir itiraz kararı çıktı, bunu nasıl değerlendirmek gerekir?

Av. Şaban Dalgın: Uzun yıllardan beridir hakkı gasp edilenler, bu yasadan faydalanmak için Anayasa Mahkemesine başvurdular ama Anaysa Mahkemesinin Bireysel Başvuruyu ret ediyorlar, gerekçeleri ise, bu yasanın Eylül 2012’de yürürlüğe girdiği için bu tarihteki kesinleşmiş mahkemelere bakamadıklarını belirtiyorlar. Yani kendisini, kurulma tarihten itibaren sorumlu görüyorlar. Kurulma tarihinden önce olan mahkemelere bakmamayı ön görüyorlar. Bu yasada yoktur.  İşin öneli kısmı ise Anayasa Mahkemesine tebligat ulaştıktan sonra 30 gün içerisinde başvurabilmesi şart koşulmuş. Bu da aslında insanların yani herkesin bireysel başvurunun önüne geçilmesidir. Kişi bundan dolayı buraya bu süre zarfında başvuruyu yapamadıysa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de başvuruyu yapamıyor. Dolayısıyla burada aslında bir tuzak var. Yani gariban ve kimsesizler bundan haberdar değilse, tüm başvuru yollarını kapatıyorlar.

Yapılan birçok yargı paketi aslında çokta kuşatıcı olmadı, mağduriyetler bitirilmedi, sadece popüler davalar daha çok etkileniyor bunun nedeni nedir?

Av. Abdulgani Orhan: Aslında pencereden bakıldığı zaman, Hükümet suya düşmüş, boğulmamak için yılana sarılıyor. Bakıldığı zaman, paralel örgüt diye bir mücadele süreci başlattılar bu yapılanmaya karşı. Bu yapılanma özellikle 2006-2012 yılları arasında çok ciddi operasyonlara imza attılar. Özellikle mağdur olan kesimler, aileleri ve avukatları hep bir ağızdan feryat kopardılar. Delil olmayanları delil kabule edildiği, ciddi kumpasların kuruldu. Hükümet bu yapının kendisine döndüğü andan itibaren tedbirler almaya başladı. Daha önce yargı anlamında açılan tüm dosyalar masa üstüne yatırıldı. Başta KCK Davası olmak üzere bir süzgeçten geçirildi ve birçoğu sessiz bir şekilde tahliye edildi. Şu an KCK’ dan hemen hemen hiçbir tutuklu kalmadı desek yerindedir. Bu çerçevede Balyoz, Ergenekon hepsi elden geçirilmeye başlandı.  Ama İslami kesimlere yönelik yapılan operasyonlarla alakalı maalesef hala bir şey yok. Ve mağduriyetler hala devam etmekte.

23 Eylül 2012 ‘den önce karara bağlanmış davalarla ilgili böyle bir hak söz konu değildir deniliyor, bu konuyla ilgili neler söylemek istersiniz?

Hukukçu Murat Sadak; Dijital delillerle ıslak, kuru her hangi bir imza olmaksızın bilgisayar çıktılarını bir kişi hangi suç olursa olsun Mahkûm edilemez ve edilmemesi lazım. Dijital delilleri ile mahkeme kararı verilmiş kişiler, ceza evinde olan veya ceza evinde olmayan kişilerin mevzu olan Mahkemelere bu kararı emsal göstererek yeniden yargılanma talebinde bulunmaları gerekiyor. Anayasa mahkemesi çifte standartlık yapıyor güçlülere ayrı bir şekilde, güçsüzlere ayrı bir şekilde hukuk uyguluyor. Anayasa mahkemesi popüler olan davaları çok kısa zamanda karara bağlıyor ama 10 Ekim 2012’de yapmış olduğum başvurular hala değerlendirilmemiş ama bir balyoz davasında bir iki ay içerisinde güçlü oldukları için hemen davaları bir sonuca varabiliyor.

Sizin takip ettiğiniz davalar var,  bu mağduriyetlerin giderilmesi için nerede nasıl başlamak lazım ?

Av. Abdulgani Orhan: 2000’den Bu zamana kadar yargılanması yapılmış cezası kesinleşmiş cezasını yatmış çıkmış olanlarda dahil olmak üzere, şuan cezasını çekmekte olanlar kendi mahkemelerine kendi mahkemeleri kapatıldığı için dosyaları bir başka mahkemeye devir edilmişse oraya yoksa da normal nöbetçi ağır ceza mahkemesine bir dilekçe başvurarak dosyalarının kısa özetini yazıp yeniden yargılanma talebinde bulunmaları lazım, bu taleplerini reddederlerse anayasa mahkemesine 30 gün içerisinde tebligattan itibaren direk yeniden yargılanma ve hak ihlalleri ile ilgili bir dilekçe yazıp başvuru yapmaları lazım. Benim bir müvekkilim yedi buçuk yıldır şuan tutukludur, Türkiye’de bu kadar süre içerisinde tutuklu bulanan hiç kimse yok, sadece bir kişi var, malumunuz on yılık tahliyeler yaşandı, yapılan yeni düzenleme ile beş yılın üzerinde olan tahliye süreci kanunen yapıldı, şuanda Diyarbakır D tipi ceza evinde bulunan, Cihan Yıldız isimli müvekkilim yedi buçuk yıldır tutukludur tahliye edilmiyor. KCK’ya her şey serbest Ergenekon, Balyoza kapılar açılmış ama dindar kesimlere hükümet neden korkuyor kapıları açmıyor, kanun herkese eşit bir şekilde uygulanmak zorundadır, mustazaflar hangi ülkenin evlatları, vatandaşları. Bugün bölgede İnsanlar öldürülüyor, insanlar kaçırılmaya çalışılıyor birçok farklı hukuksuzluklar yapılıyor ve bunların hepsinin üstü örtülüyor fakat bunun yanında sol düşünceye sahip veyahut batıda Türk kökenli birisi veya dindar kimliği olmayan Türk kökenli, Kürt kökenli herhangi birisine karşı zarar veyahut hak ihlali varsa kıyametler koparılıyor. Bu Ülkede dindarlar sistemle özdeşleşmemiş özelikle camia ve cemaatler maalesef bilinçli olarak sanki mağdur ediliyor, ne hükümet ne yargı ve hiç kimse maalesef bunu görmüyor.

Cezaevlerindeki mahkûmlar ve cezaları nedeniyle Türkiye’nin dışında olanlar ne yapabilirler?

Av. Şaban Dalgın: Çifte standart nedeniyle pek çözüm olacağını sanmıyoruz. Ama insanın varsa elinde yapabileceği başvuru, onu yapsın. Anayasa mahkemesinin Balyoz Davasıyla ilgili aldığı kısa karardan sonra gerekçeli karar çıktığı zaman, orada özellikle ‘adil yargılanma hakkı kapsamında kabul ettiği dijital delillerin değerlendirmesine ilişkin şikâyetler giderilmemiştir’ diyor ve bu nedenle mahkemenin bu yönde yeniden yargılama yapmasını istemiş. Bununla ilgili gerekçeli karar çıktığı zaman, bu dijital verilerle ilgili ne denilmişse ona göre mağdur olan kişi gerekçe göstererek, kendi mahkemesinin esas ve karar numarasını belirterek, kendisiyle ilgi suçun işlendiği yerin mahkemesine gönderecek. Falan özel yetkili mahkemenin veya devlet güvenlik mahkemesinin vermiş olduğu karara bakmakla yetkili mahkemeye gönderilmek üzere dilekçe gönderir. Oraya gönderdiği zaman şunu der; ‘CMK’nın 311. Maddesinin e. Bendi gereği yeni bir durum ortaya çıkmıştır. Anayasa Mahkemesi şöyle bir karar vermiştir. Benim hakkımdaki mahkûmiyet kararında dijital deliller kabul edilmiştir. Bu delillerle ilgili mahkemenin verdiği bu karar nedeniyle yargılamamın yenilenmesini istiyorum’ der. Bunu dile getirerek yeni olaylar veya yeni deliller ortaya çıktığı zaman bunlar onun mahkemesini etkileyecekse, herkes bunu kendi mahkemesine yeniden yargılama gerekçesi olarak sunabilir. Merak etmesin, büyük ihtimalle kendi mahkemesi de reddeder. Keşke mahkemeler gerçekten mazlumların, mağdurların, mustazafların mağduriyetine giderme yönünde kendilerine bunu bir dert edinebilseydiler. Fakat reddettikleri zaman da artık bu ret kararı nedeniyle kişi 30 gün içerisinde anayasa mahkemesine başvurabilir.

Toplumun tüm katmanlarını tatmin edecek ne yapılmalıdır?

Av. Abdulgani Orhan: Öncellikle siyasetin siyaset üstü davranmak zorunluluğu vardır. Bu şekilde davranmadığı için zaten sorunlar büyüyor ve tıkanmalar yaşanıyor. Siyaset üstü davrandıkları zaman gerekli kanuni düzenlemeler yapılır ve kimin için ihlal varsa, kimin için hukuksuzluk varsa bunu mağduriyeti giderilir. Burada A şahsı, B şahsı diye ayırım yapılmadan, üstünlerin hukuki gibi bir hukuk sistemi oluşturulmadan herkese eşit bir şekilde uygulanması sağlanır. Tabii bu da Türkiye’de 90’lı yıllar ve 2000 sonrası süreçte o kadar çok dosya sayısı var ki, sayıyı bile söylemekte insan zorluk çekiyor. Bu da hukuk sistemine çok ciddi tıkanmalara sebebiyet veriyor. Bunun en önemli yolu af kapısını açmaktır. Adli mahkûmlar için ayrı düzenlemeler yapılabilir. Fakat burada siyasi mahkûmlar devlet nezdinde devlete karşı suç işledikleri için direkt bunlara bir af kapısı açılarak mağduriyetlerin giderilmesi lazım. Nitekim 90, 92’den beri şuanda cezaevinde olan insanlar söz konusudur. 20 yılın üzerinde cezaevinde kalan bir insanı, sen ıslah etme amacıyla tutuyorsun, bunun bundan sonra neresini ıslah edeceksin. Bir an önce bu kapının aralanıp cezaevlerindeki en azından yatanların mağduriyetlerinin giderilmesi lazım. (İLKHA)

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir