Star Gazetesinden Fadime Özkan`a konuşan Kemal Burkay, Kürt hareketi ve PKK gerçeği ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Silahsız ve şiddet isteyemeyen Kürt hareketlerinin 12 Eylül`le birlikte PKK ile bastırıldığını ifade eden Burkay, Kürt halkının da PKK ile "terörist" ilan edilmek istendiğini söyledi
Burkay, derin devletin PKK`yı kendilerine karşı kullandığını belirterek, "PKK`nın bir Kürt sorunu yok, Kürtlerin PKK sorunu var" dedi.

Kürtlerin bugün genel olarak "terörist" gösterilmesinin serüvenini anlatan Burkay, silahsız ve şiddet isteyemeyen Kürt hareketlerinin PKK ile bastırıldığını, Kürt halkının da PKK ile "terörist" ilan edilmek istendiğini söyledi.

12 EYLÜL CUNTASININ PLANLARI
Kemal Burkay, röportajında, "Cunta 12 Eylül öncesinde şiddeti bahane edip bizi, barışçı Kürt Siyasi hareketini ezdi. Büyümemize engel oldu. "Kürt hareketi terör"dür diyebilmek için hareketi şiddete yöneltti. Meydan PKK`ya kaldı" diye konuştu.

KÜRTLERİN PKK SORUNU VAR
Derin devletin "şiddet istemeyen Kürt hareketleri"ne kaşı PKK`yı kullandığını iddia eden Burkay konuyla ilgili olarak "Biliyorsunuz PKK sahneye çıktığı 1970`den beri biz PKK ile ilgili sorunlar yaşıyoruz. Bizim hareketimiz -ki Özgürlük Yolu olarak bilinir- o tarihlerde gayet kitleselleşmişti. Yanımız sıra başka gruplar vardı. Kürdistan Demokrat Parti`nin yandaşları KUK diye nitelendirilen bir grup ve başkaları... PKK bizden sonra sahneye çıktı ve bizleri hedef gösterdi. Kürt halkının kurtuluşu amacına yönelik olduğunu iddia ediyordu. Keskin sloganlar kullanıyordu" dedi.

İLK BELEDİYELERİ SİLAHSIZ KÜRTLER KAZANMIŞTI

Doğu ve Güneydoğu`da ilk kez Kürt hareketlerini kendileriyle birlikte belediye kazandıklarını hatırlatan Burkay, derin devletin burada devreye girdiğini ve tüm Kürtleri terörist ilan etmek için böyle bir adım attı diyor ve ekliyor "Diyarbakır belediye seçimlerini kazandık biz 1977`de. Mehdi Zana bizim adayımızdı. PKK yeni yeni sahneye çıkmıştı. 78`den itibaren silahlı eylemlerle sesini duyurmaya çalışıyordu. Biz, 1978 ve 79`da Ağrı belediye seçimlerini kazandık. PKK ortaya çıktı ve bizi hedef gösterdi. Bizimle ittifak kurmak için uğraşabilirdi ama bize karşı şiddet kullandı. Arkadaşlarımız öldürüldü PKK`lı militanlar tarafından. Başka örgütlerden öldürülenler de oldu. Ama şiddeti hiçbir zaman yöntem olarak görmedik."

HEM TÜRKİYE`YE HEM KÜRTLER ZARAR GÖRDÜ
PKK ile başlayan sürecin hem Türkiye için hem Kürtle için acı bir bilanço ortaya koyduğunu belirten Kemal Burkay şöyle konuştu: "Cuntanın baskıları Kürtler ve demokrasi güçleri üzerinde çok ağırdı evet. Buna rağmen biz silahlı eylemlerin yarardan çok zarar getireceğini düşündük. Süreç de bizi doğruladı. 4 bine yakın köy boşaltıldı. Milyonlarca insanımız büyük kentlerin varoşlarına yığıldılar, çok acılar çektiler, hala çekiyorlar. Bunlar büyük şehirlerin sorunlarını da ağırlaştırdılar. Ve zamanla metropollerde Kürtlere karşı tepkiler oluştu, Türk kamuoyunda. Hâlbuki tüm bu çatışma, dökülen kan, 40-50 bin ölü -ki çoğu genç insanlar,

17 bin faili meçhul, toplumun karşılıklı olarak kirlenmesi, devletin çetelerle kirlenmesi. Eğer bizler, solcular ve Kürtler, hakları yenen toplum kesimleri, mücadelemizi daha akıllıca sürdürebilseydik bunlar yaşanmayabilirdi. Egemen güçlere bu fırsat verilmeyebilirdi"

ÖCALAN BİLE DERİN DEVLETİ İTİRAF ETTİ
Burkay, derin devletin Kürtleri silahlandırmasına en somut delil olarak Öcalan`ın açıklamalarını vererek şunları söyledi: "Öcalan yıllar sonra şunu söyledi, yazdı. Dedi ki "Biz PKK`yi kurduk, üç yıl süreyle bizim ekmeğimizi, silahımızı, paramızı devlet verdi. Karşılığında bizden istedikleri, diğer Kürt örgütlerine karşı savaşmamızdı. Üç yıl boyunca ne istedilerse yaptık. Sonra ben onların ellerinden sıyrıldım ve Suriye`ye geçtim. Ben Suriye`ye geçtikten sonra `Yahu bu adam avucumuzun içindeydi, nasıl bunu kaçırdık` dediler". Yani Öcalan, 3 yıl süreyle Türk devletini oyuna getirdiği iddiasında. Öcalan aynen bunları söyledi. Bizzat PKK yanlısı basılan gazetelerde, kitaplarda çıktı. Başkalarının Öcalan`a attığı bir iftira değil bu. Derin devletin çaktığı kıvılcım bölgeyi yaktı. Çünkü bölgede çok fazla baskı, acı vardı. Daha o zaman ben o kanıdaydım bir kıvılcım bu bozkırı tutuşturabilir, dedim. Bir bakıma kendi evimizi yakmış olduk, Kürtler ve Türkler olarak. Devlet ateşle oynadı. Biz Türk halkıyla demokratik dayanışma içinde olacağız. İzlenecek doğru yöntemler bence bunlardı."