Zulümle Abat Olunmaz!
İslami STK mensuplarına verilen 50 yıllık ceza, İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu tarafından Adıyaman`da düzenlenen ve Mustazaf-Der Genel Başkanı ile dava Avukatının katıldığı kitlesel basın açıklamasıyla kınandı.
ADIYAMAN - Kutlu Doğum etkinliği ve Kur`an-ı yakanları protesto gibi eylemlere katılmaları gerekçesiyle İslami STK mensuplarına verilen cezayı protesto amacıyla İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu tarafından düzenlenen kitlesel basın açıklaması, Mustazaf-Der Genel Başkanı Hüseyin Yılmaz ve dava avukatı Mirhan Özbekli`nin katılımı ve Kervan FM`in Canlı yayınıyla gerçekleşti.
Bu Ne İlk Ne de Son Zulüm Olacaktır
Demokrasi Parkında saat 11.50 `de yapılan basın açıklamasından önce konuşan Mustazaf-Der Genel Başkanı Av. M. Hüseyin Yılmaz, yapılan haksızlığı kınamak için toplandıklarını belirterek, "Bu ne ilk zulüm ne de son zulüm olacaktır. Camiamıza, Peygamber Sevdalıları Platformu`na yönelik, haksızlıklara baktığımızda hukuksuzluklar bu diz boyu. Verilen cezayla bu hukuksuzluklara bir yenisi daha eklendi. Daha dün İhya-Der`le ilgili hukuksuz, haksız ve mantıksız bir ceza verildi. 18 kişiye 150 yıl, bugün ise 6 kişiye 50 yıl bu büyük bir ceza, büyük bir vebaldir" ifadelerini kullandı.
Bu Cezalar Kolluk ve Yargı Kumpası İçersinde Veriliyor
Bu cezayı verenlerin hesaplarını Allah`a vereceğini dile getiren Yılmaz, "Sadece bu zulüm yargıyla ilişkili değil yargıyla sınırlı değil. Sanki danışıklı bir dövüş varmış gibi, kolluk yakalıyor yargıya teslim ediyor. Kolluk ve yargı kumpası içersinde bu cezalar veriliyor. Baktığımızda sizler de gördünüz iddianamede sıralanan suçlarla burada gördüğünüz suçlar aynıdır. Suç olabilecek hiçbir suç unsuru yoktur.
Tek bir şey var oda niyet okumadır. Niyet okumanın dışında hiçbir şey yoktur. Biz sizin niyetinizi halis görmüyoruz, peygamber diyorsunuz Allah diyorsunuz, ama biz bunların arkasında başka bir şey seziyoruz ve de başka bir şey olduğunu düşünüyoruz. Bunu sizden kabul etmiyoruz. Filistin`deki zulmü kınıyorsunuz, ama biz bu yapmış olduğunuz kınamayı kabul etmiyoruz. Peygamberi seviyorsunuz, peygamberi anıyorsunuz, ama siz yapamazsınız siz peygamberi anmayın demektir bu. Sizler Allah Peygamber dediğinizde biz başka şey anlıyoruz. Bulabiliyorlarsa başka suç bulsunlar, ama komplo kurmasınlar. Komplo dışında her türlü denetime, her türlü takibata açığız ve zaten her daim takip altındayız ve bunu görüyoruz" dedi.
Gizli Saklımız Yoktur
Gizli saklı bir şeylerinin olmadığını, yaptıkları her şeyin ortada olduğunu belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Buna rağmen bize bu zulüm yapılıyorsa ve kanunlara göre suç unsuru olabilecek bir şey bulamıyorlarsa yakamızdan düşsünler. Bu operasyon olduğunda ben Ankara`daydım ve orada yetkililerle konuştum bu konuyu, onların bana cevabı şu oldu bu bizim işimiz değil bu kolluk ve yargının işi biz yargı ve kolluğa karışamıyoruz. Ve şunu çok iyi biliyoruz ki bu olay kurtdun kuzuyu yemesi gibisidir. Kurt kuzuya zarar vermeyi kafasına koymuşsa illa bir bahane bulacak ve bir şeyler uyduracaklar. İşte bizim yaptığımız yasal legal işleri illegal suç diye gösteriyorlar.
Hükümete ve emniyet amirlerine diyoruz bizim asla yasa dışı bir faaliyetimiz yoktur. Niyet okuma yapmasınlar. Eğer yargı bu cezayı vermişse kurdu kuzuya teslim eden kolluktur polistir. İktidarda şunu demesin ki, benim bazı polislerime emniyet amirlerine gücüm yetmiyor sözüm geçmiyor, halen karanlık derin yapılar var onları tasfiye edemedim ayıklayamadım, biz böyle bir bahaneyi de kabul etmiyoruz. Bizim dışımızdaki diğer İslami STK`lar ya da gayri İslami STK`lar her türlü legal çalışmayı yapabiliyorsa ve biz de yaptığımız zaman engelleniyorsak burada bir art niyet, bir tahammülsüzlük vardır."
"Zulümle Abat Olunmaz"
"Zulümle abat olunmaz, bu başbakanımızın sözüdür. Bunu Libya`daki zalim diktatör için söylüyor. Biz de buradaki bütün yetkililere söylüyoruz. Kimse zulümle abat olmayı beklemesin. Zulümle bir yere varılmaz, zorbalıkla bir yere varılmaz." Diyen Yılmaz sözlerini şöyle sürdürdü: "Olacak bir şey varsa oturup konuşsunlar varsa bir yanlışlık tartışmaya açığız. Denetlenmeye açığız. Yasa dışı bir faaliyetimiz varsa onu önümüze koysunlar. Ama yok eğer bunu yapmayacaklarsa zulmün de kimseye faydası yoktur. Bu yüzden bu zulümden vazgeçin, haksızlıktan vazgeçin, bu ikili oyundan vazgeçin. Mustazaflara gelince, Mustazaflarla birlikte hareket edenlere gelince, ayrı bir hukuk. Ama öteki STK`lara gelince farklı bir uygulama yapılıyor. Hukukta böyle bir şey yoktur. Bu hukuk değildir. Bu Adalet değildir. Gerek yargı gerekse kolluk bu cezayı verdikleri için tekrardan düşünsünler ve bu zulümden vazgeçsinler.
Zulümle bir yere varılmaz ve zulmün sonu hüsrandır. Eğer bu zulümle bu insanları bu kitleyi sindirmeye çalışıyorlarsa bu sindirmeleri boşunadır. Boş bir uğraş boş bir çabadır. Biz toplumun ifsadı değil ıslahı için varız Bizim amacımız bu topluma hizmet etmek, Allah için hayırlı faaliyetlerimizi yürütmektir. Bu hayırlı faaliyetlerimize engel olmayın. Hizmetlerimize engel olmak için komplolar kurmayın. Ne derneklerimizi kapatırız, ne de bu mücadelemizden vazgeçeriz. Tekrar ediyorum bu boş uğraştan vazgeçin, özellikle Mustazaflara önyargılı olmaktan vazgeçin."
Haksız Uygulamalara Gereken Tepki Gösterilsin
Yılmaz`ın konuşmasının ardından yapılan açıklamada, STK`lar ve halktan bu hukuk dışı ve haksız uygulamalara gerekli tepkinin gösterilmesi, STK`lara yönelik bu baskıların kaldırılması için bütün resmi makamlar nezdinde girişimlerde bulunulması istendi.
Hükümete de çağrıda bulunulan açıklamada, "10 yıla yakın bir süredir iktidardasınız. Maddi alandaki iyileştirmeler ve düzenlemelere elbette diyecek bir şeyimiz yok; ancak Manevi alanlarda hiçbir iyileştirmenin olmadığına en büyük delil, senaryosu karanlık kimi mihraklarca yazılan ve emniyet-yargı ikilisi tarafından sahnelenen bu trajikomik, sözüm ona yargılama ve yargı sürecidir.
Hükümet Bu Hukuksuzluk Karşısında Harekete Geçsin
Bu uygulamalar karşısında etkili ve yetkili tüm organlarını harekete geçirmesi gereken hükümetin, adeta ölü sessizliğine gömülmesi demokratik standardının aslında "geriye doğru ilerlediğinin" göstergesidir. Bu karar;
- Somali`ye yardım götürme telaşındaki erdemlilerin,
- Bir lokma ekmeğe muhtaç insanlara `aş yetiştirme`` çabasındaki yardımseverlerin,
- Fakir ile zengin arasında köprü olmaya çalışan faziletlilerin,
- Esfeliliğin kol gezdiği bir zamanda eşref olmayı amaç edinen azizlerin, cezalandırılmasıdır.
Bu kararın verilmesi sürecinde aktif rol oynayan kolluk, yargı ve istihbarat güçlerine karşı adliye, mülkiye müfettişlerini harekete geçirmediğiniz ve HSYK marifetiyle bu insanlık dışı karara imza atanlar hakkında etkin ve yetkin soruşturmalar açmadığınız müddetçe, bu sürecin tüm sorumluluğunu size yükleyeceğiz. Allah şahidimiz olsun ki son nefesimize kadar sizi hem halka hem de Hakk`a şikayet etmeye devam edeceğiz. Bu arada bu zulme maruz kalan insanların ve onların gözü yaşlı anne babalarının, eş ve çocuklarının mazlumiyet beddualarına muhatap olduğunuzu ve "Mazlumun duası ile Allah arasında perde olmadığını" da sizlere hatırlamak isteriz" denildi.
Ceza verilen STK mensuplarına da seslenilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Üzülmeyin gevşemeyin. Eğer inanıyorsanız, en üstün olacak sizsiniz." (Al-i İmran,139) Bize yapılan bu maksatlı ve zalimce uygulamaları hâkimlerin hâkimi, cebbar ve kahhar olan Allah`a şikâyet ediyoruz.
"Bu İnsanlar Hangi Sokakları Savaş Alanına Çevirmişler, Kaç Askere Kaç Polise Kurşun Sıkmışlar"
Şimdi soruyoruz:
Esnaf olan Ahmet Yıldırım ve Hüseyin Demir, Öğrenci olan İsmail Alpaydin ve Kamil Demiral, İnşaat işçisi olan Ahmet Kalan ve Dernek Muhasebecisi olan Mustafa Yetiş, terör vasfı olan bu şiddet unsurlarının hangisini işlemişler? Yine bunlar hangi esnafın kepengini zorla kapatmışlar, hangi esnaftan zorla para toplamışlar, hangi sokakları savaş alanına çevirmişler, kaç askere kaç polise kurşun sıkmışlar, kaç polise tokat atmışlar? Gelin bir araştırma yapın, bu insanlardan rahatsız olan tek bir insanın dahi olmadığını göreceksiniz."
Basın Açıklamasında sık sık çekilen tekbir sesleri ve zalimler için yaşasın sloganlarıyla olaysız bir şekilde son buldu.
Emin Nazlı - İLKHA