Allah`ın adıyla

Bazı olaylar, durumlar bardağı taşıracak, sabrı zorlayacak niteliktedir.

İşte o olaylardan biri Gaziantep`te gerçekleşti.

Malumunuz olduğu üzere ülkemizde ilköğretim zorunludur. Yıllarca 'kızlar neden okula gitmiyor?` çığırtkanlığı ve 'Haydi kızlar okula' kampanyaları yapıldı. Meğerse bu çığırtkanlıkların ve kampanyaların perde arkası da varmış. O neymiş. O da: Evet, kızlarınız okula gelsin ama anne ve babalarının hatta inançlarının istediği şekilde değil, bizim istediğimiz –rejimin, resmi ideolojinin istediği- şekilde gelsinler. Aslında bizim de olmayan şuradan buradan aldığımız batıl(ı) değerlerlerle! Özenip bezenip de gelsinler. Ya da yeter ki gelsinler biz onları öz değerlerinden uzaklaştırmayı biliriz. İnançları gereği taktıkları başörtüleri varsa başlarından almayı, başörtülerini almak için ikna odalarında ikna seanslarına tabi tutmayı iyi biliriz. Siz hiç endişelenmeyin! Rejim için darbe planlarından, Ergenekon`dan, PKK`dan çok daha büyük bir tehlike olan bu kızların başörtülerini çıkarmak için ne gerekirse yaparız. Hatta evet, hatta gereğinden fazlasını bile yaparız. Nasıl mı?
İkna seansları, tecrit odalarındaki aşağılamalar, tehditler ve sürgünler yetmezse gerekirse onları savunan, onlara sahip çıkan anne ve babalarını da tehdit ederiz. Olmazsa o anne ve babaları gözaltına alırız. Yasal bir hak olan basın açıklamalarıyla o çocuklara ve anne, babalarına sahip çıkan, onlara yapılanları kınayan binlerce insanı bile tutuklarız.
Ne de olsa güç bizde. Güçlünün borusu ötünce, ezilenlerin borusunun kıymeti mi olur. Hukuk ve milleti de hiç düşünmeyiniz. 'Demokrasilerde çare tükenmezmiş' Eylem hazırlığındaki örgüt mensupları kıskıvrak yakalandı diye bir haber servis ederiz basına olur biter. İşte bunlar işin perde arkası.

Sakın bunları senaryo ve hayal ürünü zannetmeyin. Birebir gerçekleşti bunlar. Evet, gerçekten bunlar sırasıyla gerçekleşiyor. Başörtülü ilköğretim öğrencilerine yapılanları – Sayın Milli Eğitim Bakanımız hariç- bilmeyenimiz yoktur. Bir de şunlar da olmaz mı? Daha önce de birkaç baba başörtüsünden dolayı mağdur edilen çocuklarının haklarını aradıklarından gözaltına alınmışlardı. Başörtüsü için kızını okula almayıp onu mağdur eden kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmak üzere gittiği karakolda Anne Güllü Çevik savcılık talimatıyla sonunda gözaltına alındı. Şu ana kadar –hamd olsun- inançlarından, başörtüsünden dolayı mağdur edilen masum çocuklara ve çocuklarının hakkını arayan anne babalar için basın açıklamasına katılan binlerce insan tutuklanmadı. Ama basın açıklamasını yapan Diyarbakır`daki üç sivil toplum kuruluşuna da soruşturma açıldı. Temennimiz devamının gelmemesidir. Fakat bu uygulamalar kafatasçılık, bu uygulamalar despotluktur. Bir hukuk devletinin uygulamaları olamaz. İnsanlar yasal haklarından dolayı, sivil toplum kuruluşları legal çalışmalarından dolayı nasıl terörize edilebilir? Kanun, kural, insan hakları nerde? Vicdan ve insaf nerde? Bunları sormaktan bıktık, dile getirmekten dilimizde tüy bitti. Yok mu, 'yasakçı Azerbeycan`ı, Kazakistan`ın Akdobo Bölgesini' anımsatan uygulamalara yeter diyecek bu uygulamaları nihayete erdirecek?'

Ya burası neresi gerçekten?

O başörtülü kızların suçu ne, o Meryemî masumlulukları yüzlerinden okunan ve Zeynebî mazlumiyetleri duruşlarından anlaşılan kızlar neden kanunlar, kurallar çiğnenerek özellikle bazı illerde okula alınmamakta ısrar ediliyor.
Burası gerçekten, alnı secdeli Abdullah Gül`ün cumhurbaşkanı olduğu yer mi? Neresi burası? Okuduğu bir şiirden dolayı mağdur edilip haksız hukuksuz mahpus damlarına mahkûm edilen, 28 Şubattaki başörtüsü yasağından dolayı kızını başörtülü okutamadığından Amerikalarda okutan Recep Tayyip Erdoğan`ın başbakan olduğu ülke mi?

Neresi burası Allah aşkına?

Temelsiz, dayanaksız başörtüsü yasağı hala sürüyor. Allah`ın emrini bırakmaları ve kanunsuz kuralsız kompleksli valilerin; emniyet, milli eğitim ve okul müdürlerinin –rejimin- emrine girmeleri için ikna odalarına, tecrit edilmeye, hakaretlere ne zamana kadar bu insanlar maruz kalacaklar? Ne zamana kadar sürgünlerden sürgünlere bu kızları süreceksiniz. Bu uygulamalardan kastınız ne, egonuzu mu tatmin ediyorsunuz? İnancımızdan başımıza gelecek olanlara biz dünden razıyız. Yılmadan, bıkmadan, usanmadan ve korkmadan yasal mücadelemizi vermekten de bir an bile geri durmayacağız.

Acaba siz! Başörtülerinden dolayı kızlarımızın psikolojilerini altüst, geleceklerini harap etmeye çalışan yetkililer ve bu zulme seyirci kalmakla yetinenler! Bu günahın altından kalkabilecek misiniz, bu hesabı verebilecek misiniz?