Bazı adamlar bilirim…

Allah tarafından domuzlara ve maymunlara çevrilen lanetli bir kavmin, her türlü teknolojiyle, modern silahlarla ve tüm batı blokunun sınırsız desteğiyle donanmış askerlerine karşı imanın verdiği cesaretten ve şehadet aşkından başka bir şeyleri olmadığı halde, kükreyince maymun sürüsünden ibaret düşmanlarına ölüm korkuları yaşatan adamlar bilirim…

Kimse tanımaz onları belki, hatta isimleri dahi bilinmez çoğunun, ama yaptıklarıyla, cesaretleriyle, tertemiz cihatlarıyla tarihe altın harflerle yazılmayı hak eden adamlar bilirim…

Bazı adamlar bilirim…

Ellerindeki iptidai silahlarla en modern ve ölümcül silahlar taşıyan ordulara diz çöktüren, sadece kendi halkına değil, bütün insanlığa cesaret ve kahramanlığın en güzel numunelerini gösteren…

Bazı adamlar bilirim…

Ölüm kusan tankların, bomba yağdıran uçakların, ardı ardına ateşlenen füzelerin karşısına sarsılmaz bir dağ gibi dikilerek göğsünü halkına siper, kanını özgürlüğe giden yolda katık, tertemiz naaşlarını kutsal topraklarına kurban eyleyen…

Bazı adamlar bilirim…

Yılmak nedir, yorulmak nedir, mücadeleden geri durmak nedir, korku nedir, ümitsizlik nedir, mazeret nedir bilmeyen… Ellerindeki kıt imkanlarla halkına ümit aşılayan, gasp edilmiş topraklarını özgürlüğüne kavuşturmak, toprakları üzerinde kurulmuş olan terör şebekesini ortadan kaldırmak için canından, malından, ailesinin bütün fertlerinden vazgeçen adamlar bilirim…

Gücünü reklamlardan ve sırtını yasladığı batılı devletlerden alan, ama aslında şişirilmiş bir balon hükmündeki hırsız ve gasıp terör şebekesi israilin askeri gücü kendilerine hatırlatılıp korkmaları istendiğinde, 'İşte, Allah'ın ve Peygamberinin bize vaad ettiği budur. Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir" (Ahzab: 22) diyerek iman ve teslimiyetleri artan adamlar bilirim…

Bazı adamlar bilirim…

Hayatları zorluklarla, yokluklarla, acılarla, sıkıntılarla, baskılarla, işkence ve tutuklamalarla geçtiği halde gözlerindeki özgürlük ışığının hiç sönmediği adamlar bilirim… O adamlar ki sadece silahlarıyla değil, kelimeleriyle de savaşırlar ve her bir kelimeleri, düşmanın kalp damarlarını çatlatacak kadar etkilidir.

Zaferi, sadece düşmanını doğduğu güne lanet ettirdiğinde değil, düşmana son kurşunu sıkıp da şehitler kervanına katıldığında gören bazı adamlar bilirim… O adamlar için asıl amaç toprak kazanmak değil, insanlığa insanlığı öğretmek, ölürken bile İslam'ın yüce mesajını iletmektir aslolan… İşte o adamlar, sadece doğduğu toprakların ya da içinden çıktığı halkların değil, tüm mazlum halkların gözbebeklerine özgürlüğü, mücadeleyi, teslim olmamayı, direnmeyi yerleştirir, adam gibi adam olmayı öğretirler insanlığa…

Bazı adamlar bilirim…

Her biri birer efsane, her biri birer kahraman, her biri aslanlardan birer aslan olan… Eli öpülesi anaların doğurduğu, şehadet için yetiştirilen, halkının namusu, şerefi, izzeti için mücadele etmeleri öğretilen, Allah'ın mübarek kıldığı toprakları kurtarmak için adanmış adamlar bilirim… Her biri Yüce Allah'ın, 'Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki Allah'a verdikleri söze sadık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir' (Ahzab: 23) diye övdüğü kimselerdir onlar...

Bazı adamlar bilirim…

İsimleri Şeyh Ahmet Yasin, Abdulaziz Rantisi, Yahya Ayyaş, Salih Aruri, İsmail Heniyye, Yahya Sinvar, Muhammed Dayf olan… Onlar ki bu çağı varlıklarıyla onurlandıranlardır, bu çağa şeref katanlardır, bu çağa liderliğin bütün vasıflarını öğretenlerdir…

Gün gelir de bizden sonrakiler hangi çağda yaşadığımızı sorarlarsa, iftiharla 7 Ekim Aksa Tufanı'nın estiği günlerde, Gazzeli çocukların dünyaya sabrı öğrettiği, Gazzeli kadınların direniş destanı yazdığı, İsmail Heniyyelerin, Muhammed Dayfların, Yahya Sinvarların ve direnişi sırtlayan her bir mücahidin terörist israilin yıkılışına giden süreci başlattığı bir zamanda yaşadığımızı söyleyin onlara…