Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından tertip edilen ve bu yıl "İslami Kimliğimiz Üzerine Kurgulanan İdeolojik Girişimler" temasıyla, Kürdistan Bölgesi başta olmak üzere, dünyanın farklı coğrafyalarından alim ve akademisyenlerin katılımıyla düzenlenen 10'uncu Alimler Buluşması dün gerçekleştirilen 3. Oturumunun ardından yayınlanan sonuç bildirgesiyle sona erdi.

Prof. Dr. Nurullah Kurt moderatörlüğünde düzenlenen 3’üncü oturumda; Dr. Ali Kirati “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin İslami esaslar ve Kürt sosyolojisi düzleminde değerlendirilmesi”, Araştırmacı-Yazar Özkan Yaman “Tarihi kökeni ve İslam’daki değeriyle ailenin toplumumuzdaki yeri ve günümüzde karşı karşıya olduğu tehditler (Aile ve Namus kavramı üzerinden yıpratma ve yıkma çabaları), Dr. Mazin Şeyhani “İnternet ve sosyal medyanın bilinçsiz kullanımından kaynaklı aile ve gençlerde oluşan tahribatlar ve alınması gereken tedbirler” ve Yahya Öger “Uyuşturucu ve madde bağımlılığıyla mücadele yetersizliği ve doğurduğu tahribatlar" başlıklı sunumlarını gerçekleştirdi.

Buluşmanın ikinci gününde HAMAS yetkilisi Sami Ebu Zuhri de bir konuşma gerçekleştirdi.

Ebu Zuhri, Gazze’de verilen direnişe ve bu direnişteki mücahitleri yetiştiren şahsiyetlere dikkat çekti.

Kendisinin de hala 17 yaşlarındayken İslami harekete katıldığını hatırlatan Ebu Zuhri, “Bu hareketi ortaya çıkaran Şeyh Ahmed Yasin gibi şahsiyetlerdir. Bu hareket, bu halkı ortaya çıkaran bir harekettir. Kur'an-ı Kerimler ile Allah'ın evlerinde böyle bir hareket ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu halkın azminin kırılması mümkün değildir.” dedi.

“Dünyayı şaşırtan bu direniş, Allah'ın yardımı ve inayetiyle bu şahsiyetlerin bir ürünüdür”

“Dünyayı şaşırtan bu direniş, Allah'ın yardımı ve inayetiyle bu şahsiyetlerin bir ürünüdür.” diyerek Şeyh Ahmet Yasin başta olmak üzere Filistinli direniş önderlerine dikkat çeken Zuhri, ‘Gazze 2 seneden beridir nasıl sabredebiliyor, nasıl direniş gösteriyor? Ama bu bize garip gelmiyor. Gazze şehri, Allah'ın evlerinde ortaya çıkarılmış bir halktır. HAMAS’ın liderleri bu halkın ortasından ortaya çıkmıştır.” ifadesini kullandı.

Gazze’nin değişmediğini ve dünyayı değiştirdiğinin altını çizen Ebu Zuhri, “Gazze değişmiyor ama dünyayı değiştiriyor. Filistin davası şu an dünyayı değiştiriyor. Filistin davası değişmedi ama dünyayı değiştiriyor şu an. Bizler kesin olarak şunu biliyoruz, ödemiş olduğumuz bu bedeller basit bedeller değil. Ve ileride de bedeller ödeyeceğiz. Gayretlerimizi Gazze’nin, Filistin’in, Kudüs’ün özgürlüğüne kavuşması için projelerimizi devam ettirmek zorundayız.” diye konuştu.

10. Alimler Buluşması Sonuç Bildirgesi: Aile ve İslami Değerler Korunmalı

11-12 Ekim 2025 tarihlerinde Diyarbakır’da düzenlenen ve farklı ülke ile şehirlerden İslam alimlerinin katıldığı 10. Alimler Buluşması’nın sonunda yayımlanan 17 maddelik sonuç bildirgesiyle, İslam dünyasına dönük önemli uyarılar ve çağrılar yapıldı. Bildirgede, İslam ümmetinin hem ahlaki hem de fikri olarak kuşatma altında olduğu vurgulandı. Alimlerin önderliğinde yeni neslin dini kimliğine sahip çıkması halinde ümmetin yeniden dirileceği mesajı verildi.

Alimlerin Rolü ve Sorumluluğu

Sonuç bildirgesinde Alimlerin sadece dini tebliğ değil; ümmeti inanç sapmalarına ve ahlaki yozlaşmaya karşı koruma gibi görevleri de olduğu vurgulandı.

Kudüs ve Mescid-i Aksa

Gazze zaferiyle birlikte işgal altındaki Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın kurtuluşu için gerçekleştirilen Aksa Tufanı’nın cihad farizası olduğu ve Müslümanların yanında durmasının inanç gereği olduğu belirtildi.

Kürt Kimliği ve İslam

Bildirgede ayrıca Kürt halkının İslam’la şekillenen ahlaki ve kültürel kimliği övülürken, bu kimliğe karşı modern ideolojilerle yürütülen saldırılara dikkat çekildi.

Aile Değerleri ve Tehditler

Zina ve sapkın faaliyetlerin serbest bırakılmasının toplumu tehdit ettiği ifade edilerek bu durumun derhal yasaklanması gerektiği belirtildi. Aile yapısını zedeleyen medya içeriklerine karşı kültürel politikalar oluşturulması çağrısı yapıldı.

Sekülerleşme ve Kimlik Krizi

Sekülerleşmenin kültürel bir proje olduğuna işaret edilerek, gençlerin yabancı yaşam tarzlarına karşı savunmasız kaldığı belirtildi.

Medrese ve Eğitim Kurumlarının Güçlendirilmesi

Dinsiz kimlik inşasına karşı İslami eğitim kurumlarının güçlendirilmesi ve ailelerin çocuklarının eğitim süreçlerine daha fazla dahil olması gerektiği vurgulandı.

Yeni Nesle Ulaşacak Medya Dili

Bildiride ayrıca gençlere hitap eden, onların diliyle konuşan İslami medya platformlarının kurulması gerektiği, geleneksel tarzların yeterli olmadığı ifade edildi.

10’UNCU ALİMLER BULUŞMASI SONUÇ BİLDİRGESİ’NİN TAM METNİ

1- Alimler peygamberlerin varisleridir. Bu veraset, tebliğ ve irşad dışında, inancı sapmalardan, ahlakı yozlaşmadan muhafaza etmek ve ümmeti dini ve dünyevi maslahatına yönlendirmek gibi sorumlulukları da kapsar.

2- Kur’an’ın mübarek olarak nitelendirdiği ve ümmetin kutsallarından olan Mescid-i Aksa ve Kudüs, Kur’an’da lanetlenmiş topluluğun işgali altındadır. Aksa Tufanı ise bu işgale son vermek için cihad farizasını yerine getirdiğinden yanında durmayı inancımızın bir gereği addediyoruz.

3- Kürt halkı İslam’ı benimsedikten sonra fert ve toplum olarak insani kimliğini ve kişiliğini, İslam’ın yüce öğretileri doğrultusunda şekillendirmiştir. Bunun sonucu olarak dini bağlılık, vefa, utanma duygusu, İslami ilimlere sevgi ve toplumsal dayanışma, İslami kişiliğinin temel özellikleri haline gelmiştir.

4- Müslüman halklarda İslami kimlik, kavmi kimliğin ve her türlü aidiyetin üzerinde olmalıdır. İnancımız, “İslam Kardeşliğini” tüm kavimler için kucaklayıcı bir şemsiye olarak öne çıkarmıştır.

5- İslam’a alternatif olarak sunulan ideolojiler, Kürtlerin İslam ile şekillenen geleneksel aile değerlerine karşı amansız bir savaş yürütmüş, Müslüman Kürt halkı neye uğradığını şaşırmıştır. Dünyanın en ahlaksız yaşam tarzı bu yapılanmalar aracılığıyla Kürtlere dayatılmaya çalışılmıştır.

6- İslam’da aile, insanın huzur ve güven kaynağı, toplumun ise en sağlam temeli olarak kabul edilmektedir. Aile kurumunun korunması ve güçlendirilmesi ise ancak İslam’ın öngördüğü ahlaki ilkeler ve sosyal düzenlemeler ışığında mümkündür.

7- Aile içi iletişimin zayıflaması, değerler sisteminin erozyona uğraması, aşırı bireyselleşme, tüketim kültürünün dayatılması, medya ve dijital kültürün yıkıcı etkileri aile yapımızı tehdit eden başlıca unsurlar olarak öne çıkmaktadır.

8- Tarihin ilk dönemlerinden beri en eski toplumsal yasak ve kebâir günahlardan olan “zina” ve eşcinsel birliktelikler son zamanlarda ülkemizde serbest bırakılmış olsa da aile kurumuna zarar veren bu serbestlikten bir an önce vazgeçilmeli ve tekrar yasaklanmalıdır.

9- Aile değerlerini zedeleyen yayınlara karşı kültürel politikalar geliştirilmelidir. Bu noktada, medyaya büyük sorumluluk düşmektedir.

10- Halkın beğenisine ve ilgisine sunulan yayınların, hızlı bir şekilde yaşanan kültürel ve ahlaki değerlerdeki değişim ve dönüşümlerin toplumun İslami değerleri ve ahlaki beklentileriyle örtüşmelidir. Değerlerimizin korunması için bu konu son derece önem arz etmektedir.

11- Geleneksel dini söylem, gençlere yönelik modern çağın getirdiği zorlukların üstesinden gelmek için yeterli değildir. Diyalog ve açılıma dayalı yeni bir yaklaşım, uygun bir dil ve yöntem geliştirilmesi gereklidir.

12- Sekülerleşmenin sadece entelektüel bir tercih değil, aynı zamanda dini aidiyeti zayıflatmak ve gençleri yabancı yaşam tarzlarına ve değerlere sürüklemek için kullanılan siyasi ve kültürel bir proje olduğu bilinci sistematik olarak işlenmelidir.

13- Beşerî ideolojilerin dayattığı “dinsiz kimlik inşası”na karşı medrese, ilim ve kültür kurumları güçlendirilmeli, ümmetin ortak değerleri yeniden ve güçlü bir şekilde gündeme taşınmalıdır.

14- Çocukların eğitim sürecinin takibi büyük önem arz etmektedir. Ebeveynler, ideolojik ve kültürel saldırıların tehlikeleri konusunda bilinçlendirilmelidirler.

15- Müslümanlar medyayı yalnızca vaaz ve konferanslarda değil, gençlerin dünyasına kendi dilleriyle hitap eden medya platformları kurmalı ve buradan onlara yüksek ahlaki değerler sunmalıdırlar

16- Ahlaki ve dini bilinci güçlendirmek amacıyla okullar, üniversiteler ve kültür merkezleri ile ulema ortak çalışmalar yürütmelidir.

17- Âlimler sorumluluklarını yerine getirdikleri; gençler de İslami kimliklerine bağlı kaldıkları sürece, ümmet kendini yenileme ve evlatlarını koruma gücüne sahiptir.

Screenshot 1-221

Muhabir: HAMZA DURMAZ