• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Dünya siyasetinde her zaman olduğu gibi ortalık çok karışık.

Yaşananlara bakıldığında ilk etapta her şeyin karmakarışık olduğu bir olaylar zinciri

görülüyor.

Analitik olarak bakıldığında ise olayın hiç de öyle olmadığı rahatlıkla görülebilir.

Mesela ünlü spekülatör George Soros hakkında konuşulanlar;

Soros ve bağlı olduğu küresel güçlerin kurduğu “Türk Demokrasi Projesi” isimli yapı, ABD üzerinden direkt olarak Türkiye’deki mevcut iktidarı hedef alıyor.

Ancak Soros ve şerikleri sadece Türkiye’yi hedef almıyorlar.

Hedeflerinde Macaristan Başbakanı Orban’dan, Polonya’ya, Belarus’tan Rusya’ya oradan Çin’e kadar geniş bir coğrafya var.

Tabii haliyle bu ülkelerde de Soros ve vakıflarına karşı bir itiraz ve sorgulama süreci de yaşanıyor.

Oysa Türkiye’deki belli bir kesim sanki sadece Türkiye’de Soros karşıtlığı varmış gibi ekranlara Sayın Erdoğan’ın onunla ilgili söylemlerini getiriyor.

Konu bu şekilde anlatılınca da Soros ve Patronlarıyla ilgili gerçekler de gizemini korumaya devam ediyor.

Çarpıtılan olaylardan biri de; ABD’nin Yunanistan’a yaptığı askeri yığınakla ilgili.

ABD, bunun gerekçesi olarak NATO’nun Rusya’ya karşı konumlanmasını gösterse de Yunanistan şimdiden olası bir Türkiye savaşı için hazırlık yaptığını gizlemiyor.

Yakın dönemde Türkiye ile Doğu Akdeniz ve Ege Adaları konusunda savaşa tutuşacağını tahmin eden Yunanistan, bir yandan askeri harcamalarını artırıyor diğer yandan “Türkiye bize saldırırsa nükleer güç olan Fransa bize yardım edeceğini taahhüt ediyor!” şeklinde açıklamalar yaparak Türkiye’ye gözdağı veriyor.

Yunanistan, Türkiye’ye gözdağı verirken bir yandan da Dedeağaç gibi sınır mevkilerinde ABD üsleri kurulmasına olanak sağlıyor. Yani Yunanistan adeta bir ‘ABD Üssü’ne dönüştürülüyor.

Bu da yetmiyor, Çin’in Atina’nın satışa ve kiraya çıkardığı limanları 50 yıllığına kullanmasının önünü açarak ‘Geleceğin süper gücünü’ de arkasına aldığı imajını veriyor.

Kısacası hem Yunanistan hem Türkiye büyük kapışma için ciddi hazırlık yapıyor.

Trakya’da bunlar yaşanırken Kuzey Suriye’ye gözünü diken Türkiye, bir kez daha ABD’nin engellemesiyle karşılaşıyor.

SDG (PKK/YPG) başındaki Mazlum Kobani’nin görevden alındığı söylenirken Türkiye, yeni bir sınır dışı operasyon için hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyor.

Ancak bu bölgeye büyük yatırımlar yapan ABD, SDG’nin Türkiye önünde ezilmemesi adına hemen bir heyet gönderiyor.

Heyette yer alan ekip, yaptığı açıklamalarda her zamanki gibi “Toplantının çok verimli geçtiğini” belirtiyor.

Oysa bu görüntülerin Türkiye’yi durdurmayacağı aşikar.

Bunu iyi bilen PKK/YPG, hem ABD ile hem Rusya ile aynı çuvala girmekten çekinmeyerek “Emre amade” olduğunu ifade edip bir yandan da Rus aklına uyup Baas Reijmine gülücükler atmaya başlıyor.

PKK/YPG’yi hamisiz bırakmamak için rejimle işbirliğine zorlayan Mc Gurk ve Rus Dış İşleri bakan Yardımcısı Sergey Verşinin birkaç gün sonra Cenevre’de buluşarak Suriye’yi konuşacaklar.

Bu iki ismin Türkiye operasyonlarına karşı oldukları dikkate alındığında görüşmeden çıkacak sonucu tahmin etmek zor değil.

ABD-Yunanistan ve Suriye üçgeninde bu gelişmeler yaşanırken bir yandan da BAE-Türkiye arasında sıcak gelişmeler ivme kazanıyor.

BAE Prensi Zayed’in gerçekleşecek Türkiye ziyaretiyle Sedat Peker meselesinin nereye varacağı merak ediliyor.

Gündemi iyi takip eden Sedat Peker, Jet Ski ile poz verirken aslında kara kara yeni bir sığınak aradığı söylentisi var.

BAE’nin bu hamlesiyle Körfez’de yeni dengelerin oluşacağı anlaşılıyor.

Uzun yıllardır Türkiye aleyhtarı çalışmaların odağı haline gelen BAE’nin bu fitneden vazgeçip vazgeçmeyeceği de ayrı bir merak konusu.

BAE’nin iş tuttuğu ortaklarına (Siyonistler, İngilizler ve ABD’ye) bakıldığında bu fitneden vazgeçmeyeceği söylenebilir.