• DOLAR 32.344
  • EURO 35.113
  • ALTIN 2241.691
  • ...

Gençlik, hayatın baharı gibi görülür. İnsanlığın dinamizmi, enerjisi, yapabilirliği, hayalleri ve yarınlara dair umutları hep gençlik ve gençler etrafında konuşulur. Küçüklerin bir an önce ulaşmak, ihtiyarların da "keşke"lerle geri dönmek istedikleri süreç gençliktir. Haktan veya batıldan yana bütün fikirlerin ve tüm idarecilerin yanında görmek ve gücünden istifade etmek istediği en çok gençlerdir. Yaşamın hazinesi olan gençlere ve gençlik dönemine dair söylenebilecek, yazılabilecek ve yapılabilecek o kadar çok şey var ki tüm mesai bunun için harcansa dahi az gelir.

Bu yazı dizisinin yazılma vesilesi, içinde bulunduğumuz hafta içinde yapılan iki etkinliktir. Etkinliklerden biri Hür Gençlik tarafından organize edilen ve birçok ilde yapılan/yapılacak olan ‘Gençlik Şöleni’dir. Diğeri de Erzurum’da hafta sonu TGSP tarafından 8.’si gerçekleştirilen ‘Anadolu Buluşmaları’ydı.

Gençliğin maddi ve manevi yönden birçok erozyona maruz kaldığı, ahlaki olarak alabildiğine aşındığı ve aşındırıldığı bir zaman diliminde gençliği ihya ve inşaa çalışmaları önemli ve kıymetlidir. Bu çalışmalarından ötürü iki yapıyı da yürekten tebrik ediyorum. İki yapı da ‘Zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda elif gibi dimdik bir gençlik’ yetiştirme arzusunda ve telaşındadır.

Hafta sonu TGSP’nin buluşmasında katılımcı olarak bulundum. Türkiye Gençlik STK’ları Platformu olarak bildiğimiz TGSP toplum yararına olduğu kabul edilen ve aralarında ÖNDER, İlim Yayma, Ensar, TÜGVA ve Semerkant gibi 20’den fazla vakıf, camia veya derneğin temsilcisinin bulunduğu bir çatı kuruluştur. Bilal Erdoğan’ın da aktif olarak içinde bulunduğu bu yapı, Anadolu İrfanı’nı esas alarak ‘Gençlere dair sözüm ve projem var.’ ilkesiyle hareket ediyor. Elazığ, Tunceli, Ardahan, Bingöl, Kars, Erzurum ve Erzincan’dan 300’e yakın katılımcının bulunduğu bu buluşmada TGSP yönetim kurulundan ziyade farklı illerden gelen katılımcılar konuştu. Bu konuşma ve paylaşımlardan gençler ve gençlik adına bilgi ve tecrübelerden payımıza çok şey düştü. Söz alıp konuşan, öneri sunan veya probleme işaret eden konuşmacıların kim olduklarına yer vermeden payımıza düşenleri anekdotlar şeklinde paylaşmaya çalışacağız inşallah.

  • İnsani ve İslami manada sahada var olan her yapı, birbirini yakından tanımaya çalışmalı ve bu bağlamda destekleyici ve tamamlayıcı çalışmalar yapmalıdır.
  • Gelinen nokta itibariyle devletin STK toplantılarına katılım sağlaması önemli bir adımdır. Dernekleşme faaliyetleri kısmen eski bürokratik engellerden kurtuldu. Devletin ilgili STK’lara gitmesinden ziyade ilgili STK’ların devlete gitmesi lazımdır. STK’lar devlete gittiği zaman kendi kırmızıçizgilerini ihmal ve kurban etmeden gidebilmeli ve yasalardan meşru, gerekli ve yeterli bir bağlamda yararlanmalıdır. Gençlik çalışmaları bağlamında ilgili kişileri harekete geçirmek, gençleri teşvik etmek ve onlara alan açmak önemlidir…
  • Z kuşağı kavramı, yanlış bir kavramdır. Bu kavramla, gençler sınırlanmakta, istenilen zevkperest kalıba sokulmaya çalışılmakta ve gençlerin kendileri olmalarına fırsat verilmemektedir. Gençlik çalışmalarında gencin kendi değerleri ve tarihiyle buluşabileceği mekânlara ziyaretler, kitap kahve programları ve ilgili STK’larda yetişmiş ve iyi eğitilmiş gençlerin yönlendirilmesi ve onlardan istifade edilebilmesi lazımdır.
  • Kamu kurum ve kuruluşları ‘Dindar nesil söylemi ve teşvikine’ rağmen birçok yönde İslami STK’lara karşı mesafeli durmakta, işi yokuşa sürmekte veya engel çıkarmaktadır. Tedirginlik, endişe ve art niyet içeren bu tutum bırakılmalıdır… (Devam edecek)