• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Resul-i Zişan Efendimize, al ve ashabına selat ve selam olsun...

Doğada var olan asıl ile furu` arasında dengeyi yakalayamamak, birini bir diğerinin yerine ikame etmek çözülemeyen birçok sorunun gözden kaçan nedenlerindendir.

Aslı, furu`un yerine koyduğunuzda haksız bir tazyif söz konusu olmakla beraber furu` aslın yerini işgal edince hak edilmeyen bir tazim ortaya çıkıyor. Her ikisi de eşyanın tabiatına aykırıdır. Ve ne zaman ki eşyanın tabiatına aykırı vakalar husule gelmişse insanlık, rotasında sapmalar yaşamıştır.

Her Furu`un tespiti aslını yanına koyunca ortaya çıkar. Dünyayı asıl yapanlar ahireti ihmal edenlerdir. Çünkü dünya ahiretin yanında furu`dur. Ahireti muhabbetin yanına koyunca bu kez ahiret furu` muhabbet asıl olur. Zira Müminin yaşantısı ahirete mutaallık zevkler için değildir. Mümin Allah`ın zatının kendisini kasteder. Ve bu kasıt muhabbet ile müşahhas olur. O halde Allah`ın zatının yanında her şey furu`dur. Asıl olan tek şey O`dur...

Bu pasajı mukaddime yapıp gelişme bölümünde meram-ı asliyeye rucu edersek…

İnsanoğlunun icadı olan her şeyde asıl ve furu` denklemi söz konusudur. Siz, hiç hamur yoğuran bir anne gördünüz mü? Ev halkının sayısınca kaç tas un koyacağını bilir. Koyduğu un ölçüsünce ne kadar su ekleyeceğini de bilir. Una yeterince su ekleyerek yapacağı ekmeğin hamurunda kıvamı yakalar. Ekmeğin ana malzemesi un ve sudur. Un ve su arasında asıl ve furu` ne kadar önemlidir? Yer değiştirseler ne olur? Kıyamet mi kopar?

Ekmek yaparken asıl olan undur. Su bu noktada unun yanında furu` kalır. Bundandır ki una su katılarak hamur yoğrulur. Suyun kaç ölçek olacağı kaç ölçek un kattığımıza göreceli kalır. Bu ekmek yapmanın yoludur, yordamıdır. Suyu tekneye koyup un eklemek eşyanın tabiatına aykırı tutum takınmak, zora koşmaktır. Yani suya göre un katılmaz, un asıl yapılıp una göre su katılır.

Ölçülerin yakalanması buna (yani asıl furu` ilişkisine) tabidir. Ya değilse ne kadar samimi olunursa olunsun asıl ile furu` tespiti yerinde yapılmadıkça ölçüler yakalanamaz. Yakalanmayan ölçülerle yapılan işler hedefinde oluşmaz ve o işlerin yürütücülerini ölçüsüzleştirir.

Bu işin bir de davasal boyutu vardır. Bir davaya intisap etmiş fertlere gerektir ki, davalarının asıl ve furu` dengesini içselleştirsin. Böyle yaparsa davasına fayda vereceği gibi davasından da faydalanacaktır. Davamızın asılları nelerdir ve o asıllara sarılırsak hevasına göre yaşayanlar olmaktan kurtuluruz. Davanın aslı hicret olunca o fertler bir muhacirler topluluğuna dönüşür. Cihad davanın aslı olunca o fertler bir mücahid güruhu ve potansiyel şehid adayları olur. Zira fertler davalarıyla bir bütünlük oluşturabilmişlerdir. İşte bu bütünlük bileği bükülmezliği, sırtı yere gelmezliği intac eder.

Ha keza, asılların ve furu`ların aynileştirilmediği ortamlarda bölünmüşlük, parçalanmışlık kaçınılmazdır. Ümmetin hal-i vaziyetine en büyük sebeplerden biri budur dersek inşaallah yanılmış olmayız. Ümmetin birer parçası olan kavimler veya mezhepler veya meşrepler tek bir asıldan ayrılarak kendi furu`larını asıl haline soktular. Sonra da kendi asıllarını öncelediler. Bu ayrılık, gayriliği doğurdu.

Asıl ile furu` hususunda durum tespiti nasıl yapılır?

Benim kendi iç dünyamda ‘Gözleme dayanan bilgi` diye isimlendirdiğim ve enfusi dürtüler ilim ve ahlak ile yönlendirilince ve insan biraz da vicdanını dinleyince her bişeyde asıl ile furu` kendini gösteriyor. Her bişey diyorum zira sabit asıllar istisna, bir yerde asıl olan başka bir yerde furu` kalabiliyor. Yine bir değerin yanında furu` olan daha önceliksiz bir değerin yanında asıl halini alabiliyor. Bu değişkenlik İslami bir refleksle pekâlâ yakalanabilmektedir.

Şunu da ilaveten söyleyelim: Kişinin tercih ettikleri asıllar kendi aslını gösterir. Aslı namert olan, aslında deni olan, aslı çirkef olanın kendine asıl yaptığı şeylere bakın tiksinirsiniz. Yine aslı ulvi olanlara bakın şerefli değerleri kendilerine asıl yaptıklarını göreceksiniz.

WESSELAM