• DOLAR 34.427
  • EURO 36.385
  • ALTIN 2837.8
  • ...
SON DAKİKA

Ümmeti için rahmet ve bereket olan Hz. Peygambere Selat ve Selam olsun…

İnzar Dergisi yazarlarından Nurullah GÜLSEVER Hocanın okuyuculara yönelik tatlı bir sitemle ele aldığı eski bir yazısını kaçırmış mıydınız, bilmiyorum. Ben bu hafta o kadar naif olmasa da okuyucuları yazmak istiyorum. Her hafta okuyuculara başkalarını yazıyoruz da bu hafta okuyuculara okuyucuları yazalım.

Yazılarımız bizim eserlerimiz olduğundan tıpkı bizler gibi eksiklikler, hatalar, sürçmelerle doludur. Bunu tevazu yapmak için söylemiyoruz. Biz kuluz, biz abdiz, biz fakir, biz aciziz. Bizi tanıyanlar en nefret ettiğimiz şeyin yapmacıklık olduğunu da bilirler. Biz zamiri, ben zamirinden nükte değil, onu da söyleyelim. Biz derken BİZ-i kastediyorum. Bu gazetede, bu dergide kahrolası şöhretten uzak kalmaya çalışarak yazan kalemleri belirtiyorum…

Ben isterdim ki, kardeşlerimiz her yazımızı düzeltmek için gayret göstersinler. Düzelttikleri yerde de somut örneklerle bunu yapsınlar. Allah biliyor, bir yazı üzerine “Hocam çok güzel yazmışsınız, harikasınız, bir tanesiniz…” yorumlarından ziyade yazılarımızdaki hata ve eksiklikleri –ama bizi rencide etmeden- nazara vermeniz bizim daha faydamızadır. Yazılarımızın keyfiyeti artsın istiyorsanız yazdıklarımızı bize okutmanız gerekecek. Bizimle –ki iletişim kanalları açık- yazılarımızdaki kusurları mütalaa etmeniz halinde biz kalemlerimizi daha tezyin edeceğiz inşaallah.

Bizi, siz okuyucular düzeltmezseniz başkalarının insafına bırakmış olursunuz. Ben, her zaman söylüyorum bu gazete ve emsali hizmet kurumları sizin kendi malınızdır. İnsan, kendi malına kayıtsız kalır mı? Bir kusur, bir eksiklik gördünüz mü hemen bir şekilde ama alakalı yere ulaşıp rahatsızlığınızı dile getirin. Biliyorsunuzdur, bizler gazetecilik, yazarlık yapmak için bu mevkide değiliz. Hizmet dairesi içinde bu nasibimize düşmüş düşe kalka yapmaya çalışıyoruz. Hiç gazeteciyim, yazarım iddiasında bulunmadık. Biz hep zelil halimizle İslama hizmet izzetine kilitlendik. Dolayısıyla bizi eksik halimizle bırakırsanız eksikliğimizin şahsımızda davamıza atfedilmesinden korkarız.

Bazı konularda şifahen veya değişik vesilelerle eleştiriler alıyoruz. Bu eleştirilerden ben sadece yazım veya anlatım düzeltmeleri yoluyla istifade etmiyorum. Yaptığımızın işin yansımasını da bu şekilde check up etmiş oluyoruz. Çünkü bir insanın yaptıklarının, ettiklerinin yansımasından gafil olması onu robotlaştırır ve tek düze, gelişim göstermeyen bir çalışma anlayışına iter.

Allah Resulü (sav) müminleri birbirini temizleyen iki ele benzetmiştir. Bu müminlerin ihtar, ikaz, sabır, tahammül, hikmet… ile birbirlerini arındırmalarından teşbih olsa gerek.. Yazarlar olarak bizler tek bir eliz ve elimize sabunu aldık musluğu açtık, su akıyor. Diğer ele ihtiyacımız var ki, biz yazarken onları, onlar da okurken bizi arındırsın. Tıpkı iki el gibi suyun altında eller birbirini ovuştursun.

Eksikliklerimizi dile getirecek kardeşlerimizden ricamız gördükleri eksikliklerimizi soyut kavramlarla değil de müşahhas ibarelerle dile getirip düzeltme yolunu da belirtsinler. Örneğin devrik cümle kullanımlarım varsa “şu şu cümleler devrik” deyip doğrusunu da göstersinler. İnanınız ki çok istifade edeceğiz. Siz hep yazdıklarımızla bizi baş başa bırakırsanız biz hem hep aynı kalacağız hem de kimsenin ihtarı olmaksızın devam edeceği için kusurlarımızı da doğru addedeceğiz.

Yalnız “Kibre karşı kibir sadakadır” düsturunu bilirsinizdir. Bazı art niyetliler zamanında belki şahsımızda gazetemize kibir sadakası vermek istediler de sadakalarını alıp gittiler. Bu yazdıklarımızdaki tüm kabullenmişlik hali iyi niyetlerle ve üslubunda yapılacak olan ihtarlar içindir. Düştüğümüzde, bir de yerde vuracak ayaklara çelme takmayı bildiğimiz gibi kaldırmak için uzanan elleri hürmetle öpmeyi de biliriz Allah`ın izniyle…

Sürç-ü klavye ettiysek affola!

SELAM VE DUA İLE