• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

“İmdi, size Ebu Musa’yı zayıfımızın kuvvetliden hakkını almak, sizin ile birlikte düşmanlarınıza karşı savaşmak, gayr-ı müslim tebaanın haklarını korumak, vergileri toplamak ve aranızda taksim etmek ve yol emniyetinizi sağlamak üzere bir vali (emir) gönderdim”

Bu sözler, Ebu Musa’yı Basralılara vali olarak gönderen Hz. Ömer’in Basralılara gönderdiği mektuptan bir kesittir. O zamanın yönetim anlayışı ile günümüz arasında kısa bir kıyas yapmak istedim. Hz Ömer’in İslam Coğrafyasında uyguladığı yönetim anlayışı ile te’sis ettiği adli mekanizma sayesinde zayıfın hakkı güçlüde kalmamış, kimse kimseye haksızlık edememiş, kimse haksız kazanç elde edememiş, herkes hakkını tam ve eksiksiz olarak almıştır.

Hem yönetim anlayışında hem de adli teşkilatta aslında kıyamete kadar geçerliliğini asla yitirmeyecek usul ve esaslar icra eden Hz. Ömer, sadece dini anlamda değil, sosyal ve siyasal anlamda da üzerinden 14 asır geçmiş olmasına rağmen henüz onun standartlarına varılamamış, onun topluma kazandırdığı huzur ve sürur yakalanamamıştır. Bu anlamda onun dönemi bir ihtisas alanı olarak incelenmelidir. Bugün insanlık onun yönetim anlayışına ve adli teşkilatına sınırsız derecede muhtaçtır.

Hz. Ömer’in Ebu Musa El Eş’ari’ye Basra valiliği sırasında gönderdiği talimatlar ve mektuplar detaylı olarak yazılmış, bazıları yazıldığı şekli ile günümüze kadar da gelmiştir. Topluma yöneticilerini kendisi tanıtmış, o yöneticinin görev ve sorumluluklarını halka şeffaf bir şekilde izah etmiştir. Böylece kendi hak ve hukukunu bilen vatandaşlar, yöneticilerinin hata ve yanlışlarını daha rahat görebilmiş, yanlışları kendileri de net olarak fark edebilmiş ve bizzat hilafetin en üst mercilerine kadar ulaştırabilmiştir.

Hz. Ömer’in mektubunda emirin vazifeleri bir bir yazılmıştır. Buna göre;

-Zayıfı kuvvetliye karşı koruyacak, mazlum ve mahrumların haklarının güvencesi olacaktır.

-Halk ile birlikte en ön cephede düşmana karşı savaşacaktır.

-Gayrı müslim dahil, bütün “öteki”nin, bütün farklı yapı ve unsurların haklarını güvence altına alacak, onların emniyet içerisinde Müslüman halk arasında yaşamalarını sağlayacaktır.

-Zengin-fakir demeden, halkın tamamından gelir durumuna göre adil bir şekilde vergilerini toplayacak, adil bir şekilde bunları taksim edecek ve vergi ile gelir dağılımında adaleti tesis edecektir.

-Şehirlerin, yolların, çarşıların ve bütün meskûn mahallerin emniyetini sağlayacak, insanlar emniyet içerisinde yaşayabilecektir.

Halka ilan edilen bu mektupta yazılanlar, sadece kağıt üzerinde kalan talimatlar değildir malum. Hz. Ömer hepsini uygulamış, siyasi, sosyal ekonomik ve askeri anlamda tam bir adalet tesis etmiştir. Aradan 14 asır geçmesine rağmen o zamanın sorunları ile günümüzün sorunlarının neredeyse bire bir örtüştüğünü görüyoruz. Eğer o zamanın emirlerindeki sorumluluk anlayışı ile halifedeki sıkı denetim, bugünkü yöneticilerimizde olsaydı bugün de pekâlâ aynı adil sistem kurulabilirdi. Ancak ne emirlerde o sorumluluk bilinci vardır, ne de öyle bir denetim sistemi.

Günümüzde yöneticiler arasında hizmette değil, sadece protokolde ve şatafatta bir yarış vardır. Günümüzün yönetim anlayışının en önemli sorunu; adaletin icra edilerek halk memnuniyeti esas alınacağına belki de hiç yapılmayan icraatların albenili bir şekilde ve büyütülüp şişirilerek yukarıya arz edilmesi suretiyle yukarının takdirini kazanmaktır. Yani asıl önemli olan; halk memnuniyeti veya Allah’ın razı edilmesi değil, üst makamların takdirini kazanmaktır.