• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Son dönemlerde oluşturulan 6-8 Ekim iddianamesi üzerinden Yasin Börü ve arkadaşları yeniden gündeme getirilmeye başlandı. Üzerinden 6 yılı aşkın süre geçtiği halde hala Yasin Börü’nün tanınmamış olması, neyi ifade ettiğinin bilinmiyor olması çok üzücüdür. Bu nedenle herkes kendi tarafına çekmeye, üzerinden söylem geliştirmeye ve bazen de suiistimal etmeye çalışmaktadır.

Doğrusu nedir? Yasin Kimdir? Kimler tarafından, niye katledildi? Yasin neyi ifade ediyor? Artık bunların tümünün sarahaten bilinmesinin gerektiğini düşünüyorum. Beni en fazla rahatsız eden husus; insanların Yasin’i birbirini dövmesi için sopa olarak kullanmasıdır. Bu, benim vicdanımı çok rahatsız ediyor. Yasin’in misyonuna ve mesajına gölge düşüren bu tür yaklaşımlar vakayı da manipüle etmektedir.

Yasin, Fikri ile Hatice Börü’nün ciğerparesidir, doğru. Ancak bu, Yasin’i tarif etmekte kifayetsiz kalıyor. Yasin, gecesini gündüzüne katarak ve elde avuçta ne varsa önüne koyup bununla fakir fukaraya aş ulaştırmaya, sofralarına katık bırakmaya çalışan, bayram günlerinde bile ailesi ile olmak yerine aç insanlara kurban eti götürdüğü için vahşice katledilen Umut Kervan’ının gönüllü neferidir. Bu doğrudur. Ancak Yasin bu da değildir. Yasin, HDP’nin çağrıları ile PKK canileri tarafından hunharca katledilen bir cennet kuşudur. Veya; bütün yardım çağrılarına ve imdatlara rağmen, zamanın mülki amirleri ile özellikle hükümet yetkililerinin kolluk kuvvetlerini sokaklardan çekerek ve imdat telefonlarına kulaklarını tıkayarak Yasin ve arkadaşları ile diğer bütün Yasinleri ölüme terk ettikleri, ölümlerini seyrettikleri; kendi coğrafyasının dağları dahi eriten AH’ıdır. Bu, az biraz tarif etse de aslında bu da değil Yasin.

Peki, nedir Yasin? O, bölgedeki kirli oyunları, kirli hesapları, kirli ilişkileri deşifre eden, bölge halkına münasip görülen kaos ve ölüm politikalarını gün yüzüne çıkaran ve bütün hesapları alt üst eden, bölgenin Müslüman halkının iradesidir. Kürt toplumuna çözüm diye yutturulmaya çalışılan ölüm süreçlerindeki çok taraflı işbirliklerini, mazlumiyeti, mahrumiyeti ve de masumiyeti ile darmadağın etmiştir.

6-8 Ekim olaylarının üstü örtüldü maalesef. Ne azmettiriciler, ne çağrılarda bulunan siyasiler, ne önünü almak istemeyen yerel yetkililer, ne güvenlik birimlerinin üst sorumluları ve ne de sürecin bu noktaya gelmesini sağlayan zamanın yetkililerinin hiç biri hakkında bir soruşturma açılmadı. Hiç birine dokunulmadı. Deliller karartıldı. Belgeler, görüntüler imha edildi. Nihayet dosya kapatıldı. Suçlulara, azmettiricilere, senaristlere hala dokunulmamış olması, işbirliğinin halen devam ettiğinin göstergesidir.

Ancak Yasin! Evet, Yasin, olayı bütün boyutları ile afişe etti. Bölge halkının içinde bulunduğu kıskacı en güzel şekilde bütün dünyaya ilan etti. O mazlumun kanı gösterdi ki; on yıllardan beri toplumumuza yaşatılan bütün trajediler, kocaman bir yalandan ibarettir. Sonu belli, kısır döngünün sürekliliğine kurgulanmış, acının, kanın, gözyaşının asla eksik olmayacağı asırlık bir yalan.

Bütün bu resmi Yasin çizdi. Evet Yasin. Yasin’i kimse suiistimal edip kullanmasın. Kimse onun ter temiz kanını siyasi emellerine alet etmesin. Onun kanı, mazlumiyetin, yokluğun, mahrumiyetin kanıdır. O, zamanın Yahya’sıdır.  

Diğer Köşe Yazarları