Geleceğimizi Sosyal Medya Ağlarına Gömmemeliyiz
2020-2021 Eğitim öğretim yılına yine pandemi yön verdi. Eylül ayı itibarıyla uzaktan eğitim ile başlayan yıl, 21 Eylül itibarıyla da henüz ne kadarının gerçekleştirilebileceği netleşmemiş olmasına rağmen yüz yüze eğitime başlanacağı ifade edildi. Şu an fiili olarak EBA TV veya Canlı Ders şeklinde sosyal medya ağları üzerinden bazı dersler yapılmaktadır.
Ülke hatta dünya olarak ağır bir süreçten geçtiğimizden şüphe yoktur. Yeni şartlara adapte olmak, sistemi uyarlamak, hayatı yenide tasarlamak kolay bir şey değil gerçekten. Eğitim sistemini de uyarlamak kolay olmayacak elbette. Milyonlarca gencimizin, çocuğumuzun bu yıllarının heba olmaması için millet ve devlet olarak herkes üzerine düşeni yapmak durumundadır.
Bilmek gerekir ki eğitim falan başlamamış aslında. Uzaktan eğitimin başarılı olmasının mümkün olmadığı hem geçen yıl anlaşıldı. Hem de son 15-20 günde de net olarak ortaya çıktı. Türkiye’nin şartlarının bunu kaldırması mümkün değildir. Bu nedenle olmayacağını bile bile aynı sistemde ısrar etmenin anlamı yoktur. Bir kere internet ağının her yerde olması mümkün değildir. Olsa dahi herkeste bilgisayarı, tableti, akıllı telefonu temin etme imkânı yoktur. Bunlar ciddi bütçeler gerektiren malzemelerdir. Kırsal kesimin, dar gelirli vatandaşların bu bütçeyi denkleştirmesi çok zordur. Kaldı ki canlı verilen dersler çok kalabalıktır. Anlaşılmayan konunun sorulması imkânı olmadığı gibi tekrar imkânı da yoktur. Üç beş öğrencisi olan ailelerde dersler çakışmaktadır. Yani nereden tutarsan sistem elinde kalıyor. Böyle devam edecek olursa çocukların bu yılı da heba olacaktır.
Televizyon gibi, neredeyse her evde olan, masraf gerektirmeyen, güzel bir programlama ile aile içinde ne kadar kalabalık olsalar dahi bütün öğrencilerin derslerini takip edebileceği bir imkân varken; illa EBA üzerinden canlı derste ısrar etmenin anlamı yoktur. Bunun farklı farklı amaçlarının olduğu iddialarına haklılık payı çıkaran bu ısrarı biz de anlamıyoruz. EBA TV üzerinden güzel bir sistem pekâlâ kurulabilir. Sabah okullarda ders zilinin çalması gibi sınıflar eve taşınabilir. İlkokul, ortaokul ve lise kanalları daha da güçlendirilerek ve ders sayıları arttırılarak ciddi anlamda desteklenmelidir. Dersler, sınıf sınıf günün farklı saatlerine yayılmak suretiyle çakışmalar da önlenebilir. Bu çalışmadan tam verim alabilmek için okul veli dayanışması elbette bir zorunluluktur. İşte sosyal medya ağları okul veli kaynaşması veya işlenen derslerin sağlaması için kullanılabilir.
Öğrencileri teknolojiye, internete, sosyal medya ağlarına mahkûm etmenin sağlıklı olmadığını hepimiz biliyoruz. Çocukları ailelerinden, sokaktan, okuldan, parktan ve de camiden, yani hayattan koparacak olan bu tarz bir eğitim sistemi ile bilim adamı, araştırmacı, mütefekkir çıkarmak çok zordur. Ancak bütün öğrenciler birer robota, suni ve mekanik bir varlığa dönüşecek, bütün doğallığını, değerlerini, yetilerini yitirecek, yani yeni nesil köreltilecektir. Dünyayı bir mekanik yığınına dönüştürmek, küresel sermaye sahiplerinin en büyük emelidir. Bunu biliyoruz. İnsanların tamamını birer müsrif bir tüketiciye dönüştürmek, sermayeye hükmedenlerin geleceklerinin garantisidir. Aynı zamanda dünyaya hükmetme, bütün insanlarla birebir temas etme, yönlendirme ve kültürel sömürü gibi farklı farklı amaçları da unutmamak gerekir.
Milli Eğitim Bakanlığını, Türkiye şartlarına göre hareket etmeye davet ediyoruz. Maddi imkânlar, sosyal hayatın zorunlulukları, öğrencilerin sağlığı, değerleri ve bölgeler arası farklar mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.