Erken Seçim İddiası Ve Siyaset Mühendisliği
Ankara kulislerinde bir erken seçim dedikodusu almış başını gidiyor. Allah sonunu hayretsin. Ankara siyasi kulislerinde oturmuş bir gelenek vardır; herkes tarafından konuşulursa er veya geç mutlaka erken seçim oluyor. Bunun birçok örneği vardır. Ne cumhur ittifakı halinden memnun, ne de millet ittifakı. Cumhur ittifakı parlamentoda rahat olabilecek çoğunluğu kaybettiği için rahat değil. Millet ittifakının da son yerel seçimlerde elde ettikleri başarı nedeniyle iştahları kabarmış durumdadır. Genel seçimlerin erkene alınması durumunda aynı başarının tekrarlanacağına kesin gözü ile bakıyorlar. Dolayısıyla siyasi mühendislikler bir sonuca bağlanırsa seçimin erkene alınması güçlü bir ihtimal olarak görülüyor.
Erken seçim için masa başı siyasi mühendislikler de malum bu ara çok revaçta. Önce İyi Parti ve Ak Parti arasında bir yakınlaşma olduğu ve İyi Partinin Millet İttifakından çıkabileceği hususu uzun uzun konuşuldu. Sonra Saadet Partisi ile iktidar partisi arasında benzer değerlendirmeler yapıldı.
Bir de HDP faktörü vardır malum. Seçimlerde aldıkları belediyeler, İçişleri bakanlığı tarafından habire kayyumlar atanmak suretiyle ellerinden alınınca ciddi ciddi sine-i millete gitmeyi konuştular. Konuştular diyorum zira niyetlerinde ciddi miydiler yoksa masa başı pazarlıklarda ellerini güçlendirmek için blöf mü yapıyorlardı bunu bilemeyiz. Ancak Sine-i millete gitmenin iktidar partisi ya da Cumhur ittifakını köşeye sıkıştıracağının hesabını yapıyorlardı. Kayyum atanmış belediyeleri geri alma ya da daha fazla yere kayyum atanmasını önleme gibi hesapları da muhtemelen vardır. Neticede mevcut hal ile devam etme kararı aldılar. Ancak yine kulislerde onları sine-i millete gitmekten vazgeçirmek için ciddi pazarlıkların yapıldığı ve birçok ağır topun devreye girdiği yazıldı, çizildi. Oldu mu olmadı mı biz bilemeyiz. Bunu zaman vuzuha kavuşturacaktır.
Ve külliyeye çıkan CHP'li mevzusu var malum. Zaten karışması için en ufak bir kıvılcımın yeterli olduğu CHP, sızdırılan bu bilgi/dedikodular nedeniyle toz duman oldu. Birileri külliyeye gidip görüştü mü, görüşmedi mi bunu da biz bilemeyiz. Ancak CHP'nin içeriden karıştırılmak istendiği de aşikârdır.
Kulislerde erken seçim dedikoduları olmasa dahi, saydığım bu gelişmeler seçimler için sağır odalarda planlanan stratejilerin artık pratiğe döküldüğünün en bariz alametleridir. Mevcut hal ile bir seçim olmayacağı aşikârdır. Zira iktidar, daha iyi bir noktaya gelmek için henüz hiç bir şey yapmış değil. Hatta son yerel seçimlere göre çok daha kötü bir durumdadır. Millet ittifakı da henüz bütünlüğünü koruyor gibi duruyor. Daha bu ittifak ve büyük mutabakat bozulmadan bir erken seçim olmasını ister. Ancak bütünlüğünü korumada ciddi olarak zorlandığı aşikârdır. Masa başında yapılan mühendislikler bir sonuca varır ve ittifaklarda ciddi değişiklikler olursa çok yakın bir tarihte seçim olacağını söylemek mümkündür.
Allah bu toplum için en hayırlı olanı ne ise onu nasip etsin diye dua etmekten başka yapılacak bir şey yok. Gelişmeler hakikaten siyaset etiğine hiç yakışmayan gelişmelerdir. Seçimleri kazanmanın masabaşı satranç oyunlarına kaldığı bir noktaya gelinmesi Türkiye'deki siyaset anlayışının geldiği noktayı göstermesi açısından çok manidardır.
Siyasi partiler icraatlar, hedefler, misyon ve vizyonlarla halkın önüne çıkmalıdır. Türkiye'deki sorunları çözmeye dönük makul, uygulanabilir, sosyal adaleti, sosyal barışı tesis edecek uygulamalar, programlar ve stratejiler referans alınmalı, topluma bu icraatlarla gidilmelidir. Heybesinde bunları bulundurmayanlar ancak siyasi mühendisliklerden medet umar. Türkiye'deki siyaset anlayışının adaletin ikamesi, şeffaflığın sağlanması, dürüstlük ve ilke bazlı siyaset yapma, adil rekabet edebilmenin devlet güvencesine alındığı bir noktaya gelmesi hususlarında daha çok yol alması gerektiği görülmektedir.